1. YAZARLAR

  2. Yücel Vural

  3. Erdoğan –Biden görüşmesi
Yücel Vural

Yücel Vural

SALAMİS TARTIŞMALARI

Erdoğan –Biden görüşmesi

A+A-

ABD ve Türkiye devlet ve hükümet başkanlarının görüşmeleri neredeyse yılan hikayesine döndü. Bu ikili, Roma’da yapılacak G20 Zirvesi’nde mi, yoksa Glaskow’da yapılacak İklim Zirvesi’nde  mi görüşecek?

Aslında sorulması gereken esas soru bu değil.

Anlamlı olan soru, bu görüşmenin sonucunun ne olacağıyla ilgilidir.

Türkiye’den beklentilerinin karşılanmadığını ve karşılanması için de Türkiye tarafında pek fazla bir hareketliliğin olmadığını düşünen Amerikan yönetimi, neredeyse son ana kadar bu görüşme üzerine bir sis perdesi çekerek, aslında Biden-Erdoğan görüşmesinin ancak belirli koşullarda gerçekleşebileceği mesajını vermektedir.

ABD, Türkiye’nin S400’ler aracılığıyla Rusya’yla kurduğu ilişkinin NATO yükümlülüklerinin ihlal edilmesi anlamına geldiğini, bunun NATO’nun savunmasına ciddi derecede zarar verdiğini iddia ediyor.

ABD, bu iddiasından vazgeçeceğine dair herhangi bir davranış içine girmekten de kaçınıyor.

Bunun ötesinde, ABD, Türkiye üzerinde yaptırım uygulamaya bile başvuruyor.

Türkiye, S400’lerin yarattığı kriz sonucu F35 programından çıkarıldığı gibi, bu program için ödediği paranın akibetinin ne olacağı konusunda bile önünü göremiyor.

Ama, Türkiye’nin, ABD ile yaşadığı sorunları F35’ler için ödediği paranın iade edilmesi şeklinde küçültmeye çalışması bile, daha büyük sorunların varlığının gizlenmesine yeterli olmuyor.

ABD, Türkiye’nin S400 savunma sistemini toprakları dışına çıkarmayı talep etmesinin yanı sıra, Suriye, ve Doğu Akdeniz’de yükselen kriz konusunda da Türkiye’nin yaklaşımlarına tezat bir yönelime sahip olduğunu gizlemiyor.

Ayrıca, ABD, Erdoğan yönetimindeki Türkiye’nin, artık Batı’nın demokrasi ve insan hakları konusundaki yaklaşımlarına çok aykırı bir yerde durduğunu yüksek sesle ve sıklıkla ifade ediyor.

Türkiye’nin de ABD’den beklentileri var.

Bunların başında, ABD’nin S400 meselesini büyütmemesi ve esas olarak da Suriye’de Kürt siyasi ve silahlı gruplarına verdiği destekten vazgeçmesi geliyor.

Dahası da var elbette. Genel olarak Doğu Akdeniz ve özel olarak Kıbrs sorununda ABD’nin takındığı tutum Erdoğan yönetimindeki Türkiye’yi hoşnut etmiyor.

Türkiye, beklentilerini Amerikan tarafına ilettiğini belirtmekle yetinip, bir ölçüde hedef küçültüyor. Hatta, neredeyse gittikçe berbat hale gelen ikili ilişkilerde olumlu bir hava yakaladığını kanıtlamak istercesine, kazanım elde elde edebileceğini düşündüğü ‘F35 programı için Türkiye’nin ödediği paranın iadesi’ konusuna odaklaşıyor.

Şimdi iki yönetim arasında çözümü yakın zamanda mümkün görünmeyen ve her adımda zıtlaşmayı körükleyen bu devasa sorunlar ortada dururken, Türkiye, F35 programına yaptığı katkının geri ödenmesiyle meşgul görünüyor!

Aslında Türkiye, ABD’nin tepkisini çeken tüm konularda, hem geri adım atmak istemiyor, hem de böyle davranması durumunda ortaya çıkabilecek olumsuzlukları kamuoyunun gözünden kaçırmaya çalışıyor.

İşin daha başka ilginç yönleri de vardır.

İki taraf arasında sürdürülen pazarlık ve ortaya çıkan zorluklar Amerikan yönetimi eliyle basın önünde paylaşılıyor.

Beyaz Saray sözcüsü bir yandan ‘Biden’ın programında boşluklar bulunduğunu’ dolayısıyla ‘bu görüşmenin yapılmasının pratik olarak mümkün olduğunu’ ima ederken, öte yandan da, görüşmenin gerçekleşeceğini doğrulamaktan ısrarla kaçınıyor.

Halbuki bu tür görüşmeler, aylar öncesinden ele alınıp gerekli düzenlemeler açıklanmaktadır. Tüm detaylar kamuoyuyla paylaşılmasa bile, taraflar neyin, ne zaman ve hangi çerçevede konuşulacağını bilmektedirler.

Yani bu tür üst düzey görüşmelerde, konuların tartışılmasından ziyade, alt düzeylerde tartışılıp mutabık kalınanlardan elde edilen sonuçlar liderlerin önüne konulmaktadır. Eğer çözümlenemeyen bir konu varsa, bunun liderlerin bu tür görüşmelerde sahip olduğu kısıtlı zaman içinde ele alınıp sonuçlandırılması pek de mümkün görünmüyor.

İkili ilişkilerde yaşanan süreçler, hem ABD’nin beklentilerinin Erdoğan yönetimi tarafından karşılanmasının henüz mümkün görünmediğini, hem de Biden’ın, Türkiye’nin duymak istediklerini söyleme durumunda olmadığını göstermektedir.

Beklenen Erdoğan-Biden görüşmesinin gerçekleşmesi veya hiç yapılmaması bu sonucu şimdilik değiştirmiyor.

Bu yazı toplam 1100 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar