Eroğlu neyi verecek?
Bir süredir hem Eroğlu, hem de temsilcisi Özersay “al-ver’e geçmeye hazırız” diyorlar. Eroğlu bir an önce al-ver aşamasına geçelim ve Kıbrıs sorununu çözelim diye yanıp tutuşuyor.
Peki diyelim al-ver başladı.
Bu aşamada Eroğlu neyi verecek?
Bence Eroğlu bu soruya da yanıt vermelidir. Bir miktar toprak mı verecek, yoksa aklında vereceği başka birşeyler mi var?
Almak kolaydır. Ama vermek o kadar kolay değil.
Ne alıp, karşılığında ne vereceksiniz.
Kıbrıs sorununun temelini bilenler Kıbrıslı Türklerin bir miktar toprak vererek karşılığında Anayasal haklar alacağını biliyor. Pazarlığın bu çerçevede gündeme geleceğini ve görüşme sürecinin ilerlemesine paralel olarak al-ver aşamasının mutlaka yapılacağını biliyorlar.
Ama görüşme sürecinde en küçük bir ilerleme olmadan, farklılıklarda hiçbir yakınlaşma sağlanmadan al-ver’e nasıl geçeceksiniz?
***
Anastasiadis Cumhurbaşkanı seçildiği günden bu yana Kıbrıs konusuna dokunmaya bile korkuyor. Önce 6 ay ekonomik sıkıntıları bahane ederek görüşme yapmadı. Sonra ortak açıklama için diretti. 6 ay daha görüşmedi. Şubat’ta, yani seçildikten tam 1 yıl sonra nihayet ortak açıklama imzalandı ve görüşmeler yeniden başladı diye sevindik. Ama aradan geçen 8 aylık sürede en küçük bir ilerleme olmadı.
Bu sürede de Eroğlu sürekli “bir an önce al-ver’e geçelim ve bu işi bitirelim” diyor. Bunu duyan Anastasiadis de ısrarla “henüz bu aşamaya gelmedik, hele biraz ilerleme sağlayalım, sonra bakarız” diyor.
Bu durumda herhangi bir ilerleme sağlanamaması doğaldır. Çünkü iki lider aynı dili konuşmadığı gibi, konuşmak da istemiyor.
EROĞLU ADAYLIĞINI AÇIKLADI:
Eroğlu Newyork’a giderken yaptığı halka sesleniş konuşmasında satır aralarında adaylığını da açıkladı. Aslında bana göre Eroğlu bu seslenişi adaylığını duyurmak için yaptı.
Amacına da ulaştı. UBP Parti Meclisi önceki gün “Eroğlu’na aday olması için ricada bulunma” kararı aldı. Ne diyelim zamanında rahmetli Denktaş da her Newyork’a gittiğinde UBP’ye “siz arkamdan bir karış toprak verilmez diye bağırın” derdi. Eğer bu ziyaretler seçim öncesiyse de gidişinde de, dönüşünde de “köylerden, ya da sivil toplumdan heyetler” yeniden aday olması için sarayı ve havalananını doldururlardı.
Muhtemelen Eroğlu’nu da Newyork dönüşü aynı heyetler, başlarında da Özgürgün, Atun ve Taçoy, havaalanında karşılayacaklar.
Ben zaten Eroğlu’nun her halukarda aday olduğunu düşünüyorum. Gerisi sadece mizansen.
Peki yeniden aday olan ve bunu da Kasım ayında açıklayacağını ilan eden Eroğlu neden ısrarla al-ver’e geçmek istiyor?
Aday Eroğlu seçim öncesi neyi verecek?
Güzelyurt’u gözden çıkarabilir mi? Ya da Akdoğan-Vadili bölgesini vereceğini söyleyebilir mi? Mağusa’nın bir kısmını, Yeni Boğaziçi, Mutluyaka ya da bölgedeki başka köyleri, örneğin Güvercinlik’i vereceğini açıklayabilir mi?
Rum tarafı al-ver’den kaçtığı sürece bu konuda manevra yapması kolaydır. Ama dün “bir karış toprak vermem, bir çakıl taşı vermem” diyen biri bugün görüşme masasında hiçbir konuda en küçük bir yakınlaşma sağlanmadan “hade gel al-ver’e geçelim” derse buna kuşkuyla yaklaşmak doğaldır.
Görüşmeler bana göre artık bitmiştir. Önümüzde 2 ay var. Ekim ve Kasım. Aralık’ta noel hazırlıkları ve tatiller nedeniyle görüşme zor olur. Ocak’ta da artık bizde seçim kampanyası resmen başlar. Bu aşamada görüşme olmaz. Olsa da faydası olmaz.
O nedenle çözüm yine bir başka bahara kalıyor. Bu adada baharlar hiç bitmez. Tam 50 yıldır hep bir başka baharı bekliyoruz.