Enflasyon ve pahalılık halkın en büyük düşmanı
KKTC’de, bu yılın ilk enflasyonu olan Ocak enflasyonu, yüzde 3.84 olarak açıklandı. Yıllık enflasyon ise, ( Geçen Ocak’ dan bu Ocak’a) yüzde 85.81’ e ulaştı.
Bu yılın ilk enflasyonu da yüksek gerçekleşti. Bunun başlıca nedenleri özellikle, elektrik, süt ürünleri, et ürünleri başta olmak üzere gıda ve sağlık grubundaki zamlar ve döviz kurlarının yükselmesidir.
Yıllık bazda, gıda’da yaklaşık yüzde 75, Sağlık’ta yüzde 99, eğitim’de yüzde 118 enflasyon gerçekleşti.
KKTC’ de, 2023 yılı toplam enflasyon oranı yüzde 83.63, 2022 yılında ise .toplam enflasyon oranı, yaklaşık yüzde 94.51 olarak gerçekleşmişti. Son 2 yılda, toplamda yüzde 178 civarında enflasyon oranına ulaşıldı.
Türkiye’de ise, Ocak ayı enflasyon oranı yüzde 6.7, yıllık enflasyon oranı ise, yüzde 64.8 olarak gerçekleşti. Ayni para birimi kullanmamıza rağmen, Türkiye’ den çok daha pahalı olduğumuzu, yıllık enflasyonlar arasındaki yüzde 21 fark, açık olarak göstermektedir.
TC- KKTC enflasyon karşılaştırmalarının sadece aylık bazda yapılması sakıncalıdır.Bazı aylarda KKTC de, bazı aylarda TC‘de enflasyon oranları farklı çıkabilir. Nitekim bu ay TC’de yüksek çıkmıştır.
2 ülke arasında, 6 ay veya yıllık dönemlerde karşılaştırma yapmak daha sağlıklı olacaktır.Nitekim, şu anda KKTC’ deki enflasyon, yıllık bazda Türkiye’ den yüzde 21 daha yüksektir.
Ülkemizde, döviz kurlarındaki yükseliş, pahalılığı ve enflasyonu da tetikliyor. Döviz artışı, tüm mal ve hizmetlere zam ve pahalılık olarak yansıyor.
Ülkemize gelen ürünlerin çoğunluğu dövizle ithal edilmektedir Bu.bağlamda, gümrük ve ithalat vergileri, o günkü döviz kurları ile hesaplandığı için, bu durum, malların ülkeye giriş maliyetini artırmakta, piyasaya zam ve pahalılık olarak yansımaktadır.
Bu yüzden, döviz kurlarının aşırı derecede arttığı bu dönemlerde, pahalılığı önlemek için, ithalatta kur sabitlemesi yapılması gerekmektedir.
Hükümet ‘in piyasa denetimlerini de düzenli olarak gerçekleştirmemesi sonucu, pahalılık ve enflasyon oranı da son 2 yıldır çok yüksek gerçekleşmiştir. Ayrıca, Hükümet, piyasada fırsatçılığa ve vurgunculuğa yönelip, fiyatları fahiş artıranlar varsa, onlara da yaptırım uygulamalıdır.
Elektrik, akaryakıt, gaz başta olmak üzere enerji fiyatlarına yapılan zamlar, girdi maliyetlerini de artırınca, işletmeler de ürettikleri mal ve hizmetlere zam yapmak zorunda kalıyor.Böylece, enflasyon daha da artıyor.
Öte yandan, KTAMS’ ın belirlediği, 4 kişilik bir ailenin sadece gıda harcamalarını kapsayan açlık sınırı da, Ocak ayı sonunda, aylık 20 bin 933 TL’ ye yükseldi. Aralık ayı açlık sınırına göre, geçen 1 ay içinde yaklaşık 2300 TL artış oldu. 1 ay içinde ülkede yaşanan pahalılık açlık sınırında da görülüyor.
Asgari ücrete yüzde 52 zam yapılması bile, ülkede yaşanan pahalılık karşısında zaman geçtikçe eriyecek ve gıda harcamalarına bile yetmeyecektir. Bu durumun benzerini geçen yıl içinde de yaşamıştık.
Enflasyonun çok yüksek seyretmesinden dolayı, Hükümet, 6 ayda bir yapılan maaş ve asgari ücret artışlarını, 2024 yılından itibaren 4 aylık periyotlarda yapacağını açıklamak zorunda kalmıştır.
Yapılan sürekli zamlar, enflasyonu yükseltmekte, kamu çalışanlarına ve emeklilere yapılan hayat pahalılığı ödeneğini artırmakta ve böylece bütçe açıklarını da büyütmektedir.
Pahalılığı azaltmak için, Hükümet, özellikle akaryakıt, gaz, elektrik zamlarını halka daha az yansıtmalı, temel gıda, temizlik malzemesi ve ilaçta, gerekli KDV, fon indirimlerini süratle yapmalıdır. . Bu bağlamda, Devletin gelirlerinin arttığı bu dönemde,.bu indirimlerin yapılması daha mümkün olabilmektedir.
Yapılacak elektrik zamları, vatandaşa ve piyasaya ağır yük getirmeden, Maliye Bakanlığı tarafından, Akaryakıt zamları da, pompa fiyatına yansıtılmadan, fiyat istikrar fonu tarafından karşılanmalıdır.
Pahalılıktan dolayı, maaş, emekli maaşları, ve asgari ücrete yapılan artışlar kısa sürede erimekte, çalışanlar, geçinemedikleri için, kredi kartı ve banka borçları durmadan artmaktadır.
Hatırlanacağı üzere, Maliye Bakanlığı tarafından geçen yılın bitmesine 2 ay kalmasına rağmen, maaşlarda yüzde 48.6 artış yapılacağına dair gereksiz ve zamansız açıklama, piyasadaki birçok mal ve hizmette fiyatların artmasına, yapılacak indirimlerin durmasına ve birçok işletmenin maliyetlerini gözden geçirmelerine neden olmuştu.
Daha sonra, yıl sonu enflasyonu açıklanmış, ardından da yeni asgari ücretin belirlenmesi ile birlikte, bütün mal ve hizmetlerde zam yağmuru artarak devam etmiştir.
Artan enflasyon, ülkemizi pahalılık cehennemine çevirirken, Hükümet’in, halkın esas gündemi olan pahalılık ve geçim derdine odaklanmamasından dolayı, zamlar durdurulamamaktadır.
Hükümet partileri, kendi içlerinde kurultay hesapları ile uğraşmaktan, halkın ekonomik sorunlarını çözememektedir. Bundan dolayı da, dar gelirlilerin satın alma gücü düşmekte, borçlar çoğalmakta ve fakirleşme artmaktadır.