“En büyük sorun dil bariyeri”
UKÜ Rektör Yardımcısı, İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Doç. Dr. Erkay Özgör YENİDÜZEN’e konuştu; eğitim konusunda en önemli sorunun, yabancı çalışanlarla ilgili dil bariyeri olduğunu ifade etti.
Serap ŞAHİN
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Rektör Yardımcısı, İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanları Birliği (İSG-BİR) Başkanı Doç. Dr. Erkay Özgör YENİDÜZEN’e konuştu; iş sağlığı ve güvenliği alanında dikkat edilmesi gerekenleri anlattı. Özgör, iş sağlığı ve güvenliğinin mevcut yasada zorunlu olduğuna işaret ederek, denetleyecek bir yapı olmadığını bu nedenle de yetersiz kaldığını kaydetti.
İnşaat alanlarında, gerekli izinler alınırken iş sağlığı ve güvenliği hizmetinin de alındığını ancak buna rağmen en çok iş kazalarının şantiyelerde yaşandığına dikkat çeken Özgör,“Neden bu sektörlerde daha çok iş kazaları oluyor? İş sağlığı ve güvenliği uzmanları tarafından talep edilen önlemler uygulanıyor mu? Ya da işyerlerinde İSG uzmanları bulunuyor mu?” sorularını sordu.
Özgör, gerekli eğitim alınsa dahi, uygulanmadığını ve işveren tarafından öncelikli olarak görünmemesinin nedenleri arasında olabileceğini bunun sonucunda ise yaralanmalar ve ölümle sonuçlanabileceğini kaydetti.
Temel düzeyde İSG hizmetine odaklanılması gerektiğinin altını çizen Özgör, “Ülke olarak çok hazırlıksızız. En tipik gördüğümüz yangında bile ne yapacağız? sorusu oluşuyor. Yangın konusunda tecrübeli deneyimli olmak zorunda değiliz ama temel düzeyde yangın durumunda kendimizi ve çevremizdeki insanları nasıl koruyabiliriz ve ortamdan nasıl uzaklaşabiliriz gibi en temel eğitimi almamız gerekiyor” şeklinde konuştu.
“İSG uzmanlığı için farklı sektörlerde eğitim almak gerekli”
İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) alanında 7 yıldır hem üniversitede eğitim veren hem de İSG genel ve özel uzman eğitimlerine katılan Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Rektör Yardımcısı, İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Doç. Dr. Erkay Özgör, İSG uzmanlığı için farklı sektörlerde eğitim almak gerektiğini kaydetti. Mühendislik, mimarlık ve temel bilimlere sahip kişilerin İSG uzmanı olabildiğine işaret eden Özgör, “Bakış açısı, bulunduğu ortamdaki riskleri farkına varabilecek, buna karşı önlemler geliştirebilecek, analitik düşünce yapısına sahip insanlar olması gerektiği için belli başlı alanda eğitim görenlerin uzman olabileceği bir sektör” ifadelerini kullandı.
“Riskler ülkeden ülkeye, çalışma koşullarına ve ekonomik durumlara göre değişebiliyor”
Kıbrıs'ta da hatırı sayılır bir İSG uzmanının son yıllarda eğitilerek piyasaya kazandırıldığını belirten Özgör, bir Avrupa Birliği projesi olan inovatif girişimcilik, NICO projesi ile ilgili farklı ofisler açılarak
işverenlere destek amaçlı sanayi kolları, endüstri kolları projeler açıldığını anlattı.
Söz konusu projede İSG desteği isteyenlere, danışman havuzundaki tek uzman olduğuna dikkat çeken Özgör, İrlanda temelli işverenlere de hizmet sağladığını belirtti.
“İş sağlığı ve güvenliği konularında tabii eğitim de veriyoruz ama araştırmalara da odaklanmak zorundayız” diyen
Doç. Dr. Erkay Özgör; bu alanda birçok risk olduğunu, risklerin ülkeden ülkeye, çalışma koşullarına ve ülkelerin ekonomik durumlara göre değişebileceğinin altını çizdi.
Özgör, “O yüzden biz adamıza özgü riskler, sektörel riskler nelerdir? Bu risklere karşı nasıl önlemler alınabilir? Bunları belirlememiz için çalışmalarımızı yapıyoruz” dedi.
Yapılan çalışmalarda doktora öğrencilerinin olduğunu belirten Özgör, “Bir öğrencimiz beş farklı sektör seçti. Mobilya, maden, gıda gibi farklı sektörler ve burada çalışanların çalışma koşullarından dolayı oluşan riskler ya da mesleki hastalıkların olup olmadığını araştırıyoruz ve bu risklerle nasıl önlemler alabiliriz? Oluşan riskler ve meslek hastalıklarına yönelik neler yapılabilir, nasıl adımlar atılabilir? Böyle bir çalışmamız var” ifadelerini kullandı.
Yapılan ilk çalışmayı Türkiye'de bir kongrede sunduklarını belirten Özgör, büyük ilgi gördüğünü kaydetti. “Adamıza özgü çalışmalar yapmaya çalışıyoruz ki literatüre doğru veriler katalım” ifadelerini kullanan Özgör, bunun İSG uzmanları için de önemli bir adım olduğunu vurguladı.
“Yasaların, tüzüklerin belli aralıklarla gözden geçirilerek güncellenmesi gerekiyor”
Kıbrıs’ın kuzeyinde iş sağlığı ve güvenliği yasasının mevcut olduğunu ve altında birçok da tüzük bulunduğunu belirten Özgör, yasa oluştururken zamanın şartlarına göre temel düzeyde bilgiler oluşturulduğunu kaydetti, “O dönem için yeterliydi. Ancak günümüzde meslek kolları çok çeşitlendi. Çevresel koşullar, ülkenin bulunduğu durum, çalışanların durumu ki bizde çok farklı çalışan profillerimiz var. Buna bağlı olarak aslında o yasaların, tüzüklerin belli aralıklarla gözden geçirilerek güncellenmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
İş Sağlığı ve Güvenliği uzmanlarının mevcut yasalarla ve tüzüklerle ilerlemeye çalıştığının altını çizen Özgör, uzmanların tıkandıkları durumlar olduğunu bu nedenle de inisiyatif alıp araştırmalarla genellikle çözüm bulmaya çalıştıklarını ancak bunun her zaman doğruyu yansıtamayacağını kaydetti.
Özgör, bakanlığın ilgili birimlerinin, İş Sağlığı ve Güvenliği Birliği Uzmanları Birliği (İSG-BİR) uzmanları ile ortak bir şekilde yasada güncelleme yapılmasının Kıbrıs’ın kuzeyinde iş sağlığı ve güvenliği alanını daha iyi bir noktaya taşıyacağını vurguladı.
“İş kazaları daha çok inşaat sahasında görülüyor”
Kıbrıs’ın kuzeyinde iş kazalarının artışları ile ilgili de konuşan Doç. Dr. Erkay Özgör, kazaların daha çok inşaat sahasında görüldüğünü ve son dönemlerde artış gösterdiğine dikkat çekti.
Bunun takibinin yapılması gerektiğine işaret eden Özgör, “Neden bu sektörlerde daha çok iş kazaları oluyor? Verilen önlemler uygulanmıyor mu? İş sağlığı ve güvenliği uzmanları tarafından talep edilen önlemler uygulanıyor mu? Ya da işyerlerinde İSG uzmanları bulunuyor mu?” sorularını sordu.
İnşaat alanlarında gerekli izinleri alabilmek için belirli kurallar olduğunu ve iş sağlığı ve güvenliğinin zorunlu olduğuna işaret eden Özgör, “O yüzden izni almadan önce hizmeti alıyor. O açıdan iyiyiz. Ancak yine en çok iş kazasını gibi inşaatlarda görüyoruz” dedi. Özgör, gerekli eğitim alınsa dahi, uygulanmadığını ve işveren tarafından öncelikli olarak görünmemesinin nedenleri arasında olabileceğini bunun sonucunda yaralanmalar ve ölümle sonuçlanabileceğini kaydetti.
“İSG uzmanının dıştan ya da içten hizmet vermesi zorunluluğu var”
Mevcut yasaya göre her iş yerinde bir İSG uzmanının iş yerinin koşuluna bağlı olarak dıştan ya da içten
hizmet vermesi zorunluluğu olduğuna işaret eden Özgör, “Bu uygulanıyor mu? Bunların denetlenmeleri gerekiyor” dedi. “Uyguluyorsa, İSG uzmanı tarafından işverene sunulan raporları işveren alıp özümsüyor mu? Bu önlemleri yerine getiriyor mu? Biraz burada sıkıntılarımız var” diyen Özgör, iş kazalarının günümüzde yoğun bir şekilde görülmesinin nedenlerinin bu etkenlerden kaynaklandığını ifade etti.
Özgör, İSG uzmanının yola doğru bir raporla çıksa da, işverenin bunun ne kadarını uyguladığını ya da çalışanın ne derecede anlayarak çalıştığının da temelde yaşanan sorunlar arasında olduğunu belirtti.
“Risklerin neler olduğuyla ilgili İSG uzmanının gözünden bakılması gerekiyor”
İSG uzmanlarının hizmet verdiği yerde ilk önce çalışma ortamı ve meslekler açısından, risk değerlendirmesi yapıldığına dikkat çeken Özgör, “Çalışan mesleğini yaparken ne gibi riskler var? Ne gibi önlemler alınmalı şeklinde bir rapor hazırlanır ve bununla ilgili bir eylem planı oluşturur” ifadelerini kullandı. İşverenin de bu planına uyarak adım adım yapılması gereken düzenlemeleri, yasalar çerçevesinde gerçekleştirmesinin önemli olduğunu belirten Özgör, “Ancak bu hizmet alınmadığında işveren bunun farkına varamıyor. Risklerin neler olduğuyla ilgili İSG uzmanının gözünden bakılması gerekiyor. Bu yüzden İSG uzmanlarının niteliği çok önemlidir” şeklinde konuştu.
“En büyük sorun dil bariyeri”
Kıbrıs’ın kuzeyinde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili mevcut yasanın yeterince destekleyici olmadığını yineleyen Doç. Dr. Erkay Özgör, çalışanın veya işverenin hatalı olabileceği durumların sık sık yaşandığını, çalışanlara meslekle alakalı risklerin nasıl oluşacağı ile ilgili eğitimlerin İSG uzmanları tarafından verilebileceğini kaydetti.
Farklı ülkelerden gelen farklı çalışanlar da olduğuna işaret eden Özgör, en büyük sorunun dil bariyeri olduğunu ifade etti, bunu aşacak adımların atılmasının çok önemli olduğunu söyledi.
“Farklı teknolojik altyapılar var. Bunlara yönelerek belki direkt çalışana tamamen kavrayacağı bir eğitim sistemi oluşturularak, ‘Evet ben bu işi yaparken bana bu riskler oluşabilirmiş’ farkındalığını verebilmek çok önemli” diyen Özgör, “Bunları veremediğimiz sürece iş kazaları maalesef görülmeye de devam edecektir” şeklinde konuştu.
“Bizim has verilere ihtiyacımız var”
Bakanlıklarla ve ilgili yerlerle istişare ederek İSG alanının geliştirilmesinin tüm sektöre önemli katkı sağlayacağına dikkat çeken Özgör, “Bakanlığın tuttuğu farklı veriler var. Ancak belirli zamanlarda bu veriler belirli yıllar için sunulmuş, daha sonra farklı çalışmalarda tutulmayan verilerimiz var. Dolayısıyla net bir görüntü alamıyoruz” ifadelerini kullandı. Dünya geneli verilerin iş sağlığı ve güvenliği uzmanları tarafından değerlendirildiğini kaydeden Özgör,“Bizim ülkemize has verilere ihtiyacımız var. Bunu da destekleyecek birim İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanları Birliği’dir (İSG-BİR)” dedi.
“Sağlık güvenliği kültürü olmalı”
Kıbrıs’ın kuzeyinde sağlık güvenliği kültürünün eksikliğine dikkat çeken Özgör, “Birçok ülkede ilkokul düzeyinden başlayacak şekilde bu kültür yavaş yavaş aşılandı. Nasıl ilkokulda gideriz tuvalete, ellerimizi yıkarız, bu bir kültürdür değil mi? Sürekli olarak öğretmenler yönlendirir ve elini yıkarsa o çocuk büyüdüğünde de artık tuvalete çıkacağında elini yıkayacaktır. Bu kültür yavaş yavaş işlenir ve topluma yayılır. Aslında iş sağlığı güvenliği de böyle bir olgudur” ifadelerini kullandı.
“Küçüklükten çocuğun anlayabileceği düzeyde yavaş yavaş bulunduğu ortamdaki tehlikelerin neler olabileceğini fark ederse ileride iş sahasında çalıştığı ortamlarda da bu güvenliği ilk başta kendisi alacaktır” diyen Özgör, bireyin bu şekilde kendisine sağlıklı bir iş ortamı sağlayabileceğini belirtti.
Bugüne kadar böyle bir adım atılmadığını kaydeden Doç. Dr. Erkay Özgör, “Bununla ilgili farklı çalışmalar olduğunu biliyorum. Teknik mesleki liselerde bazı iş sağlığı güvenliği derslerinin müfredatlarına eklenmesi gibi. Türkiye'de bu zorunlu tutuluyor. Mesela mühendislik, mimarlık gibi ya da temel bilimlerde okuyan öğrencilerin müfredatlarında en az iki dönem iş sağlığı güvenliği dersi olacak” şeklinde konuştu.
Eğitimin temel düzeye de indirilmesiyle farkındalığın artacağını ve kültürün oturabileceğini kaydeden Özgör, “Aslında bu ilk atılacak adım. Bunun dışında işverenlerin de aslında burada iş sağlığı ve güvenliğinin önemini kavraması lazım” dedi.
“Yasada zorunlu ancak denetleyecek yapı yok”
İSG yasasının zorunlu olduğunu ancak denetleyecek yapının olmadığını vurgulayan Özgör,
“İş sağlığı ve güvenliği birimimiz devlette çok zayıf. Bununla ilgilenen ve emek harcayan az sayıda müfettişimiz bulunuyor. Dolayısıyla yetersiz kalındığı için, yasaların çiğnenme durumları söz konusu olabiliyor” ifadelerini kullandı.
“Ülke olarak çok hazırlıksızız”
Temel düzeyde İSG hizmetine odaklanılması gerektiğinin altını çizen Özgör, “Ülke olarak çok hazırlıksızız. En tipik gördüğümüz yangında bile ne yapacağız? sorusu oluşuyor. Yangın konusunda tecrübeli deneyimli olmak zorunda değiliz ama temel düzeyde yangın durumunda kendimizi ve çevremizdeki insanları nasıl koruyabiliriz ve ortamdan nasıl uzaklaşabiliriz gibi en temel eğitimi almamız gerektiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.
“İSG uzmanlarının verdiği eğitimler ve sağladığı acil durum eylem planlarına uyulması gerekiyor” diyen Özgör, sözlerine şöyle devam etti:
“Burada önemli olan işverenlerin bu hizmeti alabilmesi. Tabi bu hizmeti alması için de İSG uzmanlarının ciddi bir şekilde desteklenmesi gerekiyor. İSG uzmanlarının hakları maalesef çok ön planda değil. Hak ve menfaatleri korunmayan bir sektör olduğu için İSG uzmanları yasada zorunlu olmasına rağmen, kendi çabalarıyla şirketlerle görüşüp bu hizmeti vermeye çalışıyor. Halbuki bu denetlense ya da zorlaştırıcı olsa, İSG uzmanlarının elini rahatlasa ya da uzmanlarının haklarını koruyucu adımlar atılsa daha sağlıklı bir yol izlenecektir.”
“İSG uzmanları için taban fiyatı sunulmalı”
İSG uzmanlarının eğitim verirken taban fiyatı olmadığına işaret eden Özgör, “Bir uzman fiyat verirken, öteki yarı fiyatı verebiliyor. Burada da bir dengesizlik oluyor ve piyasa gittikçe düşüyor. Nasıl mimar, inşaat mühendisleri gibi bir taban fiyat varsa, İSG uzmanları için de belki böyle bir taban fiyat sunulması gerekebilir. Hizmet kalitesi artsın, iş sağlığı, güvenliği hizmeti doğru bir şekilde verilebilsin diye bu adımların önemli olduğunu düşünüyorum. Burada da destekleyici kesinlikle .Dernek yönetimi olmalı ve bütün uzmanların arkasında durmalı. İSG uzmanlarının hak ve menfaatlerini korumalı ve bu amaçlarla ilerlemeli” ifadelerini kullandı.