Erdoğan’dan Boris Johnson’a Kıbrıs’a ilgisinden dolayı teşekkür
TC Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan hafta başında İngiltere Başbakanı Boris Johnson ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşmede iki ülke arasındaki ilişkiler, koronavirüs ve Kıbrıs meselesi ele alındı.
Erdoğan görüşmede Boris Johnson’a “Kıbrıs meselesinde İngiltere'nin son dönemde gösterdiği çabaları memnuniyetle karşıladıklarını” dile getirdi.
İletişim başkanlığından yapılan açıklamada yukarıdaki ifadenin ardından Erdoğan’ın “iki devletli çözümle yalnızca adadaki iki taraf için değil, yeni bölgesel iş birliği fırsatları bakımından herkes için kazan-kazan durumu meydana geleceğini” kaydettiği de var.
Bu iki ifade birbiriyle çelişiyor.
Neden?
Çünkü İngiltere’nin Kıbrıs konusunda nasıl bir çözüm istediği biliniyor.
Daha birkaç hafta önce adamızı ziyaret eden İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab’ın taraflara 8 maddelik bir plan sunduğunu her zamanki gibi Rum basınından öğrendik.
İngiliz Planı olarak anılan bu planın özü itibarıyla siyasi eşitliğe dayalı federal bir çözüm öngörüyor.
Dolayısıyla Erdoğan’ın, Johnson’a İngiltere’nin Kıbrıs meselesindeki çabalarına teşekkür etmesi ile Türk tarafının egemen eşitliğe dayalı 2 devletli çözüm planı çelişmektedir.
Bir başka gerçek de şu ana kadar KKTC ve Türkiye dışında hiçbir ülke Türk tarafının bu yeni tezine destek vermedi. Dahası hemen bütün ilgili ülkeler Kıbrıs’ta “BM zemininde 2 bölgeli, 2 toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı federal bir çözüm” öngördüklerini her vesile ile açıklamaktadırlar.
ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken Çarşamba akşamı Meclis Dışişleri Komitesi’nde soruları yanıtladı.
Bir üyenin sorusuna cevap veren Blinken “Kıbrıs’ı iki bölgeli iki toplumlu bir federasyonla birleştirecek kapsamlı bir çözümü güçlü biçimde desteklemekteyiz. Birleşmiş Milletler’in önemli rolünü desteklemek dâhil, ayrıca Amerika olarak doğrudan bu çabanın içinde bulunarak beklentileri ileriye götürme çabalarına katılacağız. Amerikan diplomasisini tamamen bu işin içinde göreceğinize inanıyorum” dedi.
Doğu Akdeniz’de yaşanan gerginlikle ilgili bir başka soruya cevabında Antony Blinken “ancak son haftalardaki olumlu gelişmelerden biri, ‘Türkiye’nin AB’yle yakından ilgilenmeye başlaması ve diğerlerinin daha verimli bir şekilde ileriye hareket etme çabalarıyla, bu konulardaki havada önemli bir düşüş olmasıdır” dedi.
Bu konuda bir önemli açıklama da İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz, Doğu Akdeniz Doğal Gaz Boru Hattı Projesine (Eastmed) ilişkin “Türkiye ile iş birliğine hazırız. Türkiye’yi çatışmanın kaynağı yerine bölgesel bir partner olarak görmek isteriz” dedi.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu da yakın zamanda Türkiye’nin hem İsrail, hem de Mısır’la ilişkilerini düzeltmek için görüşmeler yaptıklarını, yakın zamanda da Mısır’la Münhasır Ekonomik Bölge, MEB anlaşması yapabileceklerini açıkladı.
Bütün bunları alt alta yazarak yorumladığımızda KKTC ve Türkiye’nin “egemen eşitliğe dayalı 2 devletli çözüm” önerisinin 27-29 Nisan’da gerçekleşecek 5+BM zirvesinde ciddi biçimde gündeme getirilmeyeceğini, ya da o güne kadar köprülerin altından daha çok sular akacağını gösteriyor.