Eroğlu Güzelyurt’u verecek mi?
Sorunun yanıtını vermezden önce birkaç hatırlatma yapmakta ve bazı noktaların altını çizmekte yarar var.
BM Genel Sekreteri Kıbrıs’a yeni bir ‘Özel Danışman’ atandı. Son 50 yıldaki 25’inci Danışman olarak göreve başlayan Norveçli Eide tarafları yakında bir araya getirecek, nabızlarını ölçecek ve bazı hususlarda karar verecek.
Eide’nin vereceği karar belki de “Downer’ın bıraktığı yerden devem mı, tamam mı?” sorusuna vereceği yanıtı da etkileyecek.
Her iki lider de seleflerinden kalan mirasla ilgili zaman zaman tartışılıyor da Özel Danışman aynısını yapamaz mı?
İlk kez bir Avrupalı Özel Danışmanımız var ve onun ‘yoğurt yeyişi’ni herkes merak ediyor.
Çatışmaları çözme konusunda becerisi var mı?
Diplomasi bilgisi Kıbrıs’ın yarım asırlık külliyatını hatmedip hazmedecek ve taraflara çözüm yönünde yön verecek kapasitede mi?
Eide Kıbrıs’a ısınırken biz de bu soruların yanıtlarını öğrenme fırsatı bulacağız.
**
Eide ile ‘karşılıklı tanışma’ süreci başladı, ancak tarafların mevcut pozisyonlarının hiç de hoş olmadığı bizzat kendileri tarafından dillendirildi.
Önce Kasulides dişlerini gösterdi, Kıbrıs Türk tarafına yüklendi, esti gürledi.
Ona cevabı mevkidaşı Dışişleri Bakanı Özdil Nami yerine Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Osman Ertuğ verdi.
Zira Saray Özdil Nami’yi neredeyse persona-non-grata, yani ‘istenmeyen adam’ ilan etti!
Ne dedi Osman Ertuğ Kasulides’e yanıt verirken?
Söylediklerinin içinden cımbızla ayıklaya ayıklaya şu ‘diplomatik mesaj’ çıktı: “Al-ver sürecine hazırız.”
Zaten gazeteler, televizyonlar da ‘saldırı’ kısımlarından ziyade bu kısmını ön plana çekti, kamuoyuna bu tarafını duyurdu.
Eroğlu, sözcüsü vasıtasıyla “al-ver sürecine hazır olduğumuz” mesajını muhataplarına iletmiş oldu.
**
Her ne kadar Kasulides’in ve Ertuğ’un açıklamaları yeni Özel Danışman Eide’ya dönük ‘hoş geldin’ amaçlı ve tribün kokuluysa da, ağızdan çıkan laf muhakkak bir anlam taşır, bir yerde kaydı tutulur.
Bu durumda Kıbrıs Türk tarafının ‘alacak’ ve ‘verecek’ konusunda ciddi bir hazırlığı olduğunu anlamamız gerekir.
Öyle değilse bile, en azından verilen mesajdan bu sonuç çıkıyor.
Başta Eide olmak üzere uluslararası aktörler ve Kıbrıs Rum liderliği Eroğlu’nun ‘alacaklar’ ve ‘verecekler’ listesindeki sınırlarını merak etmeye başlamış olmalıdır.
**
İşte tam da bu noktada başlıktaki soru gündeme geliyor.
Acaba Eroğlu Güzelyurt’u verecek mi?
Sansayonel bir şekilde sorulduğuna bakmayın. Konu aslında çok basit...
Kıbrıs sorununun çözümünde tarafların ‘al-ver’ dedikleri at ile deve değil...
Kimin ne alacağı, ne vereceği de sır falan değil.
Sağır Sultan dahi Kıbrıs’ta Rumların egemenlik, Türklerin de toprak vereceğini bal gibi biliyor.
Bunu “çakıl taşı” siyaseti döneminde rahmetli Denktaş da biliyordu ve bir yandan “kanla alınan masa başında verilmez” diye mitingler düzenletirken diğer yandan ‘yüzde 29 artı’ gibi harita pazarlıkları yapıyordu!
Şimdi “al-vere hazırız” diye mesaj ileten Eroğlu acaba toprak konusunda ne öngörüyor? Kıbrıs Türk Federe Devleti’ne kalacak toprak pazarlığına hangi yüzdelikten başlayacak? Ve hangi bölgeleri, hangi köyleri, kasabaları önerecek?
“Güzelyurt’u vermeyiz” demişti. Peki, nereyi verecek?
Siz de merak etmiyor musunuz?
**
Merak etmeyin!
Eroğlu Güzelyurt’u da vermez, bir tek çakıl taşını da...
Dolayısıyla egemenlik, uluslararası bağlantı gibi kazanımları da almaz.
Ortada müzakere de yok zaten, müzakere etme niyeti de...