Eroğlu’dan Tatar’a 11 Şubat 2014 Hatırlatması
Kıbrıs Postası gazetesinde, sayın Derviş Eroğlu’yla yapılan bir söyleşi, hem yayının yapıldığı dönem hem de söyleşinin içeriği bakımından önemli ilginçlikler barındırıyor. Toplumlararası müzakerelerin yeniden başlatılması için Türkiye cumhurbaşkanı sayın Erdoğan’dan işaret beklenilen bir dönemde, bu içerikte bir söyleşinin yayınlanması ilginçliklerin sadece bir tanesidir.
Erdoğan’ın vereceği (belki de çoktandır verdiği, ama uygulanması için uygun zamanın beklendiği) işaretin başlıca muhatabı, KıbrıslıTürk liderliğidir. İşte o liderlik koltuğunun 2010-2015 yılları arasındaki sahibi durumunda olan Eroğlu, en iyimser tahminle, yani ardında başka bir gerekçe olmaksızın, sırf görüşlerini bu dönemde açıklamanın önemine inanarar bu söyleşiyi yapmayı istemiş ya da kabullenmiştir. Elbette, bu saflık barındıran iyimser tahminin bir de öteki ucu, yani kötümserlik içeren bir alternatifi vardır. Bu öteki uç ayni zamanda, Erdoğan’dan beklenen işaretin gecikmesine yol açan ve Türkiye güvenlik bürokrasisinin muhafazakar kanadının muhtemel direnişiyle alakalıdır. Açıkçası, Eroğlu’nun söyleşide söylediklerinin toplamına bakıldığında, benzer söylemler basamak yapılarak Erdoğan’dan gelecek işaretin kolaylaştırılıp şekillendirilmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır.
KıbrıslıTürk tarafının mevcut pozisyonu dikkate alındığında, Eroğlu’nun söyleşi kapsamında dile getirdiği ifadelerin iyi kurgulandığı, birkaç kez kontrol edilerek iç tutarlılığının güçlendirilmeye çalışıldığı ama bunda pek de başarılı olunamadığı veya çelişkilerin bilinçli olarak söyleşide yer almasının sağlandığı anlaşılmaktadır.
Şimdi sayın Eroğlu’yla yapılan söyleşinin somut içeriğini ele alabiliriz:
1. Eroğlu, KıbrıslıRum tarafının geçmiş müzakere süreçlerinde takındığı tutumun, kabul edilmiş parametreler çerçevesinde federal bir çözüme engel oluşturduğunu özenle vurguluyor. Yani ortada bir başarısızlık varsa ‘bunun sorumlusu federal çömzümü reddeden Kıbrıslı Rumlardır’ demektedir.
Böyle bir söylem, federal çözüm yanlısı bir KıbrıslıTürk lider tarafından kullanılmış olsaydı sıradan, önemsiz bir ifade olarak algılanırdı!
Ama, federal çözümü öngören Annan planına hayır demiş, kurulduğu günden başlamak üzere Kıbrıs’ta kalıcı bir bölünmenin ve nihayetinde iki devletli bir çözümün savunuculuğunu yapmış bir partinin eski lideri olarak Eroğlun’nun böyle bir vurgu yapmasının başka bir anlamı olmalıdır! Bu da bizi söyleşinin içeriğinin başka ve belki de en ilginç unsuruna götürüyor.
2. Sayın Eroğlu, federal çözüme dair bir inanca sahip olmamasına rağmen, artık federasyonun bir çözüm modeli olarak tükendiğini ortaya koymak ve bu amaçla Anastasiadis’i ‘masaya çekmek için’ 11 Şubat 2014 tarihli Ortak Açıklama’yı onayladığını ifade ediyor.
Böylece KıbrıslıTürk toplumunun eski bir lideri olarak Eroğlu, federal çözümün temel ikelerini içeren 11 Şubat 2014 Tarihli Ortak Açıklama’yı, başka niyetlerle kabul ettiğini ilan etmektedir.
Peki 11 Şubat 2014 tarihli Ortak Açıklama’yı onayladığı için pişman mıdır? Aslında pişman olduğuna dair emareler oldukça fazladır. Bu emarelerin en başında, Eroğlu’nun iki devletli çözüme yaptığı vurgudur. Ama bundan daha da önemlisi, 11 Şubat 2014 tarihli açıklamanın içeriğinin sayın Eroğlu tarafından, bilinçli olsun yada olmasın, yanlış yorumlanarak bu ortak Açıklama’nın bir KıbrıslıTürk lider tarafından kabul edilmesinin olağan olduğunun ortaya koymuş olmasıdır.
Şimdi o yanlışlara bakalım.
3. Eroğlu, 11 Şubat 2014 tarihli ortak açıklamada, her iki liderin iki ayrı egemenlik (iki ayrı devlet) modelinde uzlaştığını ileri sürüyor.
Bunun böyle olmadığı bilinmesine rağmen sayın Eroğlu niçin bu ortak açıklamaya içeriğiyle taban tabana zıt anlamlar yüklemektedir?
Sayın Eroğlu, Ortak Açıklama’da, egemenliğin KıbrıslıTürk ve KıbrıslıRum toplumlarından kaynaklanacağının yazılı olduğunu ifade ederken elbette açıklamanın ruhuna uygun davranmış oluyor. Ama, Ortak Açıklama’nın ayrı egemenlikler içerdiğine veya egemenliğin ayrı ayrı kullanılmasını öngördüğüne dair herhangi bir ifade bulunmamaktadır.
14 Şubat 2014 Ortak açıklamasının tüm içeriğine bakıldığında, Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nde, KıbrıslıRumlar ve KıbrıslıTürklerden kaynaklanan egemenliğin ortak bir egemenlik olduğu ve ayrı ayrı kullanılamayacağı sonucuna varmaktayız.
Eğer sayın Tatar’a yeni dönemle ilgili olarak yardımcı olunması amacıyla herhangi bir mesaj gönderilecekse, bu mesajın içeriğinin de önemli olduğu söylenebilir.
Halehazırda sayın Eroğlu tarafından da onaylanmış olan, KıbrıslıRum tarafı ve BM’nin federal çözüm parametreleri içinde saydığı 14 Şubat 2014 tarihli Ortak Açıklama’ya, KıbrıslıTürk tarafının da değer verdiğinin ilan edilmesi, müzakere sürecinin başlatılması için en kestirme yoldur.