En güvensiz ülke
Trafikte yaya güvenliği için “kaldırımda yürü” derler ya!
Kaldırımda yürürken de ölürseniz yaşadığınız yer vahşidir.
Yürüyecek kaldırım bulabilirseniz, şanslısınız elbette…
Bir de o kaldırımdan sağ, salim varabilirseniz evinize…
Cehaletin, gericiliğin, başı boşluğun, köhneliğin dört bir yanımızı kuşattığı ülkemizde, 22 yaşında bir genç, kaldırımda yürürken bir aracın altında ezilerek ölebilir.
Kimine göre “kaderdir” bu!
Kimine göre “alın yazısı…”
İşin aslı ilkelliktir.
Yazık gençlerimize…
***
Dünyanın en güvensiz yerlerinden biridir Kıbrıs’ın kuzeyi…
Her anlamda…
Gıda güvenliği yoktur, trafik yol güvenliği yoktur, iş güvenliği yoktur…
Can güvenliği yoktur!
***
Bir çocuk, tarlada oynarken, patlamamış bir bombaya denk gelebilir.
13 yaşında ölür, unutulur.
Bir işçi, inşaatta çalışırken, sekizinci kattan atılan palet başına düşebilir.
37 yaşında ölür, unutulur.
Bir çocuk, makinist garajında, bir aracın altına sıkışabilir.
15 yaşında ölür, unutulur.
İki öğrenci, ısınmak için kömür yakar, zehirlenir.
19, 20 yaşlarında ölür, unutulur.
En zor eceliyle ölmektir bir insana…
Yaşayarak, yaşlanarak…
***
Yürürken, koşarken, dinlenirken, okurken, çalışırken, oynarken ölüm, hastalık, korku hep yakındır bize…
Güvenlikten anladıkları da keyifle, sağlıkla, umutla yaşamak değildir zaten…
O nedenle güvenlik dediğiniz zaman “asker” gelir akıllarına…
Tankla, jetle, silahla ölçerler güvenliği…
Kolorduyla!
“Uygun adım marş” ölürsünüz ilkel, gerici, köhne zihniyetin yolunda!
Üzerinizden jetler uçarken kaldırımda ezilir gencecik evlatlar…
Santralin bacası zehir kusar, geceleri elinde sopalarla yürüyüşe çıkar insanlar, nüfusla oranladığınızda trafikte ölümler dünyanın önde gidenidir, gerilim ve güvensizlik teslim almıştır bir halkı, ne kalp dayanır, ne tansiyon…
Polis bültenlerinden “ani ve gayrı tabi ölüm” eksik olmaz.
Yine de “milliyetçi masallar” üzerine kurulur gelecek.
***
İnsanlar sokaklarda, meydanlarda, pazarlarda birbirini tanımamaya başlayınca bozuldu bu ülke…
Yabancılaştıkça…
Şimdi ölenleri de tanımıyoruz, doğanları da…
Yüzümüz kanıyor, içimiz kırılıyor, gözlerimiz kayboluyor.
Korkunç bir yer buralar şimdi…
Dünyaya, kendimize, sesimize uzak…
Korkuya, bilinmeze, hileye yakın…
Baharı bile hissetmez olduk şu günlerde…
Sevinemedik, çiçeğe bile…
Ya yalan gösteriyor yüzünü ya ölüm…
Diplomanın "fiyatı" artıyor, "kalitesi" dibi görürken (!)
Toplum olarak "sahte diplomalara" yoğunlaştığımız şu günlerde, Merkez Bankası Çeyrek Dönem Raporu da yayınlandı.
İlginçtir, ülke kirlendikçe, mevduatlar artıyor!
Hatta eğitim böylesine dökülürken, yüzde 116 ile "fiyat artışının en yüksek olduğu" alan olarak öne çıkıyor.
Diplomaya giden yolun "fiyatı" artıyor, "kalitesi" dibi görürken (!)
***
Merkez Bankası Raporu'nda yine dikkat çeken şöyle bir unsur var.
Gençlerimizin tamamı birkaç üniversite mezunu olmaya yoğunlaşsa da özel sektörde çalışanların çoğunluğu yurt dışından geliyor.
Sosyal sigortalı çalışan sayısı artmış, en ciddi artış oranı yabancı işçide...
En güncel veriler, 2023 yılı Kasım ayını gösterse de...
127 binden 141 bin seviyelerine yükselmiş, "sigortalı" çalışan sayısı...
77 bin 904'ü "KKTC" yurttaşı...
"Çalışma İzni" ile görev yapan yabancı işçi sayısı 63 bin 537'ye gelmiş.
***
Bu kadar çok üniversiteye değil...
Çok daha fazla "meslek okullarına" ihtiyaç var sanırım, özellikle de ara eleman, usta, çırak, kalfa yetiştirmek için!
Yıllardır konuşuyoruz da sözlerle eylem pek tutmuyor birbirini!
Özel sektör emekçisinin hali TL’den beter!
“KKTC Merkez Bankası Raporu” yayınlandı ya…
Kıbrıs’ta Türk Lirası’na yönelik güvensizlik yeniden tescillendi…
TL’de onca faiz artışına rağmen insanlar parasını döviz olarak saklıyor.
“Safları sıklaştıralım” dese de TC Merkez Bankası, TL’den kaçış durmuyor.
Hele adada…
Kira sterlin, mevduat öyle!
Etiketler bile Euro’ya dönüyor ağır ağır!
***
Türk Lirası karşılığı 228 milyar 721 milyon gibi bir mevduat var bankalarda…
Yüzde 83,97’si Sterlin, Dolar ya da Euro olarak korunuyor.
Kıbrıs’ta mevduatların sadece yüzde 16’sı Türk Lirası olarak tutuluyor.
“TL”ye güven bu!
Finans uzmanları ve ekonomistler çok daha iyi yorumlayacaktır raporu…
İlk bakışta gördüğüm şu da var.
Bankacılık sektörünün öz kaynakları bir önceki yıla göre yüzde 81,27 oranında arttı, 16.8 milyar TL seviyesine geldi.
Öyle de bu kaynakların yatırıma dönüşümü azaldı.
Böylesi korkunç kredi koşullarında ve bu kadar güvensiz bir zeminde kim borçlanacak da kim iş kuracak sahi?
***
Yoksullar ile zenginler arasındaki uçurum da büyüyor giderek…
Gelir dağılımındaki adaletsizlik ve ülkenin ortak kaynaklarının yalnızca bir grupta toplanması karşısında zenginler kendi pozisyonlarını meşrulaştırmak için topu “ultra zenginler”e yuvarlıyor.
Yakan topu oyunu içerisine kaybeden göçmenler, işçiler, çoğunluğu özel sektör çalışanı hayat pahalılığına karşı korumasız ve güvencesiz garipler oluyor.
TL’den beter bizde özel sektör emekçisinin hali!