Erdoğan’ı, kazandığı seçimin sevincini kursağında bırakabilecek günler bekliyor olabilir
Tayyip Erdoğan kazandı…
Şimdi gözler Türkiye’de…
Özellikle “bizim gözler”…
-*-*-
Neden?
Merakla bekliyoruz, Kıbrıs’ta aynen Ersin ve Ünal’larla devam mı edilecek?
Edilmeyebilir!
Niye edilmeyebilir?
Erdoğan daha da katılaşırsa, “ulan bunlar bize Kıbrıs’ta seçim kaybettirdi, Metin (Feyzioğlu) dahil tümünün kellesini isterim” derse, bir bir sokaktan kelle toplayacağız!
-*-*-
Erdoğan, yüzünü Batı’ya döner ve yumuşarsa, AB, ABD, Almanya, Fransa, İngiltere gibi birlik ve ülkelerle ticari ilişkilerini, NATO’daki ortaklığını falan güçlendirmeye çabalarsa, Ersin, Ünal ve Metin yine kelleden olabilir!
-*-*-
Tahminlerimdir bunlar…
-*-*-
Peki, Erdoğan, Batı’yı mı Doğu’yu mu seçecek?
Bu soru önemli…
-*-*-
Bakalım…
Mesela İngiltere’deki Daily Telegraph ve Fransa’daki Le Monde gibi Dünya çapında değeri olan gazeteler, Erdoğan’ın seçim galibiyetini ön sayfalarından duyururken, “siyah çarşaf giymiş ve Türk Bayrağı taşıyan kadın fotoğraflarını tercih ettiler.
Bunun bir nedeni olabilir mi?
Evet vardır!
“Aha bakın, Türkiye’nin istikameti budur…” demeye çalıştıklarından eminim…
Ayrıca Erdoğan’a, “… Bak, gidişatın bu yönde ama biz değiştirmenden yanayız” demeye çalıştılar…
-*-*-
İngiliz Başbakan Rishi Sunak, özetle dedi ki; “… Erdoğan, seninle güçlü ticari ilişkilerimiz var ve ayrıca NATO içerisinde ortak güvenlik sorunlarımıza karşı birlikte mücadelemiz söz konusu… Her ikisini de artırmamız gerektiğine inanıyorum…”
Bu ne demektir?
“Seni seviyoruz, bizimle kal”dır bu!
-*-*-
Amerika, kutlama mesajında, Türkiye’den, İsveç’in NATO üyeliğini onaylama beklentisini, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ise “göçmen akışını” öne çıkarmıştır…
-*-*-
Elbette adettendir, kazanan bir siyasetçi tebrik edilir…
Rusya Devlet Başkanı Vlademir Putin de öyle yaptı…
Ama çok önemlidir, Putin, Erdoğan’dan, “sevgili dostum” diye söz etti…
Bu ne anlama gelir?
“Eyyyy Amerika, eyyy AB, eyyy İngiltere, Almanya, Fransa… Kendinize gelin, Erdoğan benimdir” anlamına gelir…
-*-*-
Bu arada yine dikkate değer bir başka kutlama; Putin’in düşmanı Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin kutlamasıdır…
Hem Putin, hem de Zelenski’nin aynı anda kutlamış olması da Türkiye’nin “ortadaki” ama aynı zamanda “prestij içeren” pozisyonunun işaretidir.
-*-*-
Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz ve oğlu veliaht prens- başbakan Muhammed bin Selman’ın ayrı ayrı kutlamaları da çok önemli…
Yani hem iki ayrı kutlamanın önemine dikkat çekmek istiyorum hem de kutlama mesajlarında yer alan “Kardeş Türkiye halkı” ifadesine…
-*-*-
Çin de kutladı…
Nasıl bir kutlama?
Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan bir mesajla…
Bu da demektir ki, Türkiye’nin değeri ve önemi açısından Rusya, Avrupa, Amerika, Arabistan “şampiyonlar ligi”dir, Çin, pek oralarda değildir…
-*-*-
Şimdi; ilk göstergeler neler olacak?
Kabine…
Kabinede kimlerin yer alacağının önemi var mı?
Adam artık “tek adamlığı kilitledi”, kimin bakan olacağının pek önemi yok!
Doğrudur çok önemli olmayabilir ama yine de önemli!
Örneğin, Hizbullahçı bir eğitim bakanı atar mı?
Ya da hiç çekinmeden, kadından sorumlu bakanlığa aynı kafada birini getirir mi?
-*-*-
Merkez Bankası Politika Faizi yüzde 8,5…
Bunu mesela yüzde 35’e çeker mi?
Bu konuda mutlak beklenti var ve eğer yapılmazsa, Amerikan Doları’nın yıl sonunu beklemeden 28’i bulacağı söyleniyor…
Erdoğan faizin artırılmasına sesini çıkarmazsa, bileceksiniz ki, Barı’dan kopuş asla gündemde değildir.
-*-*-
Kürt sorununda, insan hakları meselesinde adım atar mı?
Mesela Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala var…
Eğer bunlar serbest bırakılırsa, anlayın ki Batı istikametine bir yöneliş söz konusudur…
-*-*-
Ve Kıbrıs sorunu…
Bu sorunun çözümünde, ciddi anlamda istekli görünür ve “federal çözüme yeniden yaklaşırsa” yine Batı ile ilişkileri iyi tutmaktan yanadır diyebilirsiniz?
-*-*-
Peki Rusya?
Zor bir soru?
Suudi Arabistan, Katar, Emirlikler falan?
Yine zor bir soru!
-*-*-
Sonuç: Çok iddialı değilim ama Erdoğan’ı da, kuracağı kabineyi de, AKP’yi de, kazandıkları seçimin sevincini kursaklarında bırakabilecek günler de bekliyor olabilir!
Yağcılık maksadıyla zırvaladım inşallah!
“Çok değerli Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan…” diye başlayan bir kutlama mesajı…
Okudum, güldüm!
Korku dolu, sahte, yapmacık…
“Çok değerli, sayın…” diye bir ifade tarzı yoktur…
-*-*-
Ama sorun değil…
Tatar, yayınladığı mesaj yanında, gidip bir de Kıbrıs Tv’ye demiş ki; “… Kıbrıs’ta ortaya konan iki devletli siyaset ve aşama aşama gerçekleştirdiğimiz kazanımlar vardır. Bu netice bunların teyididir.”
-*-*-
Aşama aşama gerçekleştirilen kazanımlar nelerdir?
Gerçekten merak ettim!
Ne tür bir kazanım elde edilmiştir?
Sıfır!
-*-*-
Libya falan tanıyacaktı…
Azerbaycan da…
Hatta Gambiya da…
Olmadı!
Bir de Türk Devkletleri Teşkilatı var, tam garagözlük!
-*-*-
Kısacası, “aşama aşama gerçekleşen hiçbir kazanım yoktur…”
-*-*-
Peki iki devletli siyaset?
Genel sonuçlara bakıp “Türkiye’de bu siyasete onay verenler yüzde 52”dir diyebilirsiniz…
Ama KKTC’de oy kullanan TC seçmenlerinin yüzde 60’ı demek ki bu siyaseti onaylamıyor…
Sonuç olarak demek istediğim şudur: Ersin Tatar’ın her açıklaması, her konuşması, zırvalıktır…
-*-*-
Yani, “çok değerli, sayın… ” ile başlayan yalakalığın, süslenmesi amacıyla sarf edilmiş saçma, saçma sapan, boş, anlamsız söz…
-*-*-
KKTC’de bundan sonra ne mi olacak?
Gidişat, Ersin Tatar’ın sadece Cuma namazı değil, en azından sabah namazlarını da bir camide kılmasını gerektirecek.
Başka da bir şey olacağı yok!