Enerji üretiminde yeni sistem arayışı
Ekonomi ve Enerji Bakanı Özdil Nami, enerji üretiminin daha düşük maliyetle gerçekleşmesi gerektiğine dikkat çekerek, en doğru yatırım modelinin ne olacağını ortaya çıkarmaya çalıştıklarını belirtti
“Ülkemizde enerji üretiminin daha düşük maliyetle gerçekleşmesi gerekir. Mevcut sistemimizle ürettiğimizde maliyetlerin yüksek olduğu ortada. Dolayısıyla aynı tip makinaları çoğaltarak maliyetleri düşürmek mümkün değildir... Uzmanların görüşleri de Kuzey Kıbrıs’taki elektrik üretim modelinin artık fuel oil tabanlıdan daha verimli, temiz ve üretim maliyetlerini düşürecek yeni bir sisteme geçilmesi gerektiği yönündedir”
“Geleceğe doğru baktığımızda eğer gelişmeler bir aksama olmadan devam ederse muhtemelen şöyle bir kurguyla karşılaşmış olacağız, KKTC’de enerjinin tasarruflu ve verimli kullanıldığı bir yapı, başta güneş enerjisi olmak üzere yenilenebilir enerjinin arttığı bir ortam olacak. Diğer taraftan kabloyla elektrik temini üç yıllık bir süre zarfında hayatımızın bir parçası olacak. Buradaki jeneratörler de varlıklarını devam ettirecekler. Umarız çalışmalar da olumlu sonuç verecek ve bu jeneratörler de fuel oil gibi pahalı bir yakıt değil, doğalgaz gibi bir yakıt ile daha ucuz elektrik üreten bir yapıya kavuşacak”
“(Enterkonnekte konusunda) Siyasi irade oluştu ama teknik çalışmaların, Sayın Başbakan’ın da ifade ettiği, beklentimiz olan ucuzluğun gerçekten geleceğini teyid ettiğini rakamsal olarak görmemiz ve %100 emin olmamız lazım ki bu adımı atalım. Pahalılık gelecekse bu adımı atmayacağız. Tüm uzmanların tahmini bunun ucuzluk getireceğine yöneliktir ama bizim bunu kağıt üzerinde net olarak görmemiz ve bağlamamız gerekir ki fiziksel olarak projeyi uygulamaya geçelim”
Ödül AŞIK ÜLKER
Ekonomi ve Enerji Bakanı Özdil Nami, Kuzey Kıbrıs’ta enerji üretiminin daha düşük maliyetle gerçekleşmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Uzmanların görüşleri Kuzey Kıbrıs’taki elektrik üretim modelinin artık fuel oil tabanlıdan daha verimli, temiz ve üretim maliyetlerini düşürecek yeni bir sisteme geçilmesi gerektiği yönündedir” dedi.
Yenidüzen’in elektrik konusundaki sorularını yanıtlayan Nami, enerji maliyetlerini aşağı çekmek ve en doğru yatırım modelinin ne olacağını ortaya çıkarmak için yaptıkları çalışmaları anlattı.
Türkiye’ye enterkonnekte olarak enerji temin edilmesi projesinin uzun zamandır gündemlerinde olduğunu ifade eden Nami, “Siyasi irade oluştu ama teknik çalışmaların, Sayın Başbakan’ın da ifade ettiği, beklentimiz olan ucuzluğun gerçekten geleceğini teyid ettiğini rakamsal olarak görmemiz ve %100 emin olmamız lazım ki bu adımı atalım. Pahalılık gelecekse bu adımı atmayacağız. Tüm uzmanların tahmini bunun ucuzluk getireceğine yöneliktir ama bizim bunu kağıt üzerinde net olarak görmemiz ve bağlamamız gerekir ki fiziksel olarak projeyi uygulamaya geçelim” diye konuştu.
“Bugün önemli olan maliyetleri aşağı çekecek adımları atmak” diyen Nami, şunları söyledi:
“Geleceğe doğru baktığımızda eğer gelişmeler bir aksama olmadan devam ederse muhtemelen şöyle bir kurguyla karşılaşmış olacağız, KKTC’de enerjinin tasarruflu ve verimli kullanıldığı bir yapı, başta güneş enerjisi olmak üzere yenilenebilir enerjinin arttığı bir ortam olacak. Diğer taraftan kabloyla elektrik temini üç yıllık bir süre zarfında hayatımızın bir parçası olacak. Buradaki jeneratörler de varlıklarını devam ettirecekler. Umarız çalışmalar da olumlu sonuç verecek ve bu jeneratörler de fuel oil gibi pahalı bir yakıt değil, doğalgaz gibi bir yakıt ile daha ucuz elektrik üreten bir yapıya kavuşacak.”
Nami, elektrik konusunda önemli bir değişim olacağını kaydederek, “Değişim sürecini en sağlıklı şekilde hayata geçirmek için elbirliği ile çalışmamız lazım. Kimsenin iyi niyetinden şüphem yok, bizim iyi niyetimizden de kimsenin şüphe duymaması gerekir... Bu dayanışma ruhu içerisinde bu değişim sürecini son derece başarılı bir şekilde hayata geçireceğimize inanıyorum” dedi.
Soru: El-Sen, KIB-TEK’e yatırım yapılmamasını protesto etmek ve Kıbrıs Türk halkının “yine AKSA’ya mahkum edileceği ”gerekçesiyle perşembe gün uyarı grevi yaptı. Grev gerekçelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Nami: El-Sen greve dair bir dizi gerekçe sundu. TL’nin değer kaybetmesinden dolayı ortaya çıkan pahalılığı ve alım gücündeki azalmadan, yeni yatırımların KIB-TEK’te gerçekleşmesi gerektiğinden bahsederken, ülkede vergi adaletinin daha iyi tesis edilmesi gerektiğine de değindiler. İşaret ettikleri bazı konular doğrudan bakanlığımızın yetki alanındaki konularken, bazıları hükümetin genelini ilgilendiriyor. Elbette sendikalarımızın bu süreçte ortaya koydukları görüşlere büyük saygımız var. Kendileri de biliyor, ülkenin bu ekonomik darboğazdan en az yarayla çıkabilmesi için hükümet olarak elimizden gelen her türlü çabayı sarfediyoruz. Kolay bir iş değil. İmkanlarımız çok kısıtlı ve bizden kaynaklanmayan bir sorunla mücadele ediyoruz. Sayın Başbakan Ankara’ya gitti, durumu oradaki muhataplarına da aktardı. Dolayısıyla bunu ancak hem toplumsal, hem de Türkiye ile işbirliğiyle geride bırakabiliriz. Aslında herkes bunun bilincinde.
“Uzmanların görüşleri yeni bir sisteme geçilmesi”
-Bizim Ekonomi ve Enerji Bakanlığı olarak yetki alanımıza giren konulara baktığımızda elbette ekonominin büyümesi ve maliyetlerin düşmesi için yapmamız gerekenler olduğunu görüyoruz. Maliyetler konusuna bakınca, elbette enerji maliyetleri ön plana çıkıyor. Ülkemizde enerji üretiminin daha düşük maliyetle gerçekleşmesi gerekir. Mevcut sistemimizle ürettiğimizde maliyetlerin yüksek olduğu ortada. Dolayısıyla aynı tip makinaları çoğaltarak maliyetleri düşürmek mümkün değildir. Her makinanın yenisi mutlaka eskisinden daha verimli çalışır. Bize verilen çalışmalara göre aynı tip makinaların yenilerini eklerseniz, Kws başına 3-5 kuruş bir tasarruf elde etmek mümkün olabilir. Ancak bu makinaların da ödenmesi gerekir. Bu da 4-5 yıllık süre zarfında olur. Dolayısıyla o yoldan gidersek, yakıttan elde edilecek tasarrufu tüketiciye yansıtmadan makinayı ödemek gerekecek ve faturalarda önemli bir ucuzluk mümkün olmayacak. Bu yüzden aynı teknolojiyle yani fuel oille elektrik üretimini artırmak mantıklı değil. Dolardaki artış ve fuel oilin fiyatındaki artış sürekli zam olarak yansımaya devam edecek ve içinde bulunduğumuz sarmaldan çıkamayacağız. O zaman değişik üretim metodlarına geçmemiz lazım. Bunların ne olması gerektiğiyle ilgili uzman görüşlerin önemi çok büyük. Biz uzman görüşlerini alabilmek için, biri DAÜ’de, biri KTMMOB’de olmak üzere çeşitli oturumlara destek verdik, katılım sağladık. Bu arada bu konuda uzman akademisyenleri bakanlığımıza davet ettik, verileri onlarla paylaştık ve belirli bir politika oluşması için gereken çalışmaları yaptık. Neticede, uzmanların görüşleri de Kuzey Kıbrıs’taki elektrik üretim modelinin artık fuel oil tabanlıdan daha verimli, temiz ve üretim maliyetlerini düşürecek yeni bir sisteme geçilmesi gerektiği yönündedir.
Güneş enerjisi...
Soru: Bunlar nelerdir? Türkiye’den kabloyla elektrik getirme konusu yine gündemde...
Nami: Birincisi ülkemiz güneş enerjisi açısından şanslı bir ülke, güneş enerjisinden faydalanarak elektrik üretim kapasitemizi yukarıya çekmemiz lazım. Güneş enerjisinden daha fazla üretim yapılabilmesi için esnaf ve sanayicilerin krediye ulaşma imkanlarının önünü açıyoruz, Kalkınma Bankası’nın verdiği kredilere bakarsak ağırlıklı olarak yenilenebilir enerji alanına yatırım yapmak isteyenlere kredi verildiği görülebilir.
İkincisi en ucuz elektrik verimli kullanılan elektriktir, dolayısıyla ülkede enerji verimliliğini artırmak gerekir. Bunu halkı bilinçlendirerek yapmamız lazım. Örneğin kendi binasında izolasyon tedbirlerini almasını teşvik ederek, enerji tüketimini aşağı çekmemiz lazım.
Çoklu tarife...
Üçüncüsü, güney komşularımızda, Türkiye’de ve Avrupa’nın birçok ülkesinde uygulanan çoklu tarife sistemine geçmektir. Bunlar, elektriği hangi teknoloji ile üretirseniz üretin, zaten çağdaş bir ülkenin gereği olarak yapmak gereken şeylerdir. Elektriği ucuza üretseniz bile israf etmemek gerekir. Elektrik israfını engellemek ve daha rasyonel bir tüketim modelini hayata geçirmek önemlidir. Bunlar bugünkü imkanlarımızla hemen yapabileceğimiz şeyler. Bunlar için çalışıyoruz. Çoklu tarife konusunda KIB-TEK’teki arkadaşlarımız çalışıyor, önümüzdeki haftalar içinde bu uygulamayı hayata geçireceğiz. Buradaki hedef, toplumumuzun enerji kullanımlarını belli saat aralıklarında, yüksek kullanım saatlerine kıyasen daha düşük fiyatlandırılarak, gerek hane halkının elektrik faturalarını, gerekse üretim yapan reel sektörün enerji maliyetlerini aşağıya çekerek hane halkının bütçesine reel sektörün ise maliyetlerine olumlu katkı sağlamaktır.
“Yapmaya çalıştığımız siyasi iradenin teknik seviyede hayat bulmasıdır”
Dördüncüsü, uzun zamandan beri gündemimizde olan Türkiye’ye enterkonnekte olarak enerji temin edilmesi projesidir. Bu konuda en üst seviyede siyasi irade teyit edildi. Gerek Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan buradayken Cumhurbaşkanlığı’nda yapılan toplantıda, gerekse Sayın Başbakan Erhürman’ın Ankara’da yaptığı toplantıda bu konudaki siyasi irade net bir şekilde teyit edildi. Şimdi yapmaya çalıştığımız o siyasi iradenin teknik seviyede hayat bulmasıdır. İki ülke arasında enterkonnekte kablo bağlantısı konusunda imzalanmış bir anlaşma var. Anlaşmada bu çalışmaları yürütecek olan Ortak Enerji Çalışma Grubu’ndan bahsediliyor. Bunun Kıbrıs ayağı oluşmuştur, benimle birkaç kez toplantı da yaptılar. Ne yapmak gerektiğini net bir şekilde biliyoruz. Ama Türkiye’de hükümet değişikliği oldu ve oradaki grubun üyelerinde değişiklikler oldu, yeni isimler tespit edilince, o grup buraya gelecek. Bu yüzden ben bu konuda “Top Türkiye’de” dedim. Dolayısıyla Türkiye’deki ekip oluşunca Kıbrıs’a gelecek ve burada bu çalışmalar tamamlanacak ve önümüze bir hareket planı çıkmış olacak. Bugüne kadar bazı ön çalışmalar yapılmış ancak bunlar temelinde bir projeyi başlatmak mümkün değil. Bunları projeyi başlatacak seviyeye taşımamız lazım, bunlar yapılacak.
Beşincisi, Teknecik’te fuel oil ile çalışan jeneratörlerin doğalgaz ile çalışacak sisteme geçebileceğidir. Bunun mali boyutunun ne olacağıyla ilgili Kıb-Tek’i talimatlandırdık, çalışmayı yapıp bize göndermelerini istedik.
Geleceğe doğru baktığımızda eğer gelişmeler bir aksama olmadan devam ederse muhtemelen şöyle bir kurguyla karşılaşmış olacağız, KKTC’de enerjinin tasarruflu ve verimli kullanıldığı bir yapı, başta güneş enerjisi olmak üzere yenilenebilir enerjinin arttığı bir ortam olacak. Diğer taraftan kabloyla elektrik temini üç yıllık bir süre zarfında hayatımızın bir parçası olacak. Buradaki jeneratörler de varlıklarını devam ettirecekler. Umarız çalışmalar da olumlu sonuç verecek ve bu jeneratörler de fuel oil gibi pahalı bir yakıt değil, doğalgaz gibi bir yakıt ile daha ucuz elektrik üreten bir yapıya kavuşacak.
AKSA...
Soru: AKSA’nın durumu? EL-SEN sözleşmenin yeniden ele alınmasını da talep etti...
Nami: AKSA’nın Mart 2024’e kadar sözleşmeleri var. EL-SEN, dolar üzerinden yapılan bu sözleşmeye, doların değerindeki önemli artış nedeniyle bakılması gerektiğine dikkat çekti. Burada bir haklılık payı olabilir çünkü hepimiz gelirlerimizden fedakarlık yapıyoruz. Biz milletvekilleri maaşlarımızdan fedakarlık yaptık, ek mesailerle ilgili düzenleme yapıldı, çeşitli sektörlere verilen teşvikler gözden geçiriliyor. Bu çerçevede, enerji sektöründeki herkesin de elini taşın altına koymasını beklemek herkesin hakkı. AKSA’ya ödenen bedelin iki ana başlığı var. Birincisi yakıt bedeli, ki dolar üzerinden olduğu için manevra alanı yok. İkincisi kira bedeli. AKSA ile KIBTEK Yönetim Kurulu arasında imzalanmış bir sözleşme var ve tüm detaylar bu sözleşme ile belirlenmiştir. Özellikle kira bedeli konusunda bir düzenlemeye gidilecekse bunun AKSA ile yeniden görüşülmesi ve ele alınması gerekiyor. Bakanlar Kurulu düzeyinde de bu konu elbette değerlendirilebilir.
“En hızlı şekilde enerji maliyetlerimizi aşağı çekmeye çalışacağız”
Tüm bu anlattıklarımı yan yana koyarak elimizden gelen en hızlı şekilde enerji maliyetlerimizi aşağı çekmeye çalışacağız. Biz bu çalışmalara yoğun şekilde devam ederken ve en doğru yatırım modelinin ne olacağını ortaya çıkarmaya çalışırken “ilgili bakan yatırım yapılmasını engelliyor” söylevi gerçeklerle bağdaşmadı. Bunu garipsedim de çünkü bütün bu çalışmaları ben EL-SEN’i ziyaret ederek aktarmıştım. Dolayısıyla biraz bu eleştiriyi hakkaniyet dışı buldum ama sendikaların bu tip eleştirileri yapma haklarına saygımız sonsuz. Biz çalışmalarımıza ve herkesi bilgilendirmeye de devam edeceğiz. Herkese kapımız açık, randevu talep edip de alamayan sendika olmadı.
“Bugün önemli olan maliyetleri aşağı çekecek adımları atmak”
Soru: AKSA’nın 2024 yılında sözleşmesi bittikten ve devre dışı kaldıktan sonrası için ek yatırımların şimdiden yapılması gerektiği de konuşuluyor. Başbakan Erhürman’ın kabloyla elektrik konusunda yaptığı açıklamalar vardı, “daha ucuz olacaksa, alım garantisi olmayacaksa olsun ve kendi kurulu yedek gücümüz olmalıdır” şeklinde... Bahsettiğiniz mevcut santrallerin doğalgaza çevrilmesi yeterli olacak mı yoksa başka santraller için yatırım yapma planınız var mı?
Nami: AKSA 2024 yılında devreden çıkacak, bir santral yapmak bir yıl alır. Dolayısıyla mevcudun ötesinde, yeni kapasite oluşturma kararı bugün alınacak karar değildir. Bugün önemli olan maliyetleri aşağı çekecek adımları atmaktır. Türkiye’den kabloyla gelip gelmeyeceğini de görmek lazım. Türkiye’den kabloyla elektrik gelse bile burada bir baz üretimi devam ettirmemiz ve bunu en ucuz şekilde yapmamız lazım. Şu andaki odak noktamız budur. Türkiye’den kabloyla elektrik gelmeyecekse, o zaman talebi karşılayacak ek yatırımların ne olacağının çalışması ek olarak tabi ki yapılır.
“Biraz sabırlı olmamız lazım”
Soru: Türkiye’den kabloyla elektrik konusunun hayata geçip geçmeyeceği konusu ne zaman netleşir?
Nami: Önümüzdeki kısa süreç içinde bu belli olur. Siyasi irade oluştu ama teknik çalışmaların, Sayın Başbakan’ın da ifade ettiği, beklentimiz olan ucuzluğun gerçekten geleceğini teyid ettiğini rakamsal olarak görmemiz ve %100 emin olmamız lazım ki bu adımı atalım. Pahalılık gelecekse bu adımı atmayacağız. Tüm uzmanların tahmini bunun ucuzluk getireceğine yöneliktir ama bizim bunu kağıt üzerinde net olarak görmemiz ve bağlamamız gerekir ki fiziksel olarak projeyi uygulamaya geçelim.
Türkiye’den 400 veya 800 megawatt kabloyla elektrik geldiği anda, burada mevcudun da ötesinde 200-300 megawatt üretim yapmak kaynakların doğru kullanımı olmaz. Biraz sabırlı olmamız lazım, bazı değişkenlerin cevabı henüz netleşmedi. Az önce bahsettiğim tedbirleri devreye sokunca, bu yıl ve önümüzdeki yılla ilgili bir sıkıntımız olmayacağı anlaşılıyor. Zaten artık yıllarca beklememize gerek yok. Önümüzdeki aylar içerisinde kabloyla elektrik konusu netleşecek. Zaten güneş enerjisi konusunda yatırım yapma kararlarını aldık. Mevcut santrallerin de doğalgaza geçmesi konusunda da KIB-TEK’ten gelecek rapora göre yatırım konusunu değerlendireceğiz. Ekonomik mantık bunu gösteriyorsa, bu da yapılacak. AKSA da 2024’e kadar devrede, onun maliyetlerini aşağıya çekmek için, Bakanlar Kurulu’nun uygun görmesi durumunda, temas yapacağız. Bu esnada kablo konusu da netleşir ve bizim yatırım planlamamız bilimsel temelde verilere dayalı şekilde oluşmuş olur. Bunları yapmadan, sadece mevcut teknolojiyle aynı kapasiteyi büyütecek bir yatırım yaparsak, kendimizi 5-6 yıldan daha uzun bir süre için pahalı enerji üretim metoduna kilitlemiş oluruz. Halk kalıcı bir çözüm istiyor, bizim görevimiz de sıkıntıyı kalıcı şekilde ortadan kaldırmaktır.
“KIB-TEK varlığını güçlendirerek geleceğe taşıyacak”
Soru: Kabloyla elektrik gelmesi durumunda KIB-TEK ne olacak?
Nami: KIB-TEK varlığını güçlendirerek geleceğe taşıyacak. KIB-TEK bu işin ayrılmaz bir parçasıdır. Bizim gibi küçük ülkelerde, devlet enerji üretiminde oyuncuların biri olmak zorundadır.
Enterkonnekte konusunda uluslararası engeller çıkabilir mi?
Soru: Enterkonnekte olma konusunda uluslararası bazı engeller çıkabileceğine dair bazı iddialar var. Türkiye’nin gözlemci olduğu, Avrupa Elektrik İletim Sistemi İşletmecileri Ağı’nın bu bağlantıyı onaylamaması durumunda bunun gerçekleşemeyeceği de konuşuluyor...
Nami: Türkiye burada sadece gözlemci üyedir.
Soru: “Gözlemci üyeler de üye olmayan ülkelerle bağlantı yapmak için onay almalıdır” kuralı olduğu söyleniyor...
Nami: Danışma mekanizmaları var, kablonun bağlantı metoduyla da ilgili farklı uygulamalar olabiliyor. Neticede bu devletlerin kendi kararıdır. Eğer beklenmedik bir şekilde “hayır, yapamazsınız” şeklinde bir irade ortaya çıkarsa, onunla ilgili de siyasi karar üretilir ve ne yapılacaksa yapılır. Ben AB’nin böyle bir projeyi engelleyeceğini düşünmüyorum. AB’nin elektrik şebekesinin Türkiye’ye bağlanmaktan elde ettiği çok büyük menfaatler vardır, Türkiye’nin sağladığından daha büyük bir menfaati sağladığını uzmanlar ifade ediyor. AB, böyle bir bağlantıyı engelleyecek diye bir işaret almadık. Bunu ileriki aşamalarda daha net göreceğiz.
“Kablo projesi bir barış projesine dönüşebilir”
Kablo projesinin bir barış projesine de dönüşebileceğini hep söylüyorum. Rumlarla elektrikte bir bağlantı var, onlarla bir nevi enterkonnekte sistem içerisindeyiz. Onlar da bundan önemli bir fayda sağlıyorlar çünkü bu sayede yenilenebilir enerji kullanım imkanlarını artırdılar. Mevcut altyapımızla böyle bir fayda sağlayabiliyorsak, böyle bir bağlantı ile nasıl bir fayda sağlayabileceğimiz iyi değerlendirilmeli. Herkesin menfaatine olacak bir kurgunun karşısında kimsenin durmasını beklemiyorum. Ama öyle bir karşı duruş çıkması durumunda, Türkiye ve KKTC oturup, öyle bir sorunun üzerinden gelmenin formulünü üretirler.
“Biz ekonomi ve maliyet konuşuyoruz”
Soru: Kabloyla elektrik konusunda Türkiye’ye bağımlılığın artacağı endişesi de var...
Nami: Bu argümanı geçerli bulmuyorum, bağımlılık, bağımlılıktır. Bütün uçuşlarımız, internet çıkışımız, bütün bankacılık sistemimiz, posta, telefon hizmetlerimiz, mevcut elektrik üretimi için gelen akaryakıt temini, ithal edilen ürünler, ihracatımız Türkiye üzerinden. Kullandığımız para TL. Türkiye’ye bu kadar bağımlı bir haldeyken, “elektrik kablosu çekersek Türkiye’ye bağımlı olacağız” argümanını hafif bir tebessümle karşılıyorum. O yüzden bunun toplam bağımlılığımız üzerine yapacağı bağımlığın anlamlı olduğunu düşünmüyorum. Böyle değerlendirmemek lazım. Bunlar ekonomik mantıktan ziyade, her insanın kendi siyasi ideolojisi temelinde yaptığı yorumlardır. Biz ekonomi ve maliyet konuşuyoruz. Üretimi daha ucuz yapmaktan, ailelerin bütçelerini rahatlatmaktan, temiz enerji üretme potansiyelinden bahsediyoruz.
Güney komşumuz AB’den fonlarla kablo projesini gerçekleştirmek için düğmeye bastı, İsrail-Güney Kıbrıs-Girit-Yunanistan bağlantısı için 3.5 milyar Euro harcayacaklar. Neden? İsrail’e bağımlı hale gelmek için mi? Dünya ülkeleri birbirleri arasında çıkarlarını gözeten anlaşmalar yapıyor. Ülkemiz ve Türkiye arasında gerçekleşmesi planlanan bu anlaşma sayesinde, bizler bir taraftan enerji arz güvenliğimizi daha ucuza temin ederken, diğer taraftan da güneş enerjisi ile üreteceğimiz fazla elektriği Türkiye veya Türkiye üzerinden diğer ülkelere pazarlama şansına kavuşmayı planlıyoruz. Bütün dünya bu sistemlere doğru gidiyor.
Soru: EL-SEN, elektrik faturalarındaki KDV oranının düzenlenmesini de önerdi. Bu konudaki duruşunuz nedir?
Nami: KDV’deki indirim doğrudan doğruya devletin gelirlerinden kayıp anlamına gelir. Elektrikte KDV indirimi olursa elektriği biraz daha ucuza tüketiriz ama sağlık, eğitim, altyapı gibi alanlarda aldığımız hizmetlerin kalitesi düşer. Ben devletin gelirlerinin daraltılması taraftarı değilim. Maliyet düşüşlerini yapacağımız tasarruf tedbirleri ve verimlilik yönündeki adımlarla sağlamamızın daha doğru olacağını düşünüyorum.
“Elektrik konusunda önemli bir değişim olacak”
Soru: Son olarak ne söylemek istersiniz?
Nami: Toplumlarda değişimler kolay olmuyor. Biz bunu geçmişte Kıbrıs konusundaki politik değişimlerde de yaşadık. Geçmişte de toplum yararına önemli mücadeleler verdik. O dönemde de ortaya koyduğumuz değişim vizyonuna karşı çıkanlar vardı ama halkın verdiği destekle o zor günleri başarıyla geride bırakmıştık. Şimdi de, başka bir konuda önümüzde bir değişim süreci var. Bu ülkede varlığımızı güçlü bir şekilde geleceğe taşımak için bu çalışmayı yapmamız gerekiyor. Umarım, işbirliği ortamı süratle hayata geçer ve en sağlıklı kararları elbirliğiyle veririz.
“İyi niyetimizden kimse şüphe duymasın”
Elektrik konusunda önemli bir değişim olacak. Değişim sürecini en sağlıklı şekilde hayata geçirmek için elbirliği ile çalışmamız lazım. Kimsenin iyi niyetinden şüphem yok, bizim iyi niyetimizden de kimsenin şüphe duymaması gerekir. Bu makamlara bir günde gelmedik, geride bıraktığımız uzun yılların emeği var. Ülkemizi ne kadar sevdiğimizi ve bu ülke için ne kadar çalıştığımızı kimseye ispat etmek zorunda değiliz. Bugüne kadar halk belirli şekilde takdir edip bizi bu görevlerde tuttuysa, bunun nedeni içten gelen hizmet arzumuzdur. Bir eksiklik varsa veya daha iyi yapılabilecek birşey varsa bunu yapıcı bir şekilde birbirimize aktarmak hepimizin görevidir. Kimse yaptığı işi en mükemmel şekilde yaptığını iddia edemez, hepimizin yapıcı eleştiriye açık olması lazım. Bu bizler için olduğu gibi muhataplarımız için de geçerlidir. Bu dayanışma ruhu içerisinde bu değişim sürecini son derece başarılı bir şekilde hayata geçireceğimize inanıyorum.