Enosisçilerin niyeti, Taksimcilerin kısmeti!
Yıllardır bu topluma doktor olarak hizmet veren Altan Yavuz, bugün sanal medya hesabından bir paylaşım yaptı…
Dr. Altan Yavuz, UBP Lefkoşa İlçe Başkanlığı ve milletvekilliği de yapmış, toplumsal duyarlılığı son derece yüksek, muhteşem bir insan, çok iyi de bir babadır…
-*-*-
Altan bey, köşeme aldığım paylaşımında ne anlattı?
Müsaadesiyle bir miktar özetleyip alıntı yaparak, akabinde de yorumumu eklemek istiyorum:
-*-*-
"Kıbrıs Türklerini imha planı" olan "Akritas Planı" ile ilgili gerçek: Bu plan 21 Nisan 1966 tarihli Patris gazetesinde yayınlanan Türkü imha planıydı…
13 maddeden oluşan bu planın stratejisi ada Türklerini 24 saat içinde yok etmeyi amaçlıyordu...
-*-*-
İçinde bulunduğumuz durumun hiç iç açıcı olmadığını ve her gün daha kötüye gittiğini gördüğüm için her Kıbrıs Türkünün okuyarak değerlendirmesi gerekir.
Durumu ciddiye alalım…
-*-*-
13 madde şöyledir:
1- Türklere haklarını vermemek.
2- İdari baskılar ile Kıbrıs Türk toplumunu huzursuz etmek.
3- Dış Dünya ile ilişkilerde Kıbrıs Türk yetkililerinin temaslarını önlemek.
4- Sürekli olarak Türkiye'yi Kıbrıs'a saldırıya hazır bir ülke olarak suçlamak.
5- Asıl davanın Enosis olduğunu perdeleyen propaganda faaliyetlerine hız vermek
6- Türk toplumunu içten parçalamak.
7- Türk toplumunun sıkıntılarını ve bunalımlarını Türkü Türk'e düşürmek amacıyla kullanmak.
8- Türkiye ile olan bağları zayıflatmak için önlem almak.
9- Türk toplumunun ekonomik sıkıntılarını arttırmak.
10- Ekonomik ve sosyal gelişmeyi önlemek için baskı yöntemleri uygulamak.
11- Tedhiş ve baskı yolu ile Türkleri bezdirip Kıbrıs'tan uzaklaştırmak.
12- Türklerin elinden toprağını satın alarak Türk'ü Kıbrıs'a bağlayan değerleri ortadan kaldırmak.
13- Toplumun zayıf bir anında ya da bölündüğü gün Enosis'e sıçramak.
-*-*-
Altan Yavuz doktorumuz diyor ki; “… 1963 olayları ile Rumlar planı uygulamaya denemişlerse de Türk toplumunun kahramanca direnişi karşısında yarıda kalmak zorunda kalmışlardır…”
-*-*-
Gelelim yorumumuza:
Doktorumuz bu alçak planı, “yabancılar mülklerimizi alıyor, çocuklarımıza ev yapacak arsamız kalmayacak” endişesi ile kaleme aldı…
-*-*-
Ben farklı açıdan bakmak istiyorum…
Dr. Altan Yavuz, Akritas Planı’nın 13 maddesini kaleme alırken; beni çok ciddi bir gülme tuttu!
Çünkü, bu plan, içinde bulunduğumuz günlerde, neredeyse “tamamen” gerçekleşmiş durumdadır…
-*-*-
Mesela “idari baskılarla Kıbrıslı Türkler huzursuz ediliyor mu?”
Bakınız, ihalesiz akaryakıt alımları ve rüşvet iddiaları, bakan atamaları, başbakan atamaları, Faiz Sucuoğlu’nun devrilmesi olayları…
-*-*-
Kıbrıs Türk yetkililerin dış Dünya ile ilişkileri Ersin Tatar’la birlikte tamamen kesilmedi mi?
Ada’daki Türk toplumu içten parçalanmadı mı?
-*-*-
Türkiye ile olan yıkılmaz bağların zayıflatılması için özel çaba harcanmıyor mu?
-*-*-
Ada’daki Kıbrıs Türk toplumunun ekonomik sıkıntıları artmadı mı?
Artırılmadı mı?
-*-*-
Kıbrıslı Türkler Ada’dan kaçsın, göç etsin diye zorlanmıyor mu?
-*-*-
Ve tüm bunları kim yapıyor?
Akritas Planı’nı yazanlar mı?
Kesinlikle yazanların öyle bir derdi kalmadı!
-*-*-
Ancak apaçık ortadadır ki, bu plan, şu anda neredeyse harfiyen uygulanmaktadır ve 13’üncü maddeye de bakacak olursanız, “Toplumun zayıf bir anında ya da bölündüğü gün Taksim’e sıçramaya” da ramak kalmıştır!
-*-*-
Bu gibi durumlarda, Türk Edebiyatı’nın engin “deyimler sözlüğü” devreye girer ve “kime niyet kime kısmet” yorumunu eklememizi sağlar!
Ersin Tatar’ın, 20 Temmuz törenlerindeki konuşması sırasında, “Annan Plan” diye şaşırdığı “Akritas Planı”nı yaşama geçirmek, yazanlara nasip olmadı…
O ırkçı planı Elen faşistleri yapmıştı; Türk faşistlerine sonlandırmak nasip oldu!
Hanya’yı ve Konya’yı gördük mü?
“Bize asıl ambargoyu uygulayan Rum – Yunan ikilisidir”…
Bu saptama ya da iddia doğru mu?
Bir dereceye kadar doğrudur!
Evet, Rum Tarafı da Yunanistan da, “KKTC” adı verilen devletin, her türlü uluslararası etkinliğe katılımına engel olmak için özel çaba harcamaktadır!
-*-*-
Ancaaaak, en baştaki cümlede belirttiğimiz “bize asıl ambargoyu uygulayan…” ifadesindeki “asıl” kelimesi, gereksizdir!
Çünkü, “asıl ambargo uygulayan” kesinlikle Yunanistan ve Rum kesimi değildir!
-*-*-
Neden mi?
Kardeşim, Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesiminden “farklı bir davranış” beklemek akıllı veya mantıklı bir beklenti olamaz!
Kaldı ki, her iki devlet de KKTC’ye ambargosunu gayet açık, apaçık, ulu orta yapmaktadır ve bunu gizlememektedir.
-*-*-
“Asıl ambargo”; düşman veya karşı tarafın uyguladığı değildir!
Asıl ambargo, ananın, yavrusuna uyguladığı; uygulamak zorunda kaldığıdır.
Üstelik, verilen sözlere, atılan hamasi nutuklara hatta ve hatta imzalanan protokollere rağmen!
Bilmem anlatabildim mi?
-*-*-
Egemen – eşit devletçiler; KKTC’ciler; İslam Dayanışma Oyunları’nda yaşadıklarımız neticesinde, eminim Hanya’yı da Konya’yı da görebilmiştir!
-*-*-
Peki Ersin Tatar?
Gülüyoruz, geçiyoruz!
Sıfır!
Kapatılacaktı, kapatılmayacaktı tartışmalarına gebe Lefkoşa’daki Atatürk Öğretmen Akademisi’nin ana girişi… Lütfen dikkatli bakın… Mimari proje Türkiye’de hazırlandı… Nereden mi biliyorum? Bilmeye gerek yok; binanın giriş kapısı “sağda”… Türkiye’deki trafik akışına göre inşa edilmiş bir kimlik kontrol veya güvenlik kulübesi… Ters tarafta… Aziz Nesin mi desem, Nasreddin Hocamı desem bilemiyorum… Aptallık mı, beceriksizlik mi, rezalet mi yoksa bilinçli mi? Vallahi bilemiyorum… Bildiğim tek bir gerçek var; “komik”… “KKTC gerçeği işte budur” diyoruz ve gülüyoruz… Eşit ve egemen ama ters!