EROĞLU’NUN BAŞKANLIK SİSTEMİ!
Konu aslında siyasetimizin çapsızlığına açık bir örnek.
Uzun zamandır parti içi kamplaşmalar ve kendi köşelerinden geliştirdikleri stratejilerle yol çizmeye çalışanların kavgaları, hükümetten, memleket meselelerinden daha çok konuşuldu.
Konu aslında siyasetimizin çapsızlığına açık bir örnek.
Uzun zamandır parti içi kamplaşmalar ve kendi köşelerinden geliştirdikleri stratejilerle yol çizmeye çalışanların kavgaları, hükümetten, memleket meselelerinden daha çok konuşuldu.
Çünkü UBP’de yaşananlar, sadece partiyi ya da partilileri değil, ilgisinin ötesinde bütün memleketi etkisi altına aldı. Kurultay süreçlerinde aylarca hükümet işleri durdu. İcraatlar kurultaya odaklandı. Parti içi dengeler kabine değişiklikleriyle sağlanırken, bundan sarsılan ve icraatsız karmaşıklıktan çeken ise, sadece halk oldu.
Bugün UBP içindeki sessiz savaş tüm hızıyla devam ediyor.
Kabindeki başarısızlık arttıkça, kavga da daha fazla su yüzüne çıkıyor.
UBP kavgaları ve kamplaşmaları ise, haberlerin magazin malzemesine dönüşmüş durumda. Dün birinin yanında olan, bugün karşısında kavgaya tutuşabiliyor.
Klasik şark politikası!
Parti içi kavgaların bir başka yüzü, geçtiğimiz gün Cumhurbaşkanlığı Temsilcisi Kudret Özersay’ın açıklamaları üzerine yaşandı. Bu açıklamalara tepki gösteren Dışişleri Bakanı, bizzat Cumhurbaşkanı tarafından paylandı.
Zaten Güney Kıbrıs’ın petrol arama çalışmalarına cevap olarak, Ankara’da Kuzey Kıbrıs ile oluşturulan ortak çalışmanın Başkanlığını Özersay’ın yürütüyor olmasından anlaşılan da aslında Cumhurbaşkanı’nın, biraz da Kıbrıs sorununa ve müzakerelere eklemlediği konuyu, kendi uhdesine alırken, hükümete de hükmediyor konumda olduğu.
Alışılageldiği şekilde partiye yaptığı gibi!
Zira parti başkanlığı da yapmış Dışişleri Bakanı da aslında siyasette Eroğlu’ndan bağımsız bir kimlik de sergileyememiş ve “prensler” listesinin başında yer almış isimlerden biri.
Bugün hangi sebepten olursa olsun, belli ki Cumhurbaşkanı kendi ağırlığını Ankara ile birlikte koymaya devam edecek.
Teamüllere rağmen!
Peki halk ne yapıyor?
Aslında bir paparazi tadından öte anlam verilmeyen bu kavgalar ne kadar tehlikeli ve hassas olursa olsun, bugün halk nezdinde adres bellidir.
Bakanımız Atalay!
Sendikalardan, iş insanlarına, örgütlerden sivil halka kadar herkes, neredeyse damlatan çeşmesinin sorununu, Beşir Atalay ile çözmek yolunu deniyor.
Hükümetin çözmesi gereken temel sorun aslında bu yetki karmaşasıdır.
Tek adamlıktan öteye gidemeyen, siyaset üretiminde aciz kalmış, liderlik sorunu yaşayan parti, seçilmiş kabinesinin itibarını eski liderine karşı da koruyamıyor.
Partisinden sıyrılıp kendini temizleyen lider ise, o güven alanında ipleri eline alarak, aslında UBP’de yaptığını yapıyor.
Tek adamlık üzerinden yola çıkıp, bir yerde “de-facto bir Başkanlık” sistemi çalıştırıyor.