1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. En sevda haliyle
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

En sevda haliyle

A+A-

Elini yastığın altına koyar, üzerine yatırdı...
Yağmurun sesini dinlerdi sonra…
Ve dalardı düşlerle uzun uzun...
Bir hayal ötekinin kapısını açar, o kapıdan cesurca içeri girerdi…
Oysa, yastığa ve yorgana sığınmak kadar cesaret göstermezdi.

***

İçindeki serseri uyanır, içindeki çocuğun gözleri güler, içindeki ergenin coşkusu kaplardı odayı…
Tuttuğu ilk el, öptüğü ilk dudak, başını dayadığı ilk omuz ve “acaba beni seviyor muydu” diye soru işaretleri kalmış tüm isimler, birer birer akardı gecesinden gündüze…

***

Kaç “Seni seviyorum” diye biten cümle kurmuştu acaba?
Ama dahası, kaç kez dilinin ucuna kadar gelmişti de, diyememişti işte!..
“Şimdi ne yapıyor acaba” diye meraklandıkları; bir albümün sayfasındaki solgun fotoğraflar gibi belirirdi belleğinde…
Ve sayfalar çevrilirdi yavaş yavaş...
Parmak uçları kah şehvet kokardı, kah isyan…
Sonra meraklar boşalırdı içinden, bitmez tükenmez meraklar…
“Gözleri ve bakışları değişti mi acaba?”
“Peki ya gamzeler, heyecanlanınca al olan ten, o içten gülüşler?”
“Acaba o gün, o gece, o an dokunsaydım parmak uçlarımla…”
Acaba…

***

Sonra yavaş yavaş bugüne gelirdi…
Onca biriken hasret, kimi pişmanlıklar ama en fazla da bugünün aklıyla dünü yaşayabilme çaresizlikleri sıkardı boğazını…
Ruhunu yeni an'lara adar; tenle tinin kesişmesinde oynaşır, içinden bir parça kopardı, sevmelere dair…

***

Elini yastığın altına koyar, üzerine yatırdı...
Yağmurun sesini dinlerdi sonra…
Ve bakardı ki, gün ağarıyor neredeyse…
Pencerenin aralığından odaya sızan karanlık grileşir, göz kapakları sancılanır; hayaller bulanırdı bir anda…
“Gel” derdi içinden, “nefesinle ve uyut beni…”

***

Yeni bir güne uyanırdı…
En sevda haliyle…

--------------------

Özgürlüğün bedeli

Mağusa’da 15 yaşındaki kıza cinsel istismarda bulunan adama 6 ay ceza verildi.

6 ay!
Bir de "Sevgi Dostluk Kardeşliği Geliştirme ve Kültür Derneği” başkanıymış zat-ı muhterem...
Bayramda bir köye gitmiştim, anlatmışlardı.
İmam, köyde ev kiralıyor, tek göz bir oda...
300 lira dolayında kira ödüyor aylık...
Parasını "idare"den almak için evrak düzenliyor, ev sahibine imzalatmak için uzatıyor...
Bir bakıyor adam, 650 TL yazıyor!
- Sen olsun yapma hocam, diyor...

***

Neyse.. Sosyal medyada dönen bir anektod var... Muhtemelen okudunuz ama... Yeniden bakınız ve düşününüz, 6 ay üzerine....

***

İngiliz yargıç, gece yarısı parktan geçen kızı korkutan adama, 7 yıl, 7 gün hapis verince, şaşıran gazeteciler sormuşlar:
"Adam kıza elini bile süremedi. Kaçan kızın çığlıklarına yetişenler de adamı yakaladılar. Bu 7 yıl, 7 gün çok değil mi?"
Yargıcın yanıtı hukuk tarihine geçecek kadar anlamlı olmuş: “Kızı korkutmanın karşılığı 7 gündür. 7 yıl, ingiliz kızlarının gece yarısı parkta dolaşma özgürlüklerine saldırmanın cezasıdır."
 

Altan’ların tutuklama gerekçelerini okuyun.
Bunun Türkçesi ‘Türkiye’ye faşizm artık çöreklendi, hukuk mukuk unutun, susun’dur.
Bilesiniz.
(Y.Baydar)

--------------------

Özel hayatın
gizliliği

"Özel Hayatın Gizliliğinin ve Hayatın Gizli Alanının Korunması” ülkemizde de çok konuşuldu!
Bu konuda "yasa" yapıldı.
Yasa tartışmalarında, pek çok meslektaşımdan ayrı düştüm!
Çünkü ben, hayatın gizli alanının korunması ilkesinin özellikle "medya"ya yani "basın"a karşı olması gerektiğine inandım...
"Ama"sız olmalıydı bu, “ancak”sız!
"Kamuya mal olmuş kişi"ler için bu kuralın görmezden gelinmesini anlamadım, çünkü, ülkemde "kamuya mal olmamış" kişi yok neredeyse!
Neyse...
Yeniden aynı tartışmayı açmanın da alemi yok.
Dikkat çekici bir örnek var, Fransa Alplerinde kayak yaptığı sırada geçirdiği kaza sonrasında ‘travmatik beyin hasarı’ nedeniyle Aralık 2013’ten beri tedavi gören F1’in efsane pilotu Michael Schumacher!
Ünlü pilotun ailesi, geçen yıl “Schumacher yürüyor” şeklinde haber yapan bir dergiyi "özel hayata müdahale" gerekçesiyle dava etmişti.
Yazdıkları bir tek buydu: Yürüyor!
Bırakınız "kamu"ya, "dünya"ya mal olmuş biri...
Davanın gelecek ay sonuçlanması bekleniyor.
Merakla bekliyorum!

--------------------

GÜZEL şeyler!
K.T Tabipler Birliği ve Bisiklet Federasyonu’nun hem hekimler, hem halk için bugün düzenleyeceği bisiklet etkinliği. Einstein’ın sözünü de anımsattılar: Hayat BİSİKLET 'e binmek gibi. Dengede kalmak için hareket etmeye devam etmek gerekir. 

HAYAL kırıklığı!
İki dikenli tel arası, iki farklı saat uygulaması! Hemen de razı olduk. Tek bir gün sosyal medyadan öfkelendik, espri yaptık, sonra sustuk! Günler ilerledikçe, sabah karanlığında okula gidecek yavrulara olsun acımıyoruz.

--------------------

Haftanın notcukları
-Okullar açıldı, trafik kapandı!

-Yol çöktü Lefkoşa'da! Boy boy fotoğraflar medyada.... Ne ilk, ne de son. Bu "ihmal"in sorumlusu ne bedel ödemiş, asıl onu anlatınız bana.


- "Kültür sanat günlerini fitilledik" diye davetiye gönderdi, Çatalköy Belediyesi! Böylesine güzel bir kültür etkinliğine, bu "savaş" artığı kelime hiç uymadı. "Fitillemek" patlayıcı maddeleri ateşlemektir, ya da kışkırtmak! Barış dilinde yoktur yeri...


- İnsanların, eşyaların, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımı ve yerleşme özgürlüğü! Niye bu kadar korkuyoruz ki?


- Yeni Kimlik Kartları 'çipli' ya... Geçişlerde yine de elde yapılıyor işlem. Yerinde gördüm, gözlemledim, memurlar haklı! Makine çipi okuyana dek, elde, çok daha hızlı... 'Çip'imiz de bize benziyor, yürümüyor!


-Bizim takımlarımız, gece maçlarına çıkacak. Statlar ışıklanıyor!
İLK ELEKTRİK KESİNTİSİ ne zaman, merak ediyorum ben!


- Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanı, yeni Mercedesleri  reddetti!
KEŞKE alsalar da birini Kanser derneğine, SOS verseler örneğin! Onlar da düğünlere
kiralasa :)
Paraları ödendi nasılsa !!!

Bu yazı toplam 2669 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar