Enerji gerçeği
Kıbrıs sorununu, adanın çevresinde bulunan hidrokarbon yataklarından bağımsız olarak değerlendirmek neredeyse imkansız hale geldi. Üç garantör ülke, AB üyeliği derken, doğal gaz yataklarının bulunması ve bu konuda “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin girişimleri, Türkiye tarafından güç ilişkisine çekilerek karşılıksız bırakılmadı. Elbette bu durumda görüşme “masa”sının yıkılacağı ya da bunu gerekçe göstererek tarafların “masa”dan uzaklaşacağı bir gerçekti. Öyle de oldu.
Enerji konusunda pek çok makale ve rapor yayınlandı. Bu konuda tam olarak nelerin yaşandığını anlamak aslında çok kolay değil. Üstü örtülü ifadelerle her ülke kendi çıkarı üzerinden konuşuyor. Tüm bu bilgiler içerisinde, Dr. Charles Ellinas’ın (ki Kıbrıs Ulusal Hidrokarbon Şirketi’nin eski CEO’su olup, 35 yıllık iş deneyimine sahiptir.) 1 Aralık tarihinde Havadis Gazetesine verdiği söyleşi kanımca oldukça objektif ve çok önemli. Ellinas gerçekleri tek tek açıklıyor. Kısaca yeniden aktarmak istiyorum:
“Hidrokarbon araştırma çalışmalarının durdurulması sadece Kıbrıs’a zarar verir – hem Kıbrıslı Türklere hem de Kıbrıslı Rumlara. Çünkü, Kıbrıs’ın doğalgazının ticarileştirilmesini, yani satışını geciktirir, hatta riske atar. Ne şu anda Kıbrıs’taki hidrokarbon çalışmalarını yürütmekte olan enerji şirketlerinin – yani Noble, ENI ve Total’in - ne de dünya doğalgaz piyasasının bizi bekleyeceğini düşünmemeliyiz. Bu şirketler para kazanmak amacıyla buradalar. Ve tabii ki, onlar para kazanırsa, biz de kazanırız. Eğer çalışmalarını aksatmadan hızlı bir şekilde yürütemezlerse ve bir an önce para kazanmaya başlayamayacaklarsa burada olmalarının hiçbir anlamı yok. Durup bizi beklemeyecekler, bundan emin olabilirsiniz. Kıbrıs’ta her dönemeçte bir sorun yaşayıp duvara vuracaklarsa, kendilerine başka alternatifler bulacaklardır – ki inanın bana, bu enerji şirketlerinin dünyada hidrokarbon çalışması yapabilecekleri birçok bölge var. Gerçekçi olmamız lazım. Kıbrıs’ın çok kaba hesaplara göre, toplam 60 trilyon ayak küp doğalgaza sahip olduğu düşünülüyor. Tüm dünyanın doğalgaz rezervi ise 6,600 trilyon ayak küp. Yani, en iyi senaryoya göre, dünya gaz rezervlerinin sadece %1’ine sahibiz. Bu, dünya için hiçbir şey. Bu koşullar altında, birçok başka alternatife sahip enerji şirketlerinin burada kalıp bizim siyasi sorunlarımız ve belirsizliklerimiz ile uğraşacağını düşünmek saflık olur.
İkincisi, şunu çok iyi anlamalıyız ki, nihai kararları verenler enerji şirketleridir. Çünkü gerekli teknolojiye onlar sahiptir, riski alan, ve yatırımı yapan onlardır. Dolayısıyla, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafı hidrokarbon konusu için ortak bir komite kurmak konusunda anlaşsa bile, bu komite doğalgaz projeleri yapıp da bunları hayata geçirme yetkisi olan bir komite olmayacak. Yani, bu işte Kıbrıslı Rumlar tek başına olsun, veya Kıbrıslı Türklerle birlikte olsunlar, sonuçta hidrokarbonların nasıl geliştirileceği ile ilgili nihai kararları finansal faktörler temelinde enerji şirketleri verecek. Kararları Noble, Total ve ENI verecek. Ve şirketlerle yapılmış olan Üretim Paylaşım Anlaşması’na göre, onların başarısından biz de kazanacağız. Dolayısıyla, Kıbrıs’ın nihai hedefi, tüm Kıbrıslılar için, doğalgazından en iyi şekilde faydalanmak ve en yüksek geliri sağlamak olmalıdır. Bunun için de Kıbrıs’ın enerji şirketleri ile uyum içinde olması gerekiyor. Yani buradaki enerji şirketlerinin sorun yaşamadan ve gecikmeden hidrokarbon çalışmalarını sürdürmelerine izin vermek Kıbrıs’ın, hepimizin çıkarına olacaktır. Üretim Paylaşım Anlaşması’na göre, doğalgaz satışından elde edilecek karın kabaca 1/3’ü şirketlere, 2/3’ü ise Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ait.”
Devamla...
“İlk olarak Afrodit Rezervuarı geliştirilecek. Afrodit’teki şirketler – Noble, Delek ve Avner, Rezervuar için gelişim planını 2015’in başlarında açıklamayı planlıyor. Bunun ardından gerekli altyapının inşa edilmesi için zaman lazım. Operasyon – başka bir deyişle – Afrodit’teki doğalgazın ticarileştirilmesi ve ihraç edilmesi süreci, en iyi ihtimalle 2019 yılında başlar. Bundan sonraki (2019’dan sonraki aa) 3 yıl boyunca gelirlerin altyapı maliyetlerini ödemeye aktarılacağını, dolayısıyla satıştan hiçbir kar elde edilmeyeceğini varsaymak çok gerçekçi bir varsayım olur. Yani bu sürede de devletin hiçbir kazancı olmayacak. Bu da bizi 2022 yılına getiriyor. Kıbrıs, Afrodit’teki doğalgazdan en erken 2022 yılında gelir elde edecek. Dolayısıyla, ‘Kıbrıs Rum tarafı hidrokarbonlardan para kazanmaya başladı ve bu parayı Kıbrıslı Türklerle paylaşmaktan kaçıyor’ gibi bir durum yok.
Diğer blokların geliştirilmesi ise daha da sonra olacak. Örneğin şu anda ENI 9. Blok’ta sondaj yapıyor. 2016’da sondajı bitirip sonuçlarını değerlendirmesi bekleniyor...En iyi senaryoda, ENI’nin işlettiği bloktan 2027 yılından önce herhangi kayda değer bir kar beklenmemeli.” http://www.havadiskibris.com/Haberler/roportaj/kavga-surerse-piyasa-kalmaz/42613
Konu oldukça net. Bu bağlamda, herkesin kazanabileceği bir çözüme ulaşmak, adada Federal çözüme ulaşmakla mümkün olur. Federal çözüm içinse, istemek, susmak veya konuşmak değil irade koymak önemlidir. Bu süreçte kavga, kimseye avantaj sağlamayacaktır.