İsveç ve İngiltere pandemiyi bitireceklerini, bu defteri kapattıklarını ve artık insanların yaşamına, salgınla bağlantılı hiç bir sınırlama getirmeyeceklerini duyurdu.
Bu duyuru, bazı bilim insanlarının karşı çıkmasına rağmen yapıldı.
İngiltere, “PCR testi pozitif çıkanların kendi kendilerini beş gün izole etmeleri” zorunluluğu dahil, pandemiye bağlı tüm sınırlamaları 14 gün içinde bitirecek.

-*-*-

Bu iki ülkedeki kararların bizi en çok ilgilendiren yanı nedir?
Açıkçası İsveç bizi hiç bağlamıyor ama İngiltere’nin bu kararı ve bu ülkede yaz aylarındaki tatil rezervasyonlarının şimdiden 2019 yılındaki rezervasyonları aşmış olması, KKTC’yi yakından ilgilendirir...

-*-*-

En kısa süre içerisinde hükümetin uyanması, tur operatörleri ile seyahat acenteleri ile temaslar kurması ve en başta İngiltere’deki Kıbrıslı Türkler olmak üzere, bu ülkeye herkesi getirebilmenin yollarını belirlemesi gerekiyor...

-*-*-

Ve en önemli noktaya parmak basmak lazım...
Londra – Larnaka 34.99 Sterlin’den satılırken, Londra – Ercan bileti 450 Sterlin hatta 700 Sterlin olmamalı!

-*-*-

Ve şunu da belirtmekte fayda var; bizi Mavi Vatan dangalaklığı, hamasi magandalıklar, Torosların fotoğrafları gibi saçmalıklar da zerre ilgilendirmemeli.
Bizi şu anda en çok yorması ve meşgul etmesi gereken şey; Ercan’a yağmur gibi turist yağmasından başka bir şey olmamalı!
Siz, ne demek istediğim eminim anlaşmışsınızdır!
Yani “milliyetçilik gösterileri”nden usandık; ya iş yapın ya da ne bileyim, barışın ve çözümün önünü açmak adına, ülkeyi terk edin; gidin Toroslarda size ev versinler, orada emekli olun!
Bilmem anlatabildim mi?

-*-*-

Ercan’a ciddi anlamda konsantre olması gereken bir hükümet gerekiyor...
Hem “fiziki” anlamda...
Bu havaalanı derhal tamamlanmalı ve hizmete sokulmalı...
Hem de “çözüm” anlamında...
Bu havaalanı, Maraş’ın iadesi karşılığında, uluslararası direkt uçuşlara derhal açılmalıdır.

-*-*-

Bu arada eklemekte fayda var; Sağlık Bakanı Dr. Ali Pilli hala aşı açıklaması yapıyor...
Garibim!
“Nüfusun yüzde kaçı aşılandı?” diye kabataslak bir soru sorsanız, “vızzz vızzz” diye bal arası sesi çıkarmak dışında bir şey söyleyemez.

-*-*-

Nüfusumuzu bilmiyoruz!
Mesela asker sayısını, asker ailelerinin rakamını kimse bilmiyor!
Bilmemiz istenmiyor!
Dünya’nın bilmesine müsaade edilmiyor!

-*-*-

Gizlenen ne?
Neden nüfusumuzun bilinmesi istenmiyor?
Elbette “savaş suçu” meselesi var işin içerisinde.

-*-*-

Haliyle bizimkilerin işi zor...
İngiltere ve İsveç, aşılı nüfus oranlarını da biliyor; aşılı insanların korunduğunu da iyi hesap ettiğine inanıyor!

-*-*-

Yarın, ayıptır söylemesi, turist beklediğimiz ülkelere, “evet her tedbiri aldık” dersek ve onlar da bize derlerse “rakam – oran görelim”, ne yapacağız?
Uyduracak mıyız?

-*-*-

KKTC uyduruktan bir devlet midir?

-*-*-

Veya her elini sallayanın bu ülkeye gelerek, dilediğini vurduğunu nasıl anlatacağız?
Bu ülkede herkesin artık korku içinde yaşadığını nasıl gizleyeceğiz?

-*-*-

Hükümetin işi zor...
Gerçekten çok zor...
İlk defa, “şu sayıda bakanlık istiyorum, ben de bakan olmak arzusundayım” kavgasının had safhada mide bulandırıyor olduğunu söylemek istiyorum...

-*-*-

Lütfen kişisel hesaplar veya partisel gelecek muhasebesi ile uğraşmayın!
Ülke genel anlamda bataktadır; bir şeyler yapın...
Görelim...
Ya da dediğim gibi; hamasi saçmalıklara, milliyetçi dangalaklıklara, Mavi Vatan şarlatanlığına uymaya devam edecekseniz, Ersin Tatar’ı da alıp, Toroslar’a buyurun; biz Trodos’larda inşallah barışın kutlamalarını yaparız!
Sizin de şerefinizi içeriz, merak etmeyin!

Güvenliğimizden sorumlu olanların sorumluluğu!

Aşırı Türk milliyetçilerine göre, KKTC’de can güvenliğimizin kalmadığını iddia edenler, Rumlarla birlikte yaşamak isteyenler...
Ne saçma bir iddia!
Ne geri kalmış bir iddia!

-*-*-

Ülkede can güvenliği elinden alınıp, bebelerinin önünde katledilen Halil Falyalı, son derece milliyetçi biriydi.

-*-*-

Katillerini yakalayın!
Adalete teslim edin!
Hatta bununla da yetinmeyin; Kutlu Adalı’nın gayet iyi bilinen katillerinin de adalete teslimi için adım atın!
Sonra, saçma iddialarınızı yeniden konuşuruz!

-*-*-

Bu ülkede kimsenin can güvenliği yoktur.
Bu ülkeye Kalaşnikof silahla girilebilmektedir veya girenler, burada bu silahı bulabilmektedir.

-*-*-

KKTC’de Yenidüzen’in dün yazdığı gibi, “korku çemberi” içerisindeyiz... 
Halkın Sesi’nin manşetten belirttiği gibi, “nereye gittiğimizi” de bilmemekteyiz!
Avrupa’nın yazdığı 31 kurşun; Kıbrıs’ın dediği gibi “infial” yaratmıştır!
Ve evet, sorumlular, güvenlikten de sorumlu olanlardır!

-*-*-

Şunu da eklemeden geçmeyeceğim; güvenliğimizden sorumlu olanların sorumluluğu bize milliyetçilik ya da faşizm dersi vermek değildir... 
Güvenliğimizden sorumlu olanların sorumluluğu, bizim can güvenliğimizdir...

Boş verin TMT’nin illegal olup olmadığını... TMT’yi ve TMT’cileri tartışmanın anlamı kalmadı... Çünkü, KKTC yasal değil... Eğer yasalsa, tüm TMT’ciler, evlatları ve torunları ile Ersin Tatar ve saz arkadaşlarını, başka devletlerin pasaportlarını taşıdıklarından dolayı kınar, hürmetlerimi iletirim... Fotoğraftaki pasaportu taşıyan herkes, Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşıdır ve KKTC Vatandaşlığı sadece şakadır... TMT mazidir...