Ercan havaalanındaki ve yollardaki gündem maddeleri
Bu ülkede son yıllarda o kadar çok olumsuzluk görüyoruz, duyuyoruz ki, bu kadarı da olmaz diyoruz. Ama yine de oluyor.İnanın şaşırmıyorum artık. Lakın, şaşıranlara şaşıyorum.
Bugünkü yazımda, yakın zamanda yaşadığımız bazı olaylara değinmek istiyorum.Olaylar, sadece ilgili kişileri bağlasa birşey değil.Başka insanları, toplumu ve devleti etkiliyor neticede..
Uzun zaman önceden beri şikayetler geliyordu.Birçok yolcu, Ercan havaalanında bavullarından şahsi ve ziynet eşyalarının çalındığını söylüyorlardı.İlk zamanlarda çok ciddiye alınmadı bu ihbarlar.
Daha sonra şikayetler artınca, olayın üstüne gidilince, Ercan Havaalanında çalışan bazı kişiler yakalandı.Soruşturma derinleştikçe işin boyutunun ne kadar büyük olduğu ortaya çıkmaya başladı.
Bu işi yapanlar yakalandı ama, bu konuda ihmal olduğu da görülüyor.Sözleşmeye göre, Havaalanında çalışması gereken güvenlik görevlisi sayısını üçte biri kadar kişinin çalıştığı iddia ediliyor.
Bunun yanında, bavullardan hırsızlık yapıldığı alanda, kameraların çalışmadığı da öğrenildi.Bu nasıl bir sorumsuzluk ve ihmaldir? Olay göz göre göre, bağıra çağıra gelmiş görünüyor.
Hatta, Havaalanı park yerinden araç çalındığı da gündeme düştü.Park alanında da kamera olmadığı söyleniyor.Bu da başka fiyaskodur.
Basına yansıyan haberlere göre, çalınan eşyaların bedelinin yaklaşık 10 milyon TL yi bulabileceği konuşuluyor.Demek ki, uzun zamandır bu hırsızlık olayı devam ediyordu.
Madalyonun öbür yüzüne bakınca, her yıl milyonlarca Tl , ülke turizmini tanıtmak için bu ülke bütçesinden harcanıyor.Fuarlara, tanıtım etkinliklerine gidiliyor.KKTC yurt dışı temsilciliklerinde tanıtım için önemli miktarda para harcanıyor.
Havaalanında bavullardan hırsızlık yapılması ülke imajını darmadağın eder.Bu ülkeye gelen turistler, öğrenciler bavullarının açıldığını, eşyalarının çalındığını gördükleri zaman, hem kendileri bir daha buraya gelmezler, hemde bu haberleri duyan başkaları da gelmez.
Tam da kendi ayağımıza kurşun sıkma hali bu olsa gerek.Düşman diye nitelendirdiklerimiz, başkaları bize zarar vermeye kalksalar, bu kadar büyük zarar veremezlerdi.
Bu konuda, yolcuların eşyalarını çalanlar mutlaka cezalandırılacaktır.Bunun yanında, işletmeci şirket, yeterli tedbirleri almadığı için elbette sorumludur.Ayrıca, işletmeyi denetlemesi gereken Hükümet’ in yetkili kurumları da sorumludur.Çalınan ve bulunan eşyalar sahiplerine iade edilmeli, bulunmayan eşyalar ise tazmin edilmelidir.
Öte yandan, başka bir konuda, geçtiğimiz hafta Bütçe görüşmelerinde, Sami Özuslu dostumuzun gündeme getirdiği ve basına da yansıyan, yollarda bulunan sürat kameralarının kayıt altına aldığı cezaların, 1 yıldır toplanmaması konusudur.
Ülkemizdeki hız kameralarından rapor edilen sabit radar trafik cezaları bir yıldır sürücülerin adreslerine ulaştırılmıyor.Nedeni de, cezaların dağıtımı için, bir yıldan beri ihaleye çıkılmaması.
Mevcut 130 kameranın zaten 30 tanesi de aktif değil.Bahse konu cezaların dağıtılmamasndan dolayı, devlet, 150- 180 milyon TL alacağını alamıyor.Tam Aziz Nesin’lik bir hikaye bu.Hazır para var, fakat ihaleye çıkılmadığı için toplanamıyor.Yazık ki ne yazık..
Sonra da, devlet okullarının ihtiyaçları için kaynak bulamıyoruz.Okul idareleri ve okul aile birlikleri, ya ailelerden para topluyor ya da başka kaynaklardan gelir elde etmeye çalışıyor.Ayrıca, hastanelerde dar gelirliler ve sigortalıların alacağı kanser ilaçları dahil, birçok ilaç bulunamıyor.Sonra da gelsin, yüce devlet nutukları ve vaatler..
Bunun yanında, Ulaştırma Bakanlığı tarafından bu konuda yapılan açıklama ile, sabit radar sisteminin, Türkiye’ de bir firmaya devredileceğini öğrenmiş olduk. Peki, bu ihale yoluyla mı olacak? Yasal mevzuat düzenlemesi yapılacak mı? Bunların da kamuoyu ile paylaşılması gerekmektedir.
Öte yandan, son bir yılda, ölümlü trafik kazalarının arttığını görüyoruz.Elbette ki, dikkatsiz sürüş bu kazaların artmasında önemli bir faktördür.Ancak, çok sayıda yolda, yeterli aydınlatılmanın olmadığını, arabaların zifiri karanlıkta gittiğini biliyoruz.
Bu konuları sorduğumuzda, bütçe yetersizliklerinden bahsediliyor.Bu mazaretin de ortadan kalktığını görüyoruz.Bu yılki bütçenin fazla vereceği de ortaya çıkıyor.Bu bağlamda, demek ki esas sorun, bütçe planlamasının doğru yapılmamasıdır.
Gelişmiş ülkelerde, yollardaki eksikliklerinden dolayı kazalar olursa, devlet ağır tazminatlar ödemekte, yetkililer istifa etmek zorunda kalmaktadır. Bizde ise, birkaç gün konuşulmakta, sonra yoğun gündem içinde unutulup gitmektedir.
Devlet okullarına, ilaç alımlarına, yol aydınlatmalarına ve halkın ihtiyaç duyduğu birçok alana kaynak yok deniyor ama bütçe fazla verebiliyor.Bu duruma, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu der eskiler.
Netice itibarı ile, yukarıda bahsettiğim sorunlar halkı derinden etkilemektedir.Ulaştırma Bakanlığı’ nın sorumluluk alanındaki bu konuların ivedilikle çözülmesi elzemdir.Ercan Havaalanında devam eden elektrik kesintileri ve diğer tüm sorunlar artık son bulmalı, Karayolları dairesindeki personel ve ekipman eksiklikleri süratle tamamlanmalıdır.
Bütün bu eksiklikler, vatandaşları maddi ve manevi olarak çok olumsuz etkilemektedir.Siyasetin amacı, eğer halka hizmetse, bunun gereği yapılmalıdır.Halkın çoğunluğu ise, bunun böyle olmadığını söylemektedir. Bizden uyarması..
Yazımı bitirirken, gazetemiz Yenidüzen’ in 48. Yılını kutluyor, barış gazeteciliğinde nice başarılı yıllar diliyorum.Gazetemiz, Fikir özgürlüğüne, çok sesliliğe, barış, adalet, insan hakları ve demokrasiye büyük katkılar yapmaktadır.Yenidüzen’ de, laikliği, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü şiar edilmiş, hümanist gazetecilik yapılmaktadır.