Eroğlu ve Kaşif susacak mı?
Mustafa Tokay ile Emir Emirkanı’nın dönemin Başbakanı İrsen Küçük’ün imzasını sahtelemekten suçlu bulunup hapse girmesi olayı bu ülkede bir ‘milat’ olabilir.
Arada bir buçuk yıl gibi uzun sayılabilecek bir zaman geçtikten sonra iki bürokratın cezalandırılması ‘temiz kamu yönetimi’ yönünde atılmış ciddi bir adımdır.
Kamuda ‘yapanın yanına kar kalır’ anlayışı hakim…
Hele ‘arkası güçlü’ olanın başına bir şey gelmez kolay kolay…
Toplumun kamu yönetimine ve siyasetçiye güven duymamasının bir nedeni de budur.
Tokay ve Emirkanı’nın aldığı hapis cezaları ‘az mı, çok mu’ sorusu bir yana, ceza almaları ve hapse gönderilmeleri son derece önemlidir.
Bundan sonra kamu görevlilerinin çok daha temkinli, çok daha dikkatli olacağını tahmin etmek güç değil…
**
Mustafa Tokay ve Emir Emirkanı dörder ay Merkezi Cezaevi’nde kalacaklar.
Belki de kamudaki çalışmışlıkları da iptal edilecek. Yetkili mercilerin bu konuda adım atmayacağını bilmiyoruz.
Ancak biri yaş haddinden emekliye çıkmış, diğeri halen memur olarak çalışan iki kamu görevlisinin geldiği nokta hoş değil…
Herhalde hiç kimse Tokay ve Emirkanı’nın yerinde olmak istemez.
**
Peki ama bu olay Mustafa Tokay ile Emir Emirkanı’nın aldığı hapis cezasıyla ve düştükleri toplumsal statü ile kapanacak mı?
Bu işin ‘perde gerisi’ni aralamadan, ‘kamu vicdanı’ rahat edebilecek mi?
Nedir ‘perde gerisi’?
Bilmiyoruz…
Ama bazı gerçekler de çok net, orta yerde duruyor.
Nedir bunlar?
1) Afrika gazetesinde 18 Eylül 2012 tarihinde yayımlatılan sahte imzalı belgeyi yazan ve sızdıran isimler Mustafa Tokay ile Emir Emirkanı olabilir. Ancak ‘çok gizli talimat’ ibaresini taşıyan o belge ile hedeflenen sonuç bu iki şahsın doğrudan çıkarı ile alakalı değil.
2) Polisin mahkemedeki şahadetlerine göre belgenin el yazımı müsveddesi Mustafa Tokay’ın tasarrufunda bulunmuş, Emirkanı’nın da bilgisayara geçirdiği ve cep telefonuyla başka evraktan çektiği İrsen Küçük imzasını photo-shop marifetiyle belgeye eklediği ortaya çıkmıştı. Bunlar birer veri, ancak belgenin ‘içerik’ bakımından kim(ler) tarafından hazırlandığı belli değil.
3) Mustafa Tokay ve Emir Emirkanı’nın hapse girmesine neden olan sahte imza olayının, tam bir ay sonra yapılacak UBP Kurultayı ile alakalı olduğu kesin… Mahkeme de kararında buna vurgu yaptı.
4) Tokay-Emirkanı ikilisinin başına kırılan sahte imza olayında yıpratılmak istenen isim İrsen Küçük’tü… Bu da kesin…
5) UBP Kurultayı’nda İrsen Küçük’ün rakipi Ahmet Kaşif’ti. Bu da kesin…
6) İrsen Küçük’ün rakibi Ahmet Kaşif Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun adayıydı. Bu da kesin…
**
Biraz fikir cimnastiği yapınca böyle bir ‘düşünce silsilesi’ çıkıyor ortaya…
Şimdi Eroğlu ve Kaşif “Bizim bu olayla ne alakamız var?” deyip işin içinde çıkabilirler pekala…
Tokay ve Emirkanı konuşmazlarsa eğer, “o belgenin içeriğini kim belirledi” sorusunun yanıtını öğrenmek kolay olmayacak.
“Böyle bir metnin hazırlanmasını kim(ler) istedi/kim(ler) karar verdi” soruları da hapisteki iki konuşmadıkça yanıtsız kalacak.
Ama gerçek şu ki, kimse “Bu işi Tokay ve Emirkanı kendi başlarına yazıp oynadılar” cümlesine inanmayacak.
Eroğlu ve Kaşif susarak konuyu unutturacaklarını düşünseler de, umdukları olmayacak.
Mahkeme Tokay ve Emirkanı’yı suçlu buldu, ama ‘kamu vicdanı’ orada durmayacak!