Eş zamanlı irade noksanlığı
Bütçe görüşmeleri ülke yönetiminin röntgeni gibidir.
Kırığı, çıkığı görürüz.
Pek çok önemli detay, rakamlar, siyasetler ve söylemler ortaya serilir.
Kirli çamaşırlar ipe serilir aslında…
Yalanlar deşifre edilir…
***
Meclis’te sürdürülen bütçe görüşmelerini kaç kişi izleyebiliyor?
Çok fazla olduğunu düşünmüyorum.
Kürsüde uzun uzun yer alan konuşmalar çoğunlukla mesai saatlerine denk geliyor.
İşinde, gücünde çoğunluk…
Hele de özel sektör emekçileri, işçiler, kırsalda tarım ya da hayvancılıkla uğraşanlar nasıl izleyebilirler?
Seçimlerde sonucu belirleyen en geniş kitle böylesi konuşmaları izlemiyor ya da izleyemiyor.
Parti sadakati bulunmayan seçmenden söz ediyorum.
Kimi siyasete mesafeli insanlar…
Kimi de ikrah etmiş…
Keşke bu konuşmaları dinleseler…
***
Hayatlarımıza dayatılan vasatlık, çürüme ve kirlenme olanca açıklığıyla anlatılıyor oysa…
Cumhurbaşkanlığı, Meclis dahil her bir bakanlık ve kurumlar bütçe görüşmelerinde ayrı ayrı ele alınıyor.
İşte o nedenle, not almak, yazmak isterim.
Kimi konuşmaları geriye sarar, yeniden dinlerim.
Hepsine yetişemesem de çabalarım…
Bütçe görüşmeleri muhalefetin performansı açısından da son derece önemlidir.
İyi de iş çıkartıyor muhalif vekiller…
Hani deyim yerindeyse, hallaç pamuğu gibi atıyor “hükümet” olarak anılan yapıyı…
***
Dünkü notlarına bakıyorum.
Fikri Toros'un "Cumhurbaşkanlığı" bütçesinde Kıbrıs sorununa yönelik konuşması, hayatlarımızdaki pek çok çıkmaza yönelik de harika bir özetti.
***
Kıbrıs uyuşmazlığı 61'inci yılına girdi.
İşte bu noktada her daim anımsamamız gereken şu temel saptamayı yaptı Fikri Toros:
"Çözümsüzlük, Kıbrıslı Türklerin sürekli olarak derinleşen sosyal, kültürel ve ekonomik aşınmasının kökünde yatan en temel sebeptir."
Elbette pek çok yanlışı, eşitsizliği, duyarsızlığı; avantacı ve fırsatçı eylemleri, onca yüzsüzlüğü ve kepazeliği bu gerekçenin ardına gizleyemeyiz.
Bir Kıbrıs sorunumuz var…
Bir de ondan bağımsız “kuzey” sorunumuz!
Bunu da kabul etmeliyiz.
Yine de "çözümsüzlük" koşullarında ciddi dönüşümler beklemek mümkün değil.
***
“Çözümsüzlük” istiyor şu anki yönetim…
Fikri bey iyi özetlemiş.
"Egemen eşitliğin ve uluslararası statünün tescil edilmesini, kapsamlı çözüm müzakerelerinin devam edebilmesi için önkoşul koyan sözde yeni siyaset, çözümü engellemek anlamındadır.
Bu pozisyonu kimse kabul etmez.
Kıbrıs'ta ikinci bir egemen devlet uluslararası gerçeklik içinde olasılık dışıdır.
Bu siyaset çözüm değil çözümsüzlük siyasetidir.
Çözümsüzlük ise Kıbrıslı Türklerin her alanda denklem dışı bırakılarak, özne olmaktan uzaklaştırılmasıdır."
***
Bir "mahrumiyet" hali yaşıyoruz.
Kendi yurdumuza yabancılaşıyoruz.
Bunun en temel sebebi de çözümsüzlüktür.
Eş zamanlı irade noksanlığını anlattı Fikri bey…
Güneydeki "noksanlığı" değiştirme şansımız yok.
Etkileyebiliriz ancak...
Kuzeyde durum farklı…
Değiştirebiliriz.
İnatla, ısrarla, cesaretle, bilinçle, dayanışmayla değiştirebiliriz.
Müdahaleye izin vermeyerek…
Kararlılıkla…
Anayasa’daki Kıbrıslı!
Anayasa içerisinde “Kıbrıslılar” diye yazıyor.
Meclis kürsüsünden anlatıyor Tufan hoca…
Hem de birkaç farklı yerde yazıyor, Kıbrıslılar…
Tatar, "Kıbrıslı kavramını kabul etmem" diyor.
Hem de öğretmen adaylarına…
"Cumhurbaşkanı" olduğu iddiasındaki devletin Anayasası'nı da kabul etmiyor.
O "Anayasa"nın kuruluş bildirgesi de "federal çözüm"ü işaret ediyor gerçi...
Hatta "KKTC" bu anlamda "federal çözüm" için bir müzakere pozisyonu gibi...
İlk gariplik bu değil elbette…
Seçildiği günden bugüne.
Yabancı istatistiği!
Kıbrıs Cumhuriyeti İstatistik Dairesi adanın güneyine dair önemli veriler yayınladı.
Güncel veriler…
Kıbrıs’ın güneyinde 26 farklı Avrupa Birliği (AB) ülkesi vatandaşı ile 40 farklı AB üyesi olmayan ülke vatandaşı yaşıyor.
66 farklı ülkeden insan…
Bunların 86 bin 26’sı Avrupalı…
142 bin 514’ü diğer ülkelerden…
En fazla da Yunanlılar var, 35 bin 499 kişi…
İngilizlerin sayısı 27 bin 986.
388 de Türk yaşıyormuş!
Peki, kuzeyde durum ne?
“İstatistik Dairesi” burada da var!
Kaç yabancı yaşıyor adanın kuzeyinde?
Ne kadar Avrupalı?
Türkiye’den kaç kişi?
Diğer ülkelerden kaç?
Buyurunuz “eşitleyiniz” veriyi!
İzin verirlerse tabii…