Erek'in ‘Yaşanmamış Günler’ Brüksel'de sergileniyor
Bu sergide, Muharrem Özdemir’in ölmesinden önce başladığı ama bitiremediği kara kalem portre çalışmasını Erek 40 yıl sonra tekrar ‘bitirmeye’ çalışıyor.
Sümer Erek’in ‘Yaşanmamış Günler’ isimli kişisel sergisi 23 Şubat – 17 Mart tarihleri arasında `Brüksel’de Höte Galeri’de sergileniyor. Kıbrıs’ta doğan ve çalışmalarını İngiltere’de sürdüren Sümer Erek, resimden enstelasyona, videodan performansa kadar çeşitli alanlarda eser veren çok disiplinli sanat pratiğine sahip bir sanatçı.
2016 yılında başlattığı ‘Another Place’ projesi kapsamında gerçekleştirdiği sergilerde, yaşam deneyimlerini sanat üretiminin merkezine taşıdığı özgün eserlerle, ana-akım dışında bağımsız bir sanatçı kimliği arayışı içine giriyor.
Yaşanmamış Günler’ adını verdiği bu sergi, onun bu sanat anlayışının ve dünyaya bakışının tipik bir örneği. Kişiselle toplumsal olanı, yerelle küreseli, kurguyla gerçeği yoğurarak onun yeni bir dünya, yaşanmaya değer bir dünya yaratma özlemini hissedeceğiz bu sergide. Sumer Erek’in bu kişisel sergisindeki ana çalışmayı oluşturan Yaşanmamış Günler projesi 40 yıl öncesine uzanıyor.
1977 yılında Istanbul’da Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde öğrenim gördüğü sırada kaçırılıp kurşunlanan iki Kıbrıslı öğrenciden biri kurtulurken, Muharrem Özdemir hayatını kaybeder. Özdemir’in ölümünden önce başlanan ama bitirilemeyen kara kalem portresi ve ölümünden önce çekilen son fotoğrafı Yaşanmamış Günler’e esin kaynağı oluyor.
Gerçekte bu trajik olayda hayatta kalan kişi Sümer Erek’tir. Arkadaşının öldürülmesi ve kendisinin mucize kabilinde yaralı olarak kurtulması Erek’in sadece yaşamını değil, sanat pratiğini de kökten değiştirir. Bu sergide, Muharrem Özdemir’in ölmesinden önce başladığı ama bitiremediği kara kalem portre çalışmasını Erek 40 yıl sonra tekrar ‘bitirmeye’ çalışıyor.
Metin Şenergüç sergiyi değerlendiren yazısında şöyle diyor: “..Öznesi olmayan bir portre resminde gözlerin yerini belleğin alması kaçınılmazdır. Belleğiyle ‘bakarak’ portreyi tamamlamaya çalışıyor burada Erek. Bellek, zaman ve mekan algısı olduğu kadar, kimlik, tarih, bilgi ve bilinçle de ilgilidir. Tüm bu olguların bir sentezidir de diyebiliriz belleğe. Bu nedenle geçmiş, belleğin içinde saf ve yalın halde yer almaz. ‘Şimdi’den geriye doğru anımsar insan. Bir olayı yaşamakla bir temsil içinde anımsamak ve geçmiş ve şimdi arasında açılan bu aralıkta çalışıyor Erek. ‘Şimdi’yle gıyap arasındaki diyalektik uzamda yeni bir yaşam kuruyor. Bu nedenle, Muharrem’in ‘yaşamına’, daha doğrusu onun yaşanmamış günlerine odaklanıyor. Ona yeni bir yaşam sunmaya, ‘diriltmeye’ girişiyor. Onun öldüğü 7 Aralık 1977 tarihinden bugüne, her gün için bir portre tasarlıyor; yaşanmamış 14.600 güne birer portre. Erek, …adeta bir ‘ayin’i andıran bir titizlik ve sabırla yapılmış 15 bine yakın portrede, yinelemelerle bir ‘yeni’ye, dirilişe ulaşma çabasında. ”
Bu sergiye sadece ağıtsal bir eser olarak bakılmaması gerektiğini ifade eden Şenergüç, kapitalist sistemin bedenlerimiz üzerinde yürüttüğü politikaların sürekli bir keder üretme peşinde olduğu ve bu duygulardan kendimizi soyutlamamızın imkansız olduğunu hatırlatırken, Erek’in bu projeyle, bu kederin kaynağı nedir; kimlerin çıkarları bizi bu duygulara sürüklüyor sorularını da sorduğuna, ülkelerinden kaçıp Akdeniz’in sularında kaybolan binlerce insanın sadece sayılarla anılmasına işaret ettiğine değiniyor. Bu yanıyla Muharrem’in portrelerinin, bize kendi korkularımızı, endişelerimizi, umutlarımızı, özlemlerimizi yeniden dirilten seküler ‘ikon’lara dönüştüğüne dikkat çekiyor.
Hôte Gallery 203 Rue Haute – Hoogstraat, 1000 Brussels
www.hotegallery.com
Preformans: 9 Mart Cuma 18:00 – 21:00
Kapanış: 18 Mart 17:00- 20:00
Sergi ziyareti: Çarşamba Pazar arası 11:00 – 18:00