Ersin Tatar ne atar, ne tutar?
‘Sürekli gündemde kalmak’ dürtüsü siyasetçilerde yaygın bir eğilimdir. Kimileri ‘halkla ilişkiler’ desteğiyle yürütür bu işleri, kimileri manuel takılır.
‘Reklamın iyisi-kötüsü yoktur. Reklam reklamdır’ anlayışı bazı siyasilerin aklına fena yatmış olsa gerektir ki, ‘gündem olsun da çamurdan olsun’ tarzı hal ve gidişlerine tanık oluyoruz.
Bizim memlekette Ersin Tatar bu modelin önde giden örneğidir.
Maliye Bakanı olduğu günden itibaren her gün mutlaka düğünler ve cenaze törenlerinin yanısıra basında da görünmüş, kimi zaman kendi sorumluluk alanıyla ilgili, bazen de tamamen alakasız konularda konuşmuş, çoğunlukla absürt sözleri nedeniyle şimşekleri üzerine çekmişti.
En mühimi de hafta sonları gittiği İstanbul’da, Türkiye medyasına verdiği beyanatlardı. Kah “Kıbrıslı Türklerin çok yüksek maaşlar aldığını, her evde birkaç lüks otomobil olduğunu” söylemiş ve Kıbrıs’a döndüğünde topa tutulmuş, kah “ekonomi uçuşta” diyerek iyice uçmuş, kah “Bizim kadınlar evde oturuyor, Türkiye’den gelenler 120 TL gündelikle çalışıyor” diyerek potlar kırmıştı.
**
Anlaşılan o ki Tatar ‘muhaliflik’ döneminde de gündemde kalmak için takla atmaya devam ediyor!
Sansasyona meraklı bir Türkiye gazetesine verdiği demeçte Tatar “Ay sonu hükümet maaş ödeyemedi, ben de kredi kart borcumu ödeyemedim” diye bir laf etti.
Etti de milletin diline düştü!
Sosyal medyada Tatar topa tutuldu, ipe çekildi, çarmıha gerildi.
Herkes onun adını konuşuyor ya, Tatar memnun!
Maksat muhabbet de olsun, reklam da…
İyisi de, kötüsü de reklam.
Hem bize her gün bayram!
**
Tatar kendi kredi borcunu ödeyemediğini söyleyerek ‘geçiş hükümetinin Türkiye ile ilişkilerini’ gündeme getirmeyi denedi.
8,5 bin TL’lik kredi kartı borcu varmış da, maaşı yatmayınca ödeyememiş de…
Bu işin ‘masal’ kısmı!
Asıl derdi “Ankara bu hükümeti sevmez. Bizi sever. Parayı da bize verir” mesajını yaymak…
‘Biz’ dediği de UBP…
‘Ankara’ dediği de Büyükelçi Akça…
Bence Tatar bu retoriği sürdürsün. “Ankara şimdiki hükümete para vermeyecek” desin. Bunu her yerde yaysın.
Hatta becerebilirse bu açıklamayı Akça’ya yaptırsın!
Daha de becerikliyse, Erdoğan’a söyletsin!
İnanın, bunu yapmasını en çok ben istiyorum.
Yapsın ve sonucunu görsün.
**
Ersin Tatar ‘kendi kredi kartı borcunu ödeyemediğini’ söyleyerek hükümetleri döneminde işsiz, aşsız, sosyal güvencesiz bıraktıkları KTHY, ETİ, LTB çalışanlarından dün bolca ‘laf’ işitti.
Maaşlarına göz diktiği emeklilerin, ekmeklerinden olan Ercan’daki esnafın, alım gücü sürekli düşen sabit gelirlinin ve işsizlikten kıvranan gençlerin canını acıttı bir kez daha…
İnsanlar yokluk, yoksulluk içinde çırpınırken sırtınızı dönmüşseniz halka ve gözünüz sadece Ankara’yı görmüş, kulağınız yalnız Elçi’yi duymuşsa on binler ‘varoluş mitingi’ yaparken, film orada kopmuştur zaten!..
İnsanlar sessizdi karşınızda, belki kimileri korkudan…
Ama bilin ki gününü bekliyordu hepsi de!..
Şimdi gün yaklaştı, ‘hesap vakti’ geldi.
Tatar ve arkadaşları kredi kartı borçlarını ödeyecekler mutlaka…
Ama ödeyecekleri hesap tek o değil!..
‘Atma’nın da, ‘tutma’nın da, ‘uçma’nın da bir sonu vardır elbette…
Ve bir de faturası!..