1. YAZARLAR

  2. Derya Beyatlı

  3. #eşcinsellik suçdeğildir
Derya Beyatlı

Derya Beyatlı

#eşcinsellik suçdeğildir

A+A-

Bu ikinci karşılaşmamız, aynı projede çalışmaya başlayalı olmuş bir kaç ay. Mailleşmişliğimiz, telefonda konuşmuşluğumuz da var da, malum teknoloji çağı, toplantılarımız dahi online, başka başka şehirlerde yaşadığımızdan. 

Bu ikinci kez gözlerime bakışı. Bir rapor üzerinde çalışıyoruz, o istatistikleri toparlamış, grafikleri hazırlamış, ben altına yorumlarımı yerleştirmeye çalışıyorum. Microsoft’un kilitlenmeyi seçip, beni çileden çıkarttığı bir anda, birdenbire;

‘Ben eşcinselim’ diyor.

Başımı kaldırıp yüzüne bakıyorum, peki diyorum ve bilgisayarım ile kavgama kaldığım yerden devam ediyorum. Sence bu yorumları kurtarabilecek miyim, yoksa hepsi gitmiş midir diye soruyorum ardından takım arkadaşıma, endişeli.

Bu kadar mı? diyor. Bu kadar diyorum. Maviyi değil de kırmızıyı sevdiğini söylemen kadar doğal kadından değil, erkekten hoşlanman. Bunun ne bir sapkınlık, ne de anomali olmadığını bilecek kadar farkındalığım var.

Cinsel yöneliminden dolayı sana önyargı duymamı beklemiyorsun herhalde diyorum sonra şaşkın. Çok çok bizim piyasayı daralttığın için biraz kızabilirim o kadar, kadın-erkek oranını biliyorsun zaten, rekabeti kızıştırıyorsun, olmuyor! diye takılıyorum.

Yok diyor, önyargılı olacağını düşünmemiştim ama, ne bileyim galiba biraz daha fazla tepki beklemiştim. Genelde duyduğum cümleleri bilsen. Haklısın diyorum, hayat zor bu ülkede. 

‘ÇOK ZOR ’ diyor...

Eşcinselliğin suç olmaktan çıkarılması yasa tasarısı için kıyametlerin koptuğu bir ülke bu, hayat daha da zor cinsel yönelimi farklı olanlara. Şimdi zamanı mıydı diyenler, AIDS vakaları artacak diye feryat figan edenler, ahlaksızlıktan dem vuranlar, Psikiyatrist önerenler...

Şimdi değilse ne zaman? İnsan haklarının zamanı ne zaman?

Elektrik fiyatlarının düşmesini mi beklemeli eşcinseller aşık olmak için?

Kimliklerinin parçalanmaması için Türkiye’den su mu gelmeli önce?

Ayrımcılığı geçtim, ‘suç işlememek’ için önce Kıbrıs Sorunu mu çözülmeli?

Ne zaman, bizden farklı olanlara var olma şansı vermek için doğru günü  gösterecek takvimler?

Irkçılığımız, homofobimiz, seksistliğimiz, bencilliğimiz hangi yüzyılda son bulacak bizim?

Delinen dağlar, tüketilen hayvanlar, katledilen doğa, sömürülen kadınlara kılımız kıpırdamazken, başkalarının yatak odalarına müdahale etme hakkını kendimizde görmekten ne zaman vazgeçeceğiz biz?

Farklı olmaya cesaret edebilmek, farklı olana yaşam şansı tanımak için kaç kez daha batıp çıkmalı bu ada?

Gelenekseli de, sosyali de, homofobik yorumlarla dolu medyanın. Yasak kalsın diyor hiç beklemediğim insanlar, köşe yazarları, aydınlar!

‘Benim sevgilimin elini tutma hakkım olsun sokakta, ama ‘O’ evinde dahi korkuyla yaşasın!’ 

Bir de evinde istediğini yapsın, benden uzak dursun şeklinde, şartlı izin verenleri var, eksik olmasınlar. 

Minik bir araştırma yapıyorum internet üzerinden. 1990 yılında Dünya Sağlık Örgütü eşcinselliğin bir hastalık olmadığını ilan etmiş.

2008 yılında Danimarka ve Fransa öncülüğünde hazırlanan cinsel kimlik ve yönelim kaynaklı ayrımcılık, dışlama, şiddet, taciz, yalnızlaştırma ve önyargıya karşı çıkan Birleşmiş Milletler Kararına günümüze dek 94 ülke imza atmış. 

Bugün 77 ülkede eşcinsel olmak yasakmış hala. Hepsini sıralamak gereksiz, bir kaç tanesini örneklemek derdimi anlatmaya yeterli:

Afganistan, Suudi Arabistan, Nijerya, Sudan, Somali...

İngiliz döneminden Kıbrıslılara miras kalan bu yasak Kıbrıs Cumhuriyeti’ni 1993 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde özel hayata müdahale gerekçesi ile  mahkum etmiş. AB üyelik müzakereleri sırasında, 1998 yılında yasak kaldırılmış sonra. 16 yıl önce... 

16 ülkede eşcinsel çiftlerin birliktelikleri devlet onayı alabiliyor, evlenebiliyor, çocuk sahibi olabiliyorlarmış:

Belçika, Kanada, Danimarka, Fransa, İspanya... 

Anlatabiliyor muyum?

12 Ocak 2014
Marsilya

Bu yazı toplam 3587 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar