‘EN KÖTÜ YIL’ MI?
2020 de bitti. Ömrümüzden bir yıl daha eksildi. Hayat devam ederken, yeni yıla bağlanıyor umutlar.
Dönüp baktım, neredeyse her yılın son günlerinde ‘eski yıl’dan şikayet ediyormuşuz. Bu yüzden ‘yeni’den umuyoruz medeti…
Her yıl sonunda ve yeni yılın başında ‘umutlu’ sözcükler dökülüyor ağzımızdan…
Bu yıl gerçekten de çok kötü geçti. Bütün dünya bir virüse boyun eğdi. Hastalıklar, ölümler, kaygılar, korkular, ekonomik kayıplar ve bunların sebep olduğu sosyo-psikolojik sonuçlar önümüzdeki yıla ve hatta yıllara da damgasını vuracak.
Bilim karşısında Covid-19 elbette bir gün yenilecek, ama nüfus artışı, plansız şehirleşme, doğayı hızla katletme yarışı ve bunun yol açtığı küresel ısınma, iklim değişikliği gibi sonuçlar başka hastalıkları ve felaketleri de beraberinde getirecek.
Dolayısıyla ‘2020 en kötü yıl’ mıdır, değil midir sorusuna yanıt verirken fazla acele etmemek lazım.
Sadece gelecek yıllar için de değil… Geçmişte çok daha kötü yıllara tanıklık etti yerküre…
**
Covid-19 şimdiye kadar yaklaşık 2 milyon insanın ölümüne yol açtı, ekonomiler olumsuz etkilendi, birçok sektör iflasa sürüklendi, en fazla da emekçi ve fakir kesimler etkilendi, işsizlik ve yoksulluk oranı fırladı.
Mart ayından bu yana başta seyahat özgürlüğü olmak üzere birçok temel hak ve özgürlükler kısıtlandı. Hatta sevdiklerimizle görüşme, sarılmayı özledik.
Bununla beraber BBC’nin derlediği bazı ‘kötü yıl’ları hatırlamakta fayda var:
- Mesela 1346 ve sonraki birkaç yıl içerisinde ‘hıyarcıklı veba salgını’nda Avrupa'da 25 milyon, dünya genelinde ise 200 milyona yakın insan hayatını kaybetmiş.
- İspanyol ve Portekizlilerin 1520'den sonra Amerika kıtasına taşıdığı çiçek hastalığı, kıtanın yerlilerinin yüzde 60 ila 90'ının hayatını kaybetmesine yol açmış.
- 1918'de 1. Dünya Savaşı'ndan dönen askerlerin yaydığı İspanyol Gribi, 50 milyon kişiyi öldürmüş. Bu, dönemin dünya nüfusunun yüzde 3 ila 5'ine eşitmiş.
- HIV/AIDS, salgının başladığı 1980'li yıllardan bu yan 32 milyondan fazla can almış.
- 1929’da patlak veren ‘büyük Buhran’ dünya genelinde ekonomiyi çökertmiş, 1933’te Almanya'da çalışma yaşındaki her üç kişiden biri işsiz kalmış.
- Ve 536 yılı… Esrarengiz biçimde güneş ortadan kaybolmuş! Tam 18 ay boyunca Avrupa, Ortadoğu ve Asyan’nın bir kısmı karanlıkta kalmış. Bilim insanları bunun bir yanardağ patlamasından kaynaklandığını ve gökyüzünü kaplayan kara dumanların yıllarca sürecek kıtlık, açlık ve sağlık sorunları ile kitlesel ölümlere yol açtığını söylüyor.
**
Listede böyle dudak uçuklatan daha bir yığın ‘kara yıl’ var.
Dolayısıyla nasıl ki ‘en güzel deniz henüz gidilmemiş olan’sa, muhtemeldir ki ‘en kötü yılı’ da henüz yaşamadık!
Zaten ‘iyi’ ve ‘kötü’ kavramları objektif değil ki…
Neye göre iyi, neye göre kötü?
Mesela bireysel anlamda her şeye rağmen ‘çok iyi bir yıl’ diye anımsayacak olanlar az değil 2020’yi…
Bir başarı, bir doğum, bir aşk, bir yenilik, bir kazanım…
Tersi de tabii… Bir başarısızlık, bir ölüm, bir ayrılık, bir geriye gidiş, bir zarar…
Yani?
‘Yani’si şu: Hayat iyisiyle-kötüsüyle, acısıyla-tatlısıyla, üzüntüsüyle-sevinciyle devam ediyor.
Yeni yıldan medet ummak ve eskisini suçlu sandalyesine oturtmak yerine kendimizin, ülkemizin ve dünyamızın ‘daha iyiye, daha güzele’ nasıl varabileceğine odaklanmak daha hayırlı olur sanki…
Öyle değil mi?