Erdoğan milli iradeyi beğenmedi, yenilensin dedi…
Erdoğan 7 Haziran seçimlerinde ortaya çıkan milli iradeden memnun olmadığını ve yenilenmesi gerektiğini her fırsatta ortaya koydu.
Daha hükümeti kurma görevini verme sürecinde koalisyonların ülkeye fayda sağlamayacağını belirtmekten çekinmedi.
Peki ama “milli iradeye saygı” diye yıllardır bas bas bağıran kendisi değil miydi?
Yoksa bu milli irade sizin istediğiniz sonucu verdiği sürece saygı duyulmayı hak eder?
Dün askerler milli iradeyi beğenmedikleri zaman “höt” derlerdi. Tam Türkiye artık bu durumdan kurtuldu, demokrasi yolundan yürümeye başladı derken tam tersi oldu.
Dün askerlerin yaptığını, bugün AKP ve Erdoğan yapıyor. Dün askerler 10 yılda bir demokrasiye ayar veriyorlardı. Bugün roller değişti. AKP ve Erdoğan ayar vermeye çalışıyor.
Yöntem aynı yöntem. 20, 30 yıl önce kullanılan önce terörün tırmandırılması, hergün şehit cenazelerinin artması ve ardından da terörü durdurmak için müdahale edilmesi.
7 Haziran seçiminin sonucu herhangi bir partiye tek başına iktidar olanağı vermedi. Koalisyon dedi. Başkanlık sistemi ve bunun için Anayasa’yı değiştirecek güç isteyen, bu nedenle tarafsız cumhurbaşkanı sıfatını bir kenara bırakarak il il gezen ve seçim propagandası yapan Erdoğan bırakınız 400 milletvekilini, tek başına iktidar olanağı sağlayacak 276’yı bile alamadı.
17-25 Aralık operasyonları ertesinde zaten sürekli gergin olan Erdoğan’ı bu sonuç daha da gerdi. Özellikle kendi başlattığı “çözüm süreci”nin ilerlemesiyle HDP’nin % 13’ten fazla oy alarak barajı aşması onu daha da rahatsız etti.
Çünkü AKP’nin tek başına iktidar olamamasının, HDP’nin barajı geçmesi sonucu alamadığı fazladan milletvekilleri sayesinde olduğunu biliyor.
Şimdi sonucunu beğenmediği maçı tekrarlayarak istediği sonucu almaya çalışacak. Bunun için de HDP’nin barajı geçmemesi, geçse bile çok az farkla geçebilmesi hesabını yapıyor.
Bu nedenle kendi başlattığı çözüm sürecini çöpe attı. Operasyonlar başladı. Ardından şehit cenazeleri gelmeye başladı.
Dün başkalarının sahneye koyduğu kanlı oyun bu kez daha başkaları tarafından sahneye kondu.
Yazık. Çok yazık. Gençler ölüyor. Asker gençler, polis gençler, Türk gençler ve Kürt gençler ölüyor. Ve bu ortamda erken seçim yapılacak. Muhtemelen Kasım ayında Türkiye erken seçime gidecek.
Davutoğlu ve ekibi CHP ile ciddi ciddi koalisyon kurmak için görüştü. Daha doğrusu görüşür gibi yaptı. Pazartesi Davutoğlu ile Kılıçtaroğlu zirvesi yapıldı. Perşembe yeniden görüşme kararı aldılar. Ama görüşme sonrası Davutoğlu Erdoğan’a bilgi verdi. Bunun arkasından Erdoğan’ın tüm gazetelerin manşetlerine çıkan açıklaması geldi. Erdoğan “hükümetin kurulması için öngörülen 45 günlük süreyi esnetmem” diyerek koalisyon tartışmalarına noktayı koydu.
AKP’de ipler hala Erdoğan’ın elindedir. Bunu da bu gelişmelerden sonra sanırım herkes anladı. Erdoğan’ın planlarında da koalisyon yoktur. Ne pahasına olursa olsun erken seçim kaçınılmazdır.
Evet bedeli ağır olacak. İnsanlar ölecek. Türkiye yeniden 90’lı yıllara dönecek. Gözaltılar, işkenceler, tutuklamalar, faili meçhul cinayetler olacak. Şehit cenazeleri çoğalacak.
Döviz dün itibarıyla yeniden fırladı. Ekonomi geriye gidecek. İnsanlar daha da fakirleşecek. Alım gücü daha da azalacak.
Ama bütün bunlardan medet umulacak. Birileri beğenmediği milli iradeyi, beğeneceği duruma getirene kadar her yol mübah sayılacak.
Böyle demokrasi anlayışı olmaz. Demokrasi yalnızca sizin beğeneceğiniz bir model değildir. Seçim her zaman istediğiniz sonucu vermeyebilir. Demokrasilerde her sonuca saygı esastır.