1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. ENTEGRASYONA EVET Mİ, HAYIR MI?
Sami Özuslu

Sami Özuslu

ENTEGRASYONA EVET Mİ, HAYIR MI?

A+A-

TC-KKTC ilişkilerinin gelişim süreci ve gelmiş olduğu konak kimin işine yarar?
Bu soruya her siyasi parti, her siyasi kişi cevap vermelidir.
Aslında cevap basittir: Bu ilişki biçiminin kimseye bir yararı yoktur.
KKTC halkına ‘al parayı da sus’ mesajı verilmektedir aslında, ama işin aslı bu değil.
Herkes de biliyor ki verilen her kuruşun bir ‘bedel’i  vardır. 
‘Türkiye’den kaynak alınmasın’ demek değildir bu.
Aksine, Türkiye Kıbrıslı Türklere katkı koymak zorundadır. Çünkü buradaki statükonun devamından yanadır ve ortaya çıkan ‘görev zararı’ da statükonun bir sonucudur.
Dahası, Ankara’daki yönetimlerin ve onlar adına KKTC’yi ‘gölge kabine’ gibi yöneten buradaki bürokratların geçmişten bugüne yazdıkları reçeteler sayesinde ‘hastalık’ kronik hale gelmiştir.
KKTC bir ‘uydu’ haline gelmiş –daha doğrusu getirilmiş- durumdadır.
Yani ‘bağımlı’dır artık KKTC devleti ve eskiden biz buna ‘entegrasyon’ diyorduk.
Diyor ve karşı çıkıyorduk.

*  *  *

Keşke ‘şeftali kebabı’na gösterilen tepki kadar da olsa bir tepki çıksa son mali anlaşma metnine…
Bakın, hükümettekiler dahil son dakika öğrenmişler böyle bir anlaşma yapılacağını…
İmza töreninde Başbakan Yardımcısı yoktu, zira haberi olmamış önceden…
Muhalefetin zaten haberi yoktu.
Basının da…
Halkın da…
Ama Başbakan mutlu…
Sanki Ankara Tatar’a ‘yürü de korkma’ diye seçime az bir süre kala destek vermiş gibi bir algı var sanırım.
Ah ah… 
Kaç siyasi figür böyle zannetti, kaçı ‘mutlak destek’ diye gördü bu tür durumları…
Peki sonra ne oldu?
Bakın, son 10 senede kaç hükümet eskittik, kaç Başbakan yedik, kaç parti geldi gitti o koltuklara…
‘Kullanım süresi’ bitince hepsi de tarihe havale edildi…
Yalan mı?

*  *  *

Kuşkusuz parayı veren düdüğü çalar.
Doğanın değilse de siyasetin kanunu bu, değil mi?
Zaten siyaset bunu böyle kabullendiği içindir ki sadece ‘detay’ları konuşur olduk artık…
Büyük resim yok, sadece ayrıntılar var odaklanılan…
Oysa resim belli: Entegrasyon süreci hızla devam ediyor ve artık o sürecin adını dahi ağzımıza almıyoruz!
Elbette sağ siyasetten bunu beklemem.
Ama ya sol siyaset?
İşin ıvırı-zıvırı ile uğraşmak, protokol metni neden gizlendi türü magazinsel ve de yüzeysel meseleler yerine konunun özüne bakması gerekmez mi solun?
Ortada bu kadar aleni bir ‘emir-komuta’ mekanizması oluşmuşken, asıl bununla ilgili ses vermek lazım değil mi?
Yani bu protokolde COvid-19 meselesinin dahi ruhuna aykırı ‘kamuda istihdam yasağı’ var ve buna bile ses çıkaramayanlar hükümet adına altına imza atıyorlar.
Neden mi?
Atmamak dışında bir seçenekleri yok da ondan!
Bu noktaya kadar geriledik işte…
Sonra da ‘vilayet olduk’ diyenlere kızıyorlar bir de…
Ne vilayeti?
İlçe bile değiliz artık, ilçe!..
Bir mahalle sadece…
Ve benim sol yanım ağrıyor yine…
 

Bu yazı toplam 2279 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar