Erdoğan ne dedi, ne demedi?
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın günü birlik Kıbrıs ziyaretinde en fazla merak edilen mevzu, vereceği mesajların içeriğiydi.
11 yıllık Başbakanlık döneminden sonra devraldığı Cumhurbaşkanlığı görevinin ilk yurt dışı ziyaretinde Erdoğan acaba neler söyleyecekti?
Ankara’nın Kıbrıs sorununda yeni bir inisiyatif üstleneceğine dönük ışık yakar mıydı?
Yoksa rutin, sıradan, kulağa hoş gelen, her kesime dönük bir mesaj kolajı mı yapardı Erdoğan?
**
Gerek İstanbul Atatürk Havaalanı’nda, gerek adaya gelişinde Ercan’daki sürpriz açık hava konuşmasında, gerekse Saray’daki basın toplantısında söylediklerinin satır aralarına bakıldığında birkaç nokta ön plana çıkıyor.
Bunlardan biri, ‘garantör ülkeler’e yaptığı vurgu... Erdoğan İstanbul’da ve Lefkoşa’da yaptığı bütün açıklamalarda Yunanistan ve İngiltere’ye göndermeler yaptı, onlara ‘garantörler olarak üstünüze düşeni yapın’ mesajı verdi. Hatta buna ABD’yi de ekledi.
Erdoğan bu vurguyu niye yapmış olabilirdi?
Akla hemen perde gerisinde ‘4’lü, 5’li konferans’ gibi modeller olabileceği ihtimalei geliyor. Erdoğan’ın basın toplantısında Burgenstock’tan söz etmesi ve oradan örnek vermesi bu ihtimali güçlendiriyor.
Ancak bir ihtimal daha var... O da NATO ile ilgili...
**
“Türkiye ve Yunanistan’ın üye olduğu Kuzey Atlantik Paktı, yani NATO, Kıbrıs sorununda rol oynayabilir” iddiası çok yeni değil.
1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti, Soğuk Savaş’ın iki kutbun da dışında kalmış, bunun yerine Bağlantısızlar Hareketi’ne yer almıştı.
1989’dan sonra da, yani Doğu Bloku’nun dağılması sonrasında da Kıbrıs Cumhuriyeti NATO’ya girmedi. Özellikle AKEL buna çok şiddetli muhalefet yapıyor.
Ancak Nikos Anastasiadis’in NATO üyeliğine sıcak baktığını, adaylık sürecinde buna dönük mesajlar verdiğini biliyoruz.
Seçildikten sonra bu yönde adım atmadı, ama NATO üyeliği konusunda bir ‘turuncu ışık’ vaziyeti olduğunu söylemek mümkün...
Ve Kıbrıs’ın tabii NATO üyeliği, hatta NATO ile her türlü ilişkisinin önünde Türkiye vetosu var.
Aynen TC-AB ilişkilerinin her aşamasında bir Kıbrıs Cumhuriyeti vetosu olduğu gibi!..
**
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın garantörlere gönderdiği ısrarlı mesajın arkasında NATO ve AB ile ilgili bu çapraz vetoların rol oynama olasılığı var.
Zaten Erdoğan konuşmasının bir yerinde “NATO toplantısında gündemimizin ilk sırasında Kıbrıs olacak” cümlesini de kurdu. Ayrıca garantörlerin yanı sıra ABD’nin adını da dillendirdi. NATO’nun patronluğunu ABD’nin yaptığını söylemeye gerek var mı?
Doğu Akdeniz’de bulunan ve bulunacağı varsayılan hidrokarbon yataklarının Batı’ya güvenli bir şekilde ulaşabilmesinde NATO’ya ‘şemsiye’ görevi verilebilir.
Ve iş o aşamaya gelirse en kritik sözü Ankara söyleyecek. Kıbrıs’ın NATO üyeliğine ‘OK’ demek için Türkiye AB ile ilişkilerin önündeki engellerin kaldırılması ve gazın Anadolu üzerinden geçmesi gibi taleplerini müzakere edebilir.
NATO çerçevesindeki bu tür senaryolar bir süredir kimi akademisyenler ve merkezlerde yazılıp çiziliyor.
Erdoğan’ın açıklamaları bu senaryoların ileriye götürülebileceği sinyali olabilir.
**
Türkiye Cumhurbaşkanı’nın dünkü ziyarette verdiği birçok mesaj ‘rutin’ ve ‘olağan’ sayılabilir.
‘Bir adım önde olma’ siyasetine devam edeceğini söylemesi bile fazla enteresan gelmedi doğrusu...
Kıbrıs Türk halkına ‘refah’, ‘yatırım’, ‘kalkınma’, ‘destek’ sözleri vermesi de tahmin edilen mesajlardı.
Ancak Erdoğan’ın “Kıbrıs’ta mevcut durumu asla kabul etmeyiz” şeklindeki sözleri, Türkiye’nin Kıbrıs’taki çözümsüzlük ortamından dolayı yaşadığı sıkıntılardan kurtulma niyetini teyit etmesi bakımından önemliydi.
Erdoğan’ın 2004 referandumunu refere etmesi ve Kıbrıslı Türklerin ‘evet’ demesini “Onurlu, gururlu bir davranış” diye nitelemesi ise basın toplantısını beraber düzenlediği, ev sahibi Derviş Eroğlu açısından şanssızlıktı.
Zira o referandumda Eroğlu ve partisi ‘hayır’ın başını çekmekte, hatta meclise Yunan bayrağı dikileceğini iddia etmekteydi!
Ayrıca Türkiye Cumhurbaşkanı “Bir karış toprak vermeyiz” türünden hamasi sözlerden de uzak durdu.
Oysa ilk konuşmayı yapan Eroğlu bir ara ‘düşmanlar-tuzaklar’ falan derken, az kalsın ‘çakıl taşı’na varıyordu!
Neyse ki orada durdu.
Erdoğan geldi, mesajlarını verdi ve gitti.
NATO’dan, garantörler İngiltere ve özellikle Yunanistan’dan, ayrıca ABD’den çıkacak tepkilere bakıp, kimin bu mesajlardan ne anladığını ve eğer varsa neler planlandığını daha kolay anlayacağız.