1. YAZARLAR

  2. Neşe Yaşın

  3. ERTELENMİŞ TEMBELLİK HAKKI
Neşe Yaşın

Neşe Yaşın

ERTELENMİŞ TEMBELLİK HAKKI

A+A-

İnsan hayalleri, kaygıları, belleğiyle çok meşgul olduğunda yarı uykulu bir varoluşa dönüşüyor bu. Gerçek hayat ev ödevlerinin yapılmasını bekliyor ama… Hiçbir durumu bağışlamıyor ve ele alınmamış her iş, çözülmesi ertelenmiş her problem heyula gibi büyüyor. Modern hayat biraz da böyle bir kâbus hali…

Yapılması gerekenlerin listesi uzadıkça uzuyor. Günümüzde her türlü yükümlülük için pratik çözümler pazarlanmakta gerçi ama bunların hepsi zaman ve uğraş demek sonuçta. Zamanla şunu anladım ki gözünde büyüttüğün her şeyin pratik bir çözümü var ve bir parça sıkıntı ve fedakârlıkla halledilmesi mümkün. İşte bütün mesele bu… Yaratıcılık için en uygun rastlantı olan o zaman. Şiirin kapıya dayanıp ruhun sınırlarını geçmeye çalıştığı o an gündelik hayata dair bir yükümlülük için heba edilmek zorunda… Aylaklıkla geçen bazı eski günlere lanet etmeye de gerek yok… Onlar da şair için önemli çalışma anları çünkü.

Mesele şu ki sabah uyanıyorsun ve tek istediğin masa başında kendinle olup kapıya dayananı yazıya dökmek. Bunun için erken kalkmayı çözüm olarak görüyor kimileri. Zamanı iyi örgütlemek diye bir beceri var sonuçta. Ama şiir dediğin disiplinden çok kaosa dair bir durum. Bunun çözümü yazar evlerinde bulunmuş bir miktar. Sana bir oda veriliyor, yükümlülüklerinden, gerçek habitatından uzaktasın ve yazman için uygun koşullar oluşturulmuş. Başlamış ve yol almış olduğun bir metin üzerinde çalışıyorsan ideal mekânlar bunlar. Ama yazar evine gidip de şiir bulayım diyenler için bu durum genelde hüsran olmuştur.

Pek çok başarılı erkek şaire baktığımızda genelde bir kadının onlar adına hayata dair yükümlülüklerini üstlendiğini görürüz. Bazı erkek şairler eşleri yanlarında yoksa dünyada kaybolmuş birer küçük çocuk gibidirler. Bunu çok gözlemlemişimdir. Bazen şiir festivallerinde içim acıyarak devreye girerim. “……. bey, şapkanızı aldınız mı? Okuma gözlüğünüzü unutmadınız değil mi?” şeklinde. Şair karısı diye bir kategori var. Şiirin ardındaki gerçek kahramanlar bu kadınlar. Hem esin perisi, hem her şey onlar… Temizlikçi, aşçı, sekreter, terapist vs.

Bu girişi üç haftadır eski yazılar yayımlayarak yaptığım kaçamağa bir bahane olsun diye yazmadım. Sadece yine geç uyandığım bir sabahta “Neşe, artık bu kadarı da fazla. Otur yazını yaz” diye kendimi azarlayarak bilgisayar başına geçince bunlar dökülüverdi.

Kolay değil 2007 BirGün serüveninden başlayarak 8 yıldır her hafta bir yazı yazıyor olmak… Bana sorarsanız bu benim için bir keyif ama zaman zaman hafta çok çabuk geçiveriyor. Hayatı anlamlı kılmak, kalıcı bir şeyler yapmak ve hayattan zevk almak arasındaki sınırları yok etmeye çalışmışımdır. Bunun formülü en sıkıcı yükümlülükleri bile bir çeşit keyif haline dönüştürmek. Bazen beceremiyorum işte… Özellikle bir şey yapasım varken başka bir şey yapmak zorunda olmak zül oluyor.

Köşe yazısı yazmak ise boşluğa doğru, beni her hafta izlediğinizi düşündüğüm siz bazı okurlara hitaben bir mektup yazmak gibi… Bunca yıl sonra artık epeyce yakınlaştığımızı, birbirimizi daha iyi tanıdığımızı varsaydığım için hatalarımı bağışlayacağınızı biliyorum. Fazlaca seyahatli, fazlaca hareketli geçen son ayların yorgunluğu var biraz üzerimde… Yine hareketli bir dönem başlıyor ve dinlenmeye de pek fırsat yok üstelik.

Bu hareketli dönemlerin çok önemli bir getirisi var tabii. Şu an bir kargaşa ve bir uğultu biçiminde olsalar da kafamda yepyeni fikirler, imgeler dolanıyor. Kendimi ruhen zenginleşmiş, biraz daha olgunlaşmış ama aynı oranda da gençlik enerjisiyle dolu hissediyorum. Bunun gelecek haftalarda daha eli yüzü düzgün yazıların habercisi olduğunu duyumsayabiliyorum.

Boşa geçen bütün zamanlar, geçmişte yaptığım sayısız hatalar için keder doluyum aslına bakılırsa… Ama olan olmuş artık. Şu an hayata dair bazı yükümlülüklerim gözümde büyüyor ama onları halledecek potansiyeli taşıdığımı da hissediyorum aynı zamanda.

Aşamayacağımız güçlük, çözemeyeceğimiz sorun yok aslına bakılırsa.(Kıbrıs Sorunu da dâhil buna) Yeter ki gerçekten, en gönülden isteyelim ve niyet edelim.

Önümüzdeki haftalarda yepyeni ve dopdolu mektuplar yazacağıma söz vererek tembellik hakkımı biraz daha erteliyorum sevgili okurlar. Hayat her yerde ve insan dokunduğu her şeyde bir güzellik yaratabilir eğer isterse. Gözlerinizden öperim.

Bu yazı toplam 2636 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar