1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. En sıcak seçim!
Sami Özuslu

Sami Özuslu

En sıcak seçim!

A+A-

Kıbrıslı Türkler ilk defa bu kadar ‘sıcak’ bir seçime gidecek.

Siyasi anlamda da sıcak bir seçim olacak elbette, ama 28 Temmuz’da yapılması öngörülen seçim bir ‘ilk’ olacak.
1975’ten bu yana, yani Kıbrıs Türk Federe Devleti (KTFD) oluştuğundan bu yana yapılan seçimlerin ‘zamanlaması’ bakımından bir ilk...
İlk seçimin yapıldığı 1976’dan bu yana ilk defa bu kadar sıcak bir dönemde sandık başına gidiliyor.
Bugüne kadar seçimler genellikle Nisan, Haziran, Aralık gibi aylarda yapılmıştı.
Kıbrıs’ta iklimin sertleşmediği, ılık havaların hüküm sürdüğü seçimlerin aksine bu sefer yazın tam göbeğinde, yılın en sıcak günlerinde yapılacak milletvekilliği genel seçimleri...
İlk kez Temmuz’da seçim yapılacak.
**
28 Temmuz tarihi Perşembe günü genel kurulda onay alırsa ülke çok hızlı bir şekilde seçim atmosferine girecek.
Kimi gözlemcilere göre 2 aylık sürede seçime gitmek ülkenin hayrına olmayacak. Partilerin seçim bildirgesi hazırlama, kampanya örgütleme, aday belirleme gibi süreçlerde ‘iki ayağının bir pabuca gireceği’ söyleniyor.
Kuşkusuz bu yorumda haklılık payı vardır.
Hem iki ay gibi kısa bir sürede seçim hazırlıklarını layıkıyla yapmak kolay değil, hem de ‘rehavet’ dönemi sayılan, insanların tatil modunda bulunduğu Temmuz sonu yapılacak bir seçim kolay olmayacak.
**
Ancak bu hükümetin ve karpuz gibi ikiye ayrılmış UBP’nin bu haliyle ülkenin daha fazla zaman kaybetmeye de tahammülü yoktu doğrusu!..
Son bir yılı UBP içindeki kapışmaları izleyerek geçirdik.
Her aşamada kavga, her an gerilim, sürekli sıkıntı...
Bu durumun sürdürülebilir olmadığı, sadece bakanların değil, bürokrasinin de pinpon topu misali gel-gitler yaşadığı orta yerde duruyor.
Adım atamayan, karar alamayan bir hükümet yapısı ile toplumun önü açılamazdı.
Buna ‘haftalık olağan görüşme’ dahi yapmayan Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki soğukluğu ve uzaklığı da ekleyince, tablo daha da netleşiyor.
**
Ülke nihayet seçim havasına girdi.
Şimdi soru şu: Bu kadar kısa sürede de olsa, acaba bu dönemde yaşadıklarımızdan dersler çıkararak toplum olarak farklı denizlere yol açmayı başarabilecek miyiz?
Yoksa düzenden nemalanma gailesiyle, bireysel eğilimler ve bunu oya çevirmekte ustalaşmış bir kesim siyasetçinin dümen suyunda devam mı edilecek hayata?
UBP’nin son dönemki hükümet denemesi toplumu iyice böldü, parçaladı, dağıttı.
Seçim yasası, siyasal partiler yasası da önemli elbette ve eğer mümkünse değiştirilerek gidilsin seçimlere...
Ancak ‘en iyi yasa kötü ellerde en kötü sonuçlara yol açar’ kuralını da hatırlamak gerekir.
Yani UBP’nin elinde daha demokratik bir yasa olsaydı ülkeyi daha iyi mi yönetecekti acaba?
Bence değil...
BRT’yi ‘borazan’ hale getirmek için yasa gerekmiyor. TAK’ı da... Partizanlığı ne yazıktır ki yasalar engelleyemiyor, bir ‘delik’ bulunuyor istendikten sonra!..
Ve Türkiye ile ilişkiler...
Külliye, İlahiyat, İmam Hatip yasalarla açılmadı.
“7,5-8” yasa ile söylenmedi.
KTHY’nin batırılıp kapatılması, Ercan’ın özel tekele peşkeş çekilmesi, KIBTEK’in başına çorap örülmesi da yasa işi değil!..
Sonuç şu ki UBP hükümeti miadını doldurdu, ekmeğini yedi, suyunu içti.
Şimdi ‘mahalle’ zamanı!..
Temmuz sıcağında hem de...

Bu yazı toplam 2158 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar