1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3. Erhürman Kıbrıslı Türk Lider Boşluğunu Dolduruyor…
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

Erhürman Kıbrıslı Türk Lider Boşluğunu Dolduruyor…

A+A-

Kıbrıslı Türkler Cumhurbaşkanı (CB) seçiminde genel siyasi hatlarıyla iki gruba ayrılır. Bir grup KKTC CB seçer; makamda otursun, Türkiye ile iyi ilişkilerde olsun, Kıbrıs sorununda da anti-federalist tezler üzerinden görüşmeler yapsın, yapma eğiliminde olsun. Türkiye’yi ziyaret ediyor olması da yeterlidir, her yıl Eylül ayında da New York’a gitsin, BM Genel Sekreteri ile kısaca bir görüşsün, arada bir de Londra Türklerini ziyaret etsin tamamdır.

İkinci grup ise federalistlerdir… Onlar seçilen CB’nin Kıbrıs sorununu BM Ölçütlerinde çözmek için Kıbrıslı Rum liderle BM şemsiyesi altında görüşsün, çözüm için yaratıcı öneriler hazırlasın ve Rum tarafı ile müzakere etsin. Bu süreçte Türkiye ile iki siyasi eşit tarafın dayanışması eğiliminde olsun… Dış dünyaya açık olsun, dış ilişkileri ve bu ilişkileri sürdürdüğü bir ağı olsun. Kıbrıslı Türkleri dış dünyaya anlatsın, uluslararası siyasete Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs sorununu çözümü konusunda BM ile ittifakta olduğunu anlatsın; uluslararası siyasette görünür, bilinir, dinlenir, siyaseten ciddiye alınır olsun… Yani yurt içinde ve dışında Kıbrıslı Türklerin lideri olsun; halkına yeni bir geleceği hazırlamak ve kazandırmak için Rum lider ile görüşme sürecinde esas unsur olsun…

CB Tatar seçildiğinden beri çeşitli performanslarında bir lider imajı kazanamamıştır; maalesef, çok da yadırganan bir imajı kendi kendine yaratmıştır. Hele ki Kıbrıs sorununda Kıbrıs Türk liderliğinin yıllardan beridir koruduğu yeri Türkiye’nin CB ve Dış İşleri bakanına devretmiş olması hem kendisini çözüm süreçlerinin mekanizmasında bir avare dişli olması hem de Kıbrıslı Türklerin lidersiz ve dolayısıyla devre dışı kalması sonucuna varmıştır.

Hiçbir Kıbrıslı Türk lider CB görevini sürdürürken Kıbrıs sorunundan uzak kalmamış, kesintilerle olsa dahi Kıbrıslı Rum lider ile BM’nin masasına oturmuştur. Tatar, Türkiye’nin kendine biçtiği rol icabı “Şartlarımız kabul edilmezse masaya oturmam” diyerek Kıbrıslı Rum liderle BM şemsiyesinde herhangi bir görüşme yapmamıştır. Bunun iki nedeni olabilir… Türkiye kendi özel çıkarları için şantaj unsuru olarak kullanmasına hazır-nazır olmak üzere Kıbrıs sorununun donukta kalmasını istemiş olabilir ya da Türkiye “Tatar ile görüşme süreci çalışmaz, sürdürülemez; siyasi kapasitesi yeterli ve elverişli değildir” düşüncesinde olabilir. Her ikisinde de ana neden CB Tatar’ın Lider Tatar olmaması, olamamasıdır. Ve dolayısıyla Kıbrıslı Rum liderin karşısına çıkacak en azından onun okkasında bir Kıbrıslı Türk lidere sahip değildir Kıbrıslı Türkler…

Siyaset boşluk tanımaz… Kıbrıslı Türk lider boşluğu da ne iç siyasette ne de özellikle Kıbrıs sorunu bağlamında dış siyasette boş kalmaz, kalamaz… Ve CTP Genel Başkanı Erhürman bu boşluğu doldurmaya başlamıştır. Ankara ziyaretinde yeni seçilen CHP Genel Başkanı’nı ve AKP Genel Başkan Vekilini ziyaret edip görüşmesi bu boşluğu doldurmanın başlangıcı idi. İkinci adım da Kıbrıs’taki yabancı büyükelçilerle iletişimini ve görüşmelerini artırması oldu. Bu haftanın başında Nw York’a gitmesi ise liderlik boşluğunu doldurma bağlamında çok önemli ve büyük bir adımdı. Hafta içinde BM’nin yeni döneminin açılışı için yaptığı geleneksel genel kurul toplantıları vardı; üye ülkelerin devlet veya hükümet başkanı olanlar bu çalışmaya katılıp, sırayla genel kurula hitap ederler. Geleneksel olarak da Sosyalist Enternasyonal (SE) Başkanlar Toplantısı düzenler; hazır üye partilerim başkanları orada iken SE da dünya sorunları üzerine değerlendirme, tartışma ve siyasi yol haritası çıkarma çalışması yapar. CTP de SE üyesidir; Erhürman New York’a bu toplantılara katılmak üzere gitti; gitmiş iken de Kıbrıs sorununa taraf olan uluslararası siyaset organları ve önemli ülkelerin temsilcileri ile de tanışma, görüşme, Kıbrıs sorununda Kıbrıs Türk halkının büyük çoğunluğunun BM Ölçütlerinde federal çözümü desteklediğini anlatma olanağı bulmuş oldu. Liderlik böyle olur, böyle gelişir…

SE’nin konferansında Kıbrıs sorunu ve dünya sorunları üzerine konuşma yapması bir lidere nasip olur. Düşünün ki o oturumda olanlar kendi ülkelerinin devlet veya hükümet başkanlarıdır, dış işleri bakanlarıdır. SE Başkanı, İspanya Başbakanıdır, Erhürman’ı konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet eden odur…

Erhürman’ın New York ziyareti iki kişide alarm zilleri çaldı; biri CB Tatar diğeri de Rum lider Hristodulidis… CB Tatar’ın bu konuda yaptığı açıklamanın bir etkililiği veya ağırlığı olmamıştır. İkincisi ise, tamamen benin analitik düşünceme göre, Hristodulidis… Belli ki Hristodulidis konuyu ciddiye almış; Tatar lider olamamış bir kolay lokma ama Erhürman lider olarak gelen bir yenilmez lokma… Tedirgin olmuştur ve kendince çözüm üretti; AKEL de SE toplantısına katılsın… Yeniden vurguluyorum, tamamen kendi analitik düşüncem, değerlendirmem ve yorumlamamdır; uzun yılların deneyimleri de bu konuda bana veri tabanı olmuştur.

AKEL SE üyesi değil; geçmişte Hristofiyas Cumhurbaşkanı olunca, Talat-Hristofiyas görüşmeleri başlayınca dönemin SE Başkanı Yunanistan PASOK Başkanı Yorgo Papandreu idi… Papandreu bir aracı vasıtasıyla AKEL’in başındaki isim olan Andros Kiprianu’ya SE üyeliğini düşünüp düşünmediğini sordurdu; eğer AKEL de üye olursa SE görüşme sürecinde ortaya çıkacak sıkıntıların aşılmasında katkı koyabilir, kolaylaştırıcı olabilirdi… AKEL lideri sert bir cevapla reddetmiş; CTP’nin de üye olmasını yadırgadığını söylemiş… Şimdi AKEL PASOK ekibi içinde SE toplantısında davetli olarak katıldı ve konuşma yapma hakkını da aldı…

Hey gidi günler hey… Geçmişte, Kıbrıs Türk seçilmiş sağ siyaset unsurları TC ekibi içinde dış temaslara ve toplantılara katıldığında, oradaki Kıbrıslı Rum temsilci oturum başkanlığına TC ekibindeki Kıbrıslı Türklerin salondan çıkarılmasını isterlerdi; kısa tartışma sonrasında da talepleri reddedilip toplantıya geçilirdi. CTP SE’de gözlemci üye olduğu dönemde bile, Kıbrıslı Rum üye EDEK partisinin temsilcileri bizim toplantıdan çıkarılmamızı isterlerdi, gözlemci üye imişiz… Hep reddedildiler ama her toplantıda bu talebi yapmaktan kaçınmadılar, utanmadılar, sıkılmadılar… SE Akdeniz komitesinin bir toplantısına başladığımızda oturum başkanı EDEK temsilcisine döndü ve “Mutad talebinizi yapın, da toplantıya geçelim” demişti; EDEK temsilcisi şok olmuştu… Hey gidi dolap heyyy; nasıl da dönermiş… Yunanistan PASOK ekibinde Kıbrıslı Rum AKEL partisinden temsilci SE toplantısında oturuma katılıyor… Ama bir fark var… CTP Başkanı Erhürman üye olmayan AKEL temsilcisinin oturumdan çıkarılmasını talep etmedi. Korkmuyoruz ki onların konuşmalarından ve konuşarak çözeceğiz Kıbrıs sorununu; birbirimizi ret ve inkâr ederek değil… Lider böyle davranır.

Demem o ki, Hristodulidis algıladı ki Erhürman Kıbrıslı Türklerin lideridir ve önünü kesmek gerek yoksa işi zor. Maalesef, bana göre, AKEL bu senaryoyu bilerek veya bilmeyerek oynamıştır. Ama lider zor yollardan geçerek yetişir; kolay yolların lideri Tatar gibi olur, avare dişli…

Erhürman’a durak yok, dış temaslarına devam etmesi gerek; AB merkezi var, AB’nin etkili ülkeleri var, garantör İngiltere var, BM Güvenlik Konseyi daimî üyesi Rusya var… CB Tatar Türkiye’de muhtarların etkinliklerine katılsın, İngiltere’de Türk’ten Türk’e kampanyası yapsın… Sorun değil çünkü lider değil ve bunları yapabilir… Erhürman uluslararası siyasette aktör olsun, Kıbrıslı Türkleri temsil etsin. Tamamdır çünkü Kıbrıslı Türklerin lideridir ve bunları yapabilir, yapmalıdır.

tufan-erhurman-new-york-3.jpg       

 

Bu yazı toplam 423 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar