ENERJİ JEOPOLİTİĞİ VE KIBRIS'TA ÇÖZÜM
Doğu Akdeniz'deki doğalgaz, İsrail-Türkiye-AB ilişkilerinin iyileşmesine ve Kıbrıs'ta bir antlaşmaya varılmasına zemin hazırlayabilir mi?..
Enerji jeopolitiği, Kıbrıs sorununu çözer mi?..
Türkiye Avrupa'ya gaz tedariğinde bir aktör ülke rolü oynayabilir mi?..
Kim kime daha çok muhtaç?
Rumlar Türklere mi? Yoksa tam tersi Türkler Rumlara mı?
Kıbrıslı Rumların LNG tesisi kurma yönündeki anlayışları stratejik bir hedef mi?
Doğalgazın hacmi nedir? Rezerv büyüklüğüne dair farklı tahminler ortaya çıkar mı?
İsrail gazının da buna eklenmesi LNG tesisi açısından bir fark yaratır mı?
Kıbrıs'lı Türklerin doğalgaz gelirinden alacakları paya ne olur? Çözüm olursa ne olur, olmazsa ne olur?
HÜMANİZM, PARA VE BARIŞ SÜRECİ
"Barış sürecine" bu açıdan mı bakıyoruz?
Yani bugünkü Barış süreci, tüm anlayış ve ideolojilerin üstünde örülmüş bir para egemenliği tarafından mı belirlenecek?
Eğer öyleyse;
Artık hümanist ve insani ideolojilerin hüküm sürdüğü bir Kıbrıs'tan söz edebilir miyiz?..
Yoksa bundan böyle petrol, gaz, dolar, pound ve euro'dan mı söz etmeliyiz?..
Çünkü; bütün süreci belirleyen şey neredeyse tamamı ile para!..
Müzakere süreci sonunda olası mukaveleye dayalı düzeni sağlayacak şey de para!...
Yoksa tüm barış süreci, doğalgazın "hukuki zemine" taşınma girişiminden mi ibaret?!...
TEMEL İLKELERİMİZ VE FEDERAL ÇÖZÜM
Bizim dışımızdaki diğer tüm ilgili ve ilgilenen tarafların motivasyon aracı bu olabilir elbette...
Peki ama bize bugüne kadar yol gösteren temel prensiplerimiz ve ilkelerimiz ne olacak?
Her olayın nev-i şahsına münhasır değerine göre kendi tutumumuzu ve prensiplerimizi yeniden mi belirleyeceğiz?!..
Rum basınının "Biden, Maraş'ı açmak/iade etmek için geliyor..." türünden açıklamalara yer vermesi de oldukça manidardır!...
Bu durumda Kıbrıslı Türklerin Federal Çözüm beklentilerinin geleceği ve bütünlüklü çözüm olmadan atılacak adımlardaki çıkarlarının nerelerde oluştuğunu sorgulamak gerekmiyor mu?...
"Açık kapı" prensibi üzerinde ısrar edenlerin düşüncelerini ve
teveccüh eden şartları da sorgulamak önemli değil mi?...
CTP, BARIŞ VE FEDERAL KÜLTÜR
Barış, demokrasinin yaygınlaşmasına bağlıdır...
Barışmak, acı olayları ve uzlaşmazlıklara yol açan nedenleri unutmaktır...
Birlikte yaşama arzusudur...
Birliğe dayalı bir dayanışmadır...
Federal kültürü benimsemektir...
Her konuda ortak yaşam alanları kurmaktır...
"Ortak Vatan"da hoşgörüye ve empatiye sahip yurttaşlar olabilmektir...
Biz Kıbrıs'lılar kendi kendimizin enstrümanı olmak zorundayız, başkalarının değil!..
Elbette ki konjonktürün gerektirdiği şekilde uluslar arası toplumun da beklenti ve çıkarlarını görüp, okumak ve değerlendirmek durumundayız federal çözüm ve barış için
Ancak; Yapan, karar veren olmak durumundayız, adımıza karar verilen değil!..
Bunun için 11 Şubat'ta imzalanan şekliyle Ortak Açıklama metnindeki parametrelere bağlı olarak kendi hedef ve politikalarımızı da ortaya koyup, gerçekleştirmeye çalışmalıyız...
Tıpkı CTP'nin geçmişten günümüze değin uyguladığı politikalarda olduğu gibi...
Tıpkı Kıbrıs'ta Federalizmin en zor şartlarda CTP tarafından savunulduğu ve bugün herkesin kabul ettiği bir politikaya dönüştürülmesi gibi...
Yoksa biz, bizden başka kültürleri yaşamlarımıza ve geleceğimize yerleştiren bir başka paradigmanın temsilcileri olamayız...