Erhürman: "Kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomi yaratmak mümkün”
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP)’nin 6 Ekim Pazar günü gerçekleştirilecek 27’inci Olağan Kurultayı’nda Parti Meclisi’ne aday olan üyelerin tanıtım etkinlikleri devam ediyor.
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP)’nin 6 Ekim Pazar günü gerçekleştirilecek 27’inci Olağan Kurultayı’nda Parti Meclisi’ne aday olan üyelerin tanıtım etkinlikleri devam ediyor.
Dün akşam İskele Belediye Gazinosu’nda gerçekleştirilen etkinlikte Parti Meclisi üyeliğine aday olan 126 kişi üyelerin karşısına çıktı. Genel Başkan Tufan Erhürman, üyelere seslendiği konuşmasında, Parti’nin yeni dönem yol haritasını paylaştı.
Üç ayaklı yol haritasının; masada bulunan federasyon formülü temelinde bir an önce kapsamlı çözüme ulaşmak için çalışmak; kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomik model yaratmak ve çözüme ulaşılamayan koşullarda bir yandan sosyal ve ekonomik kalkınmaya katkı sağlarken diğer yandan da ülkeyi adım adım çözüme yaklaştıracak güven yaratıcı önlemleri hayata geçirmek olduğunu belirten Erhürman, kurultayın önemli bir dönüm noktasında gerçekleştirildiğini kaydetti.
CTP’nin kuruluşundan bu yana bu ülkede bir an önce kapsamlı federal çözümü ve Kıbrıslı Türklerin kendi ayakları üzerinde durmasını savunan bir parti olduğunu, nerede doğmuş olursa olsun, hangi inanca ya da etnik kökene sahip olursa olsun her bir yurttaşın refahı için çalıştığını belirtti.
Yeni Parti Meclisi’nin çok önemli görevleri sırtlanacağını ifade eden Erhürman, bu sorumluluğu üstelenecek olan yeni kadroların ülkede yaşanan sıkıntıların aşılmasında büyük rol oynayacağını belirterek, ortak yol haritasının uygulanması için hep birlikte çok çalışacaklarını ifade etti.
“Turizm ve yükseköğretimde bir an önce planlama”
Kıbrıs Türk halkının sosyal ve ekonomik konularda çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu vurgulayan Genel Başkan Tufan Erhürman, CTP’nin vizyonunun bu ülkede kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomik model yaratmak olduğunu ve bunun gerçekçi bir hedef olduğunu ifade etti. Erhürman sözlerini şöyle sürdürdü:
“İmzalanan ekonomik protokolde söz konusu olan rakam 750 milyon TL. Bunun 547 milyonu savunma ödenekleri ile ilgili. Yani 2019 yılı için Türkiye’den altyapı yatırımları ve reel sektör amaçları bakımından aktarılacak dış kaynak 205 milyon TL civarı bir rakam. KKTC’nin yıllık turizm geliri 960 milyon dolar, yükseköğretimden de çok ciddi bir gelir elde ediyoruz. Türkiye’den aktarılan hibe ve krediler bizim için çok önemli. Ama yalnızca turizm ve yükseköğretimden elde edilen gelirler gösteriyor ki bu alanlarda planlı bir biçimde çalıştığımız takdirde en az aktarılan dış kaynak kadar gelir artırmamız hiç de hayal değil. Turizmde teşvik politikamızı sektör temsilcileri ile birlikte gözden geçirmemiz, yine sektör temsilcileri ile birlikte yeni bir tanıtım, reklam ve pazarlama politikası üretmemiz halinde turizmden elde edeceğimiz gelirin artacağı çok açık. Yükseköğretimde de kaliteyi teşvik eden, nicelikten ziyade niteliğe yönelen bir politikaya ihtiyacımız var. Bunu yapmamız yükseköğretimde sürdürülebilirliği sağlamak açısından yaşamsal önemde”.
“Turizm ve yükseköğretim dışında da yapabileceğimiz çok şey var”
Genel Başkan Erhürman, 4’lü koalisyon döneminde atılan adımlardan da örnekler verdiği konuşmasında, ekonomiyi büyütmek, gelir dağılımında adaleti sağlamak için turizm ve yükseköğretim dışında da yapılabilecek çok şey olduğunu belirtti. Dörtlü koalisyon döneminde yeni bir sektör olarak bilişim sektörünün devreye girmesi için yasal altyapıyı hazırladıklarını, bilişim sektörünün turizm ve yükseköğretim yanında üçüncü bir sektör olarak oluşması için çalışmaların hızla tamamlanması gerektiğini söyleyen Erhürman, yine dörtlü koalisyon döneminde turizm sektörü ile üretici sektörlerin buluşturulduğunu, bu buluşmalarda, uygun fiyata, kaliteli ve arzı güvence altına alan yöntemlerle üretilen ürünlerin turizm sektörü tarafından tüketilebileceğinin görüldüğünü ve üretimin bu durum dikkate alınarak planlanması ve teşvik edilmesi gerektiğini söyledi. Ülkede başta turizm olmak üzere özel sektörün genelinde çok sayıda yabancı işçi çalıştığını, buna mukabil işsizlik rakamlarının da düşük olmadığını belirten Erhürman, turizm, sanayi ve esnaf zanaatkar örgütleriyle birlikte yapılacak bir eğitim planlaması ile yıllar içerisinde yurttaşların bu sektörlerde çalışmasını sağlayacak politikaların hayata geçirilebileceğini, bunun da bir yandan ülkemizde işsizlik oranlarını aşağıya çekerken, diğer yandan da ülkeden başka ülkelere gelir aktarımının önünü keseceğini, ayrıca plansız nüfus artışı dolayısıyla başta sağlıkta ve eğitimde olmak üzere yaşanan sorunların giderilmesi açısından da bunun önemli olduğunu vurguladı. Kayıt dışılıkla mücadele açısından e-devlet çerçevesinde yürütülen çalışmaların önemine de değinen Erhürman, kayıpların asgariye indirilmesi durumunda vergi rakamlarını yükselterek değil, düşürerek dahi maliyenin gelirlerinde artış sağlanabileceğinin de açık olduğunu söyledi. “Ne yapılması gerektiği bellidir. Önemli olan bu konuyu ciddi bir gündem yapmak, ülke siyasetini dış kaynağı ülkeye kim daha kolay getirebilir sorusu üzerinden değil, kim, hangi projelerle kendi ayakları üzerinde duran bir ekonominin yaratılmasını sağlayabilir sorusu üzerinden şekillendirebilmektir” diyen Erhürman, bunun yapılması halinde, rakamların bize kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomik yapının yaratılmasının ve Türkiye’den gelecek dış kaynakları yalnızca yatırımlara harcayarak ülkenin sosyal ve ekonomik kalkınmasının sağlanmasının mümkün olduğunu açık bir biçimde gösterdiğinin altını çizdi.
"Sosyal ve ekonomik kalkınma gündem değil"
Ekonomide şu an ciddi bir daralmanın gözlemlendiğine dikkat çeken Erhürman, hükümetin sosyal ve ekonomik kalkınmayı sağlama iddiasıyla göreve geldiğini ancak göreve geldiği günden bugüne Maraş gibi, Kıbrıs sorunu gibi konuları gündemde tutmak suretiyle sosyal ve ekonomik kalkınmayı adeta gündemden düşürdüğünü söyledi. Erhürman sözlerini şöyle tamamladı:
“Sosyal ve ekonomik kalkınma gündemde dahi değil. Ülkenin ihtiyaç duyduğu, yıllardır konuşulan reformlar konusunda haber yok. Bu konuları gündeme taşımak ve çalışmaların hız kazanmasını sağlamak için CTP olarak bize büyük görev düşmektedir. Bu ülkede kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomik model yaratmak mümkündür ve bunu sektör temsilcileriyle, sivil toplum örgütlerimizle, halkımızla birlikte gerçekleştirmek temel hedefimizdir”.