Eroğlu gündemi değerlendirdi
"Türkiye Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun “KKTC’nin Türkiye’ye göbekten bağlanma” şeklindeki söylemleri, bir bayram heyecanı içerisinde söylenen söz olarak aldım"
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, müzakerelerin başlaması için ortaya konan 4 Kasım tarihi konusunda Kıbrıs Türk tarafının olumlu cevap verdiğini, ancak Kıbrıs Rum tarafının henüz bunu kabul edip etmediğine yönelik açıklama yapmadığını söyledi.
Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre, bir televizyon programına konuk olan Cumhurbaşkanı Eroğlu, Kıbrıs Türk tarafının müzakerelerin bir an önce başlayarak kısa sürede çözüme gidilmesi noktasında irade gösterdiğini ancak, Kıbrıs Rum liderliğinin ayak sürdüğünü iddia etti.
Cumhurbaşkanı, “Niyet varsa anlaşmaya varılır, Mart’ta da referanduma gideriz” dedi.
“KIBRIS SORUNUNU ORTAK AÇIKLAMA DEĞİL, MÜZAKERE ÇÖZER”
Özel temsilcilerin anavatanlara yapacağı ziyaretin gerçekleşeceğini ifade eden Eroğlu, “Türkiye ve biz hazırız. Kıbrıslı Rumlar ve Yunanistan’ın hazır olup olmadığı herhalde bize özel temsilcimiz aracılığıyla iletilecektir” dedi.
Son günlerde gündemde olan ortak metin konusunda da konuşan Eroğlu, “Ortak metin BM yetkilileri tarafından düşünüldü. Tabii ben Kıbrıs Rum tarafının bunu BM’ye kabul ettirdiğini düşünüyorum. Bize göre ortak metin müzakerelerin başlaması için şart değil” dedi.
Müzakere başlıklarının bilindiğini, hangi noktalarda uzlaşı ve yakınlaşma sağlandığının zaten belli olduğunu vurgulayan Eroğlu “Biz bunları da dikkate alarak bir uzlaşmaya varacağımız ve referanduma gideceğimize odaklıyız” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı konuşmasına şu şekilde devam etti;
“Rum tarafı çözüm olduğu taktirde ortaya çıkacak bazı hususları da bu metne koymaya çalışıyor. Henüz müzakere masasında değiliz. Bunlar müzakere masasında konuşulacak konulardır. BM’nin ilgili kararları, tartışılan konular ortada. Oturup konuşalım ve anlaşalım diyoruz Ama fazla vaktimiz yoktur. Bir 50 yıl daha bekleyemeyiz de diyoruz. Mart’ta referanduma gidebileceğimizi daha önce söyledim. Eğer niyet varsa Mart ayında bir referandum yapabiliriz.”
“BİZİM İÇİN HAYAL KIRIKLIĞI”
Anlaşma için tek taraflı esnekliğin olmayacağına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Eroğlu çözüm için sadece Türk tarafının değil, her iki tarafın da adım atması gerektiğini ifade etti.
Anastasiadis’in Cumhurbaşkanlığına aday olurken barışı sağlayacak bir lider gibi hareket ettiğini, ancak daha sonra da kabul ettiği Annan Planı’na karşı duruş sergilediğini anımsatan Eroğlu “Bir de üstüne, yetkilerini ulusal konseye devretti. Bu bizim için hayal kırıklığıdır “ dedi.
Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Annan Planı referanduma sunulurken içinde bir metin vardı. Taraflar ya da taraflardan biri reddederse plan ortadan kalkacaktır diye. Ancak taraflardan birinin reddetmesi halinde Türk tarafının ne olacağı yazılı değildi. Olası bir referandumda biz yine evet dersek ve Rumlar da hayır derse, halkımızın ne olacağını bilmemiz lazım. Bu önemlidir. Anlaşma noktasına gelirsek, ki biz iyi niyetle anlaşmaya gelebileceğimizi ısrarla söylüyor ve düşünüyoruz bunu isteyeceğiz” diye konuştu.
“BM, RUMLARIN TAVRINI MASADA GÖRÜYOR”
Müzakere masasında BM yetkililerinin de olduğunu ve hatta özel temsilciler görüşmesinde de bulunduğunu anımsatan Eroğlu. BM yetkililerinin bu görüşmelerde Kıbrıslı Rumların tavrını gördüğünü ifade etti.
“Bizim bugüne kadar tavrımız BM yetkilileri tarafından olumlu olarak görülüyor. Ben Cumhurbaşkanı olduktan sonra hiçbir şekilde Türk tarafı suçlanmadı. Önerilerimiz ve adımlarımız olumlu olarak görülüyor. Ama maalesef BM Genel Sekreteri bunu Güvenlik Konseyi’ne sunacağı rapora koymuyor” diye konuşan Cumhurbaşkanı Eroğlu, Kıbrıs Rum tarafına yakın olan Çin ve Rusya’nın Kıbrıslı Rumların aleyhine çıkacak her raporu veto etmeye hazır olduğunu, bu durumun Kıbrıs Rum tarafını şımarttığını da söyledi.
Eroğlu, “Düşünün ki Anastasiadis’i seçildiği günün ertesinde aradım ve bir de mektup gönderdim. Halklarımızı çözümsüzlüğe daha uzun süre mahkum edemeyeceğimizi ve hemen bu işi çözelim dedim. Ama bana ekonomik sorunların yaşandığını bildirdi. 8 ay geçti hala daha masaya oturamadık” dedi.
“BEN TAAHHÜT VERDİM. RUMLAR HENÜZ VERMEDİ”
Cumhurbaşkanı seçildikten sonra görüşmelerin kaldığı yerden devam edeceği taahhüdü verdiğini anımsatan Eroğlu “77 sayfalık Downer raporunu aldıktan sonra Anastasiadis’e mektup yazarak kaldığı yerden devam edeceğimi ve aynı taahhüdü kendisinin de göstermesini istedim. Bana istediklerini içeren mektup yazdı ama taahhüt vermedi” dedi.
Eroğlu, “Masada Genel Sekreterin de kabul ettiği 6 başlık var. Toprak konusunda kendi kriterlerimizi koyduk. Haritayı ve toprak konusunu diğer konularda uzlaşı sağlanmadan görüşmeyiz dedik. 5’li konferans olsun ve bunlarla birlikte garantörlük konusunu da görüşürüz dedik. Bunu Genel Sekreter kabul etmiştir. Ama Rumlar bu önerimizi de reddetti. Şu an müzakerelere nerden başlayacağımız ve nereye ulaşacağımız da belli.
BM parametreleri müzakere masasında. Öyleyse geriye niyet kalıyor. İyi niyetle masaya gelirlerse bu sorun çözülür” dedi.
“KURUCU DEVLET YENİ BİR ORTAKLIK DEVLETİ OLUŞTURACAK”
Cumhurbaşkanı Eroğlu bir soru üzerine de “Kurulacak olan ortaklık devletinin uluslararası bir kimliği olacağını, bu devletin Birleşmiş Milletler’de bir sandalyesinin bulunacağını söyledi ve şöyle devam etti;“Ama egemenliğe gelince olay şu; yeni bir devlet kurulacak.
Anlaşamadığımız konulardan biri de budur. Rumlar Kıbrıs Cumhuriyeti’nin evrim yoluyla federal bir devlete dönüşmesini istiyor. Halbuki biz yeni bir ortaklık, yeni bir devlet istiyoruz.
KKTC ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi iki kurucu devlet olarak kendi yetkilerinin bir kısmını devrederek yeni bir devlet kuracaklar. Eşit statüde iki kurucu devlet olacak ve kendi yetkilerinin bir kısmını ortak devlete devredecekler. Yapılacak budur. Hiçbir federasyonda, tek egemenlik diye bir şey yoktur. Tabi buna ek olarak bir de iç vatandaşlık olacak. Kıbrıs Türk kurucu devleti olarak kendi topraklarımızdaki insanlarımıza bir de iç vatandaşlık vereceğiz.”
“MARAŞ GÜNDEMİMİZDE YOK”
Maraş ile ilgili bir açılımın gündemde olup olmadığının da sorulması üzerine, Kıbrıs Türk tarafının gündeminde Maraş’ın bulunmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Denktaş bey zamanında Maraş ile ilgili öneriler yapılmıştır. Ama Rumlar o dönem reddetti. Maraş şimdi gündeme geldi. Çünkü kendi halklarına moral vermek istiyorlar. Ekonomik sıkıntıları unutturup Maraş ile uyutmak için ortaya atılmış bir konudur. Bugüne kadar Rum liderlerin yaptığı şey halklarını uyutmaktır. Halen daha Girne Belediye Başkanını, milletvekillerini seçiyorlar. Bu yüzden çözüme hazır değiller. Çözüm arzusunda olduklarını halklarına ifade etmediler. Bilakis halkı, hayalleriyle baş başa bıraktılar ve bundan faydalandılar” diye konuştu.
“MARAŞ PROJESİ YOK”
Kendisinin eski özel temsilcisi Kudret Özersay’ın Maraş ile ilgili bir proje hazırladığı yönündeki iddiaların sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Eroğlu “Kudret bey kusura bakmasın ama böyle bir projemiz yok. Müzakereci olan bir kişi olarak çeşitli senaryolar düşünmesi hazırlaması gayet normaldir. Ama benim Cumhurbaşkanlığım döneminde Maraş’ın verileceği gibi bir programımız olmadı. Maraş’a da birlikte gidip çalışma yaptığımız doğru değildir. Maraş bütünlüklü bir çözümün parçasıdır, bu da bizim şu anki pozisyonumuzdur” dedi.
“TÜRKİYE’NİN GÜNDEMİNDE İLHAK YOKTUR”
Türkiye Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun “KKTC’nin Türkiye’ye göbekten bağlanma” şeklindeki söylemlerinin hatırlatılıp bu ihtimalin sorulması üzerine de Cumhurbaşkanı Eroğlu şunları ifade etti;“Kendisi su projesini yürüten bakandır. Proje asrın projesidir. Projenin önemini ortaya koymak için öyle konuşuldu. Hatta biz elektrik de bağlansın diyoruz. Bir bayram heyecanı içerisinde söylenen söz olarak aldım. Çünkü KKTC’yi tanıyan tek ülke Türkiye’dir. İyi niyetle söylendi.
Kıbrıs’ın Türkiye’ye ilhakı çerçevesinde söylenmedi. Türkiye’nin gündeminde ilhak yoktur.”
“BEN HEP İNSANLARLA İÇ İÇE OLDUM”
Eroğlu, “Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş iç politikaya müdahale ettiği için eleştiriliyordu. Daha sonra da Sayın Talat göreve geldiğinde iç politikaya fazla karışmadığı için eleştiriliyordu. Sizin seçimi kazanmanızda ise en büyük etken bu olarak değerlendiriliyor. Ne dersiniz” şeklindeki bir soruya ise özetle şöyle yanıt verdi:
“O zaman Talat bey Cumhurbaşkanlığının dışına çıkmayan biriydi. Bense herkesin elini sıkan ve insanlara görüşen Derviş Eroğlu’yum. Seçimi onun için kazandım. Hükümete müdahale niyetim yoktur. Anayasa Cumhurbaşkanı’nın Bakanlar Kurulu’na başkanlık edebilmesini içerir. Ben cumhurbaşkanı olduktan sonra UBP iktidarında 5 kez Bakanlar Kurulu’na gittim. Bunlardan 3’ü özel temsilcimle birlikte müzakerelerle ilgili bilgi vermek için, ikisi de Lefkoşa Türk Belediyesi ile ilgili idi. Cumhurbaşkanı Bakanlar Kurulu’na katıldığı zaman bazı konulardaki görüşlerini bakanlar kuruluna aktarabilir. Önerisini eleştirisini yapabilir. Ama buna rağmen bile ben sadece 5 kez gittim. Müdahalem söz konusu değildir”
“CUMHURBAŞKANI’NIN PARTİSİNDEN İSTİFASI GEREKMEZ”
Cumhurbaşkanı Eroğlu, bir soru üzerine ise KKTC Anayasası’nın Cumhurbaşkanı adaylarının partili olabileceğini öngördüğünü ve seçilen Cumhurbaşkanı’nın partisinden istifa etmesini içermediğini, sadece görevini tarafsız olarak yapmasını emrettiğini anımsattı ve “Ben UBP çatısı altından çıkmış ve seçilmiş bir kişiyim. Kurultayda olacakları gördüm.
Eğer bir değişiklik olursa bu partinin 2014’te yeniden iktidar olacağını söyledim. Eğer olmazsa, 2014’teki seçimlerde 15-16 vekile razı olacaksınız dedim. Bunun gerçekleşmesi partinin menfaatine olur dedim.
Ama bazı arkadaşlar kendi bildiklerini yapmaya devam ettikleri için olay bu şekilde devam etmiştir” dedi.
“NE EKERSEN ONU BİÇERSİN”
UBP eski başkanı İrsen Küçük’ün, UBP’nin 38’inci kuruluş resepsiyonunda neden bulunmadığının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı, “Bunu bana değil, kendisine soracaksınız” dedi.
İrsen Küçük’ün, seçimi kaybetmesinde Cumhurbaşkanının etkisi olduğu yönündeki açıklamalarının da hatırlatılması üzerine Eroğlu, “Siyasette bir kural vardır. Ne ekersen onu biçersin. Ne verirsen onu alırsın. Halkına ne verdiysen seçimde onu toplarsın” diye konuştu.
“HÜKÜMETLE ARAM İYİ”
Hükümetle ilişkilerinin sorulması üzerine, Başbakan Özkan Yorgancıoğlu ile her salı görüştüğünü, kendisinin uyumlu bir kişi olduğunu belirten Eroğlu, bu görüşmelerde gündemlerindeki konuların karşılıklı açılıp konuşulduğunu ifade etti. Koalisyon hükümetinin başlangıçtaki iyi niyetini sürdürmeye devam etmesi halinde 5 yılı tamamlayabileceğini anlatan Eroğlu, “Ama ortaklar arasında huzursuzluk başlarsa halkın tahammülü de sonra erer” dedi.
SAĞDA BİRLİK VE İŞBİRLİĞİ
“Sağda birlik olması halinde veya belediye seçimlerinde koalisyon ortaklarının başka partilerle işbirliği yapması halinde koalisyon ortaklığı bozulur mu?” yönündeki bir soruya verdiği cevapta Eroğlu, partilerin istediği herhangi bir partiyle işbirliği yapabileceğini söyledi.
Koalisyonun iki kanadının da iki ayrı siyasi partinin bir araya gelmesiyle oluştuğuna dikkat çeken Eroğlu, “Sağda birlik konusu ise her iki parti başkanına, milletvekillerine ve yetkili organlarına bağlıdır. Ama bu konu karşılıklı mesajlar vererek olmaz. Bu bir araya gelip konuşmakla olabilir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu bir soru üzerine de sağdaki iki partinin tabanında da ileriye yönelik bir işbirliği ve birliktelik düşüncesi oluştuğunu hissettiğini söyledi.
“SAYIN TALAT’A, ANKARA’NIN BENİ İSTEMEDİĞİNİ KİM SÖYLEDİ?”
“Ankara ile aranızın bozuk olduğunu ve bu yönde mesaj getirip götürenler olduğunu söylemiştiniz. Bu mesajları getirip götürenler kimdir” sorusuna ise, “Mesela Sayın Talat bile bir ara ‘Ankara Eroğlu’nu istemez’ demeyi moda haline getirmişti. Bunu kim söyledi kendisine? Ben benimle ilgili Ankara’ya mesajlar gittiğini biliyorum. Buradaki yetkililer de zaman zaman bunu söylüyor. Zaten çoğu zaman da bizim insanlarımızdır götürenler. Kendi insanlarımızdırlar. İçinde gazeteciler de vardır, siyasetçilerimiz de vardır. Yanlış bilgiyi alıp doğruymuş gibi götürenler vardır” cevabını verdi.
“BEN SOĞUKLUK GÖRMÜYORUM”
Ankara ile ilişkilerinde bir soğukluk sezip sezmediğinin sorulması üzerine Eroğlu, “Ben öyle bir soğukluk görmedim. Ama gelen giden haberlerde yanlış şeyler lanse ediliyor. Cumhurbaşkanlığı seçimini Türkiye’ye rağmen kazandığım söyleniyor. Ben Sayın Talat ile yarıştım, Ankara ile değil. Son milletvekilliği seçimlerinde bile söylediler. Ben aday bile değildim ki. Bazı arkadaşlar ne ektiyse onu biçti. Kamuoyu yoklamaları da belli. Eğer bir kişi partiye oy verenlerin 80’inini göz ardı ediyorsa, bunu araştırmalarda görüyorsanız ve ona rağmen bu reddediliyorsa o kişinin seçim kazanması zaten mümkün değil” dedi.
“ŞU AN ANKARA’YA GİTMEMİ GEREKTİRECEK BİR DURUM YOK”
Eroğlu, “Ankara’ya en son bir buçuk yıl önce gittim. Ama Mısır’da ve New York’ta Sayın Abdullah Gül ile ve Sayın Ahmet Davutoğlu ile görüşme yaptım. Zaten şu an Ankara’ya gitmemi gerektirecek bir durum yok.
Müzakerelerde önemli bir noktaya gelirsek ve Türkiye ile görüşmemi gerektiren bir durum olursa gider görüşürüm. Ama benim Ankara ile kavgam yok. Benim lisedeki yazılarımızı ve şiirlerimi bulup okusanız içinde Türkiye sevgimi görürsünüz. Ama bana karşı bir düşünce varsa, bu onların düşüncesidir. Benim değil. Türkiyesiz bir KKTC’nin olmayacağını söyleyen bir kişiyim. Benim AKP ile ters düştüğümü söyleyenler var. Olmayanı da olmuş gibi gösterenler vardır” diye konuştu.
“GENEL BAŞKAN BÜTÜN BÖLGELERİ GEZMELİDİR”
UBP’deki yönetim değişikliğini nasıl değerlendirdiği sorulması üzerine, Hüseyin Özgürgün’ün efendi bir kişiliği olduğunu söyleyen Eroğlu, “Ama biraz daha gayret göstermesi gerekiyor. Köylere ziyaretler yapmaya başlamış diye duydum. Güzel bir hareket. Genel başkanın, bütün bölgeleri gezmesi ve seçmenini tanıması ve çok çalışması gerekmektedir. Bu kalıcı olmak için önemlidir” dedi.
“ANAYASA VE BAZI YASALARIN DEĞİŞMESİ LAZIMDI”
Anayasal değişikliklerin sorulması üzerine de Eroğlu, artık Anayasa ve bazı yasaların değişmesi gerektiğini vurguladı.
Anayasa dahil bazı yasaların değişmesi gerektiğini belirten Derviş Eroğlu, “ İktidar kanadı Anayasal değişikliğin olması gerektiğini ortaya koymuştur. Muhalefetin de bu yönde görüşü vardır. Demek ki şimdi zamanıdır. Seçim ve Halk Oylaması Yasası, Meclis İç Tüzüğü, Siyasi Partiler Yasası; artık bunların bu zamanda çıkması gerekir. Meclisin de artık çalışması gerekir. Geçmiş dönemi aramayalım. Artık iş zamanıdır” dedi.
“BENİM DEĞİL EROĞLU’NUN TAAHHÜTLERİDİR DEMEK YANLIŞ İDİ”
Eroğlu, “2009’da taahhüt ettiğiniz sözleri tam olarak yerine getiremeden Cumhurbaşkanı seçildiniz. Hatta o dönem Sayın Küçük’e sorulduğunda, o sözleri kendisinin vermediğini söylüyordu” şeklindeki bir soruyu da şu şekilde yanıtladı;
“O dönemde hakikaten çok kötü bir miras aldık. Kooperatif Merkez Bankası, Vakıflar Bankası ve DAÜ batak durumda idi. Tedbirler aldık. Anavatan Türkiye ile protokol imzaladık. Bu arada Cumhurbaşkanlığına adayı olmam için partinin tabanından ve her organından istek ve baskı geldi. Hükümet kurulması programın hazırlanması biraz zaman aldı. Nisan’da cumhurbaşkanlığı seçimi vardı. 3 ay öncesinde de seçim kampanyası başladı. Yani ben 7 ay başbakanlık yaptım. Bazı kararlar aldık ve uyguladık. Benden sonra da başka bir parti gelmedi ki? Benim partim, benden sonra iktidarı devam ettirdi. Hükümet programını ben bir başıma hazırlamadım. Bakanlarla ve milletvekilleriyle hazırladım. Bunlar Eroğlu’nun taahhütleriydi sözleri yanlış idi”
(tak)