‘Eşdeğere puanına karşılık denizde petrol’
1974 sonrasının ‘ganimet’ düzeninde sona gelindi.
Devlet artık ne eşdeğerciye, ne mücahit puanı sahibine toprak veremiyor.
Yıllardır ‘paket’ açıklanmıyor.
Çünkü ‘kara’ bitti!..
Ama ne gam?
Şimdi gündemde denizler var!..
1974 sonrasının ‘ganimet’ düzeninde sona gelindi.
Devlet artık ne eşdeğerciye, ne mücahit puanı sahibine toprak veremiyor.
Yıllardır ‘paket’ açıklanmıyor.
Çünkü ‘kara’ bitti!..
Ama ne gam?
Şimdi gündemde denizler var!..
Yakında yeni ‘eşdeğer paketleri’ açıklayacak hükümetimiz…
Hele bir petrol bulunsun.
Piri Reis’in sismik araştırmaları olumlu sonuç versin.
Görün o zaman siz ‘paket’leri…
Kara bittiyse, denizimiz var.
‘Tam egemen’ bir devletiz ya…
Kıta sahanlığı anlaşması da imzalıyoruz.
Kıta’mız da tamam, sahanlığımız da…
Kara suları da bizim, hava sahası da…
Binlerce kilometre karelik denizimiz orada işte…
Parsel parsel parsellemişiz üstelik…
A parselinden G parseline…
Tekmili 7 parsel…
Hem bizim parsellerimiz Rum tarafının parsellerinden büyük!..
Onların 12 parseli var ama, bizimkilerin her biri daha hacimli, ebatlı…
Parselleri dağıtır hükümetimiz yakında…
Açıklar ‘paket’i, başlar müracaat almaya…
Güneyde mal bırakan eşdeğerciler ve mücahitliği puana çevrilenler girer sıraya…
Tahsisten hak sahipleri de sırada!..
Uzar gider kuyruk bakan kapıları önünde, müsteşar odalarında, parti örgütlerinde…
“Bizim çocuğa da bir parsel denizcik” kuyruğu bu!..
Petrolü de bol çıksın.
Hem köye de yakın olsun.
Manzaralı olursa bir de, ne ala…
“Hayır duam tutsun. Seçimde biz de sizi göreceğiz tabii…”
**
Petrol ve doğal gaz arama kriziyle birlikte sokakta konuşulan esprili hikayelerden biriydi yukarıda okuduğunuz.
O kadar çok mizah yapılıyor ki konu hakkında…
“Kıbrıs’ta Petrol Fıkraları” diye kitap yazılır hepsini toparlasak.
İnsanımız acı bir tebessümle izliyor Doğu Akdeniz’de yaşanan parsel kavgasını…
Çok iyi biliyor çünkü, petrolün bu topraklara ‘iyilik’ ve ‘zenginlik’ getirmeyeceğini…
Kara parçası üzerinde on yıllardır ‘hayır yüzü’ görmeyen, geleceğini bilemeyen ve insanını tutamayan Kıbrıslıların bu insafsız çekişmeyle daha da yaralanacağını görüyor.
Filler kapışırken çimenlerin başına neler geleceğini kestirebiliyor.
Belki bu yüzden işi gırgıra vurmayı tercih ediyor.
Toplumun geçmişine uygun ‘denizi de dağıtacaklar’ esprisini üretiyor.
Hem belli de olmaz yani.
Belki de dağıtırlar.
Hazırlamak lazım eşdeğer cetvellerini…
Ne olur, ne olmaz.
‘Yetki’ tartışmasına ‘G noktalı’ çözüm
TC-KKTC kıta sahanlığı sınır anlaşmasına dayandırılarak Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na (TPAO) verilen arama ruhsatının şifrelerini ve kimi perde gerisi bilgileri dün bu köşede anlatmıştım.
Bir nokta eksik kaldı.
‘G noktası’ açıklamasını neden Başbakan İrsen Küçük yaptı?
Pazartesi akşam saatlerinde Başbakanlık Basın Bürosu vasıtasıyla basına gönderilen yazılı metinle ‘G noktası’ ilk kez ilan ediliyordu.
‘AR/KKTC/G’ kodlamasının İrsen Küçük tarafından duyurulmasının perde gerisinde Cumhurbaşkanı-Hükümet gerginliği yatıyormuş meğer!..
Konu hakkında Ankara’da yapılan toplantıya hükümet yerine Cumhurbaşkanı Özel Temsilcisi Kudret Özersay’ın gitmesi ve açıklamalar yapması üzerine Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün çıngar çıkarmıştı.
New York’ta imzalanan Eroğlu-Erdoğan anlaşmasına bu sefer Başbakan Küçük tepki koymuş, “Haberimiz olmadı” demişti.
‘G noktası’ açıklamasında ‘başrol’ün Başbakan Küçük’e verilmesi buna dayanıyor işte…
‘Yetki’ tartışmalarından oldukça rahatsız olan hükümete bir tür ‘jest’ yapılmış oldu Saray tarafından…
Ama öyle anlaşılıyor ki bir ‘şart’la: Açıklamayı Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün yapmayacaktı!..
Oysa böylesi teknik bir açıklamayı ‘diplomasinin merkezi’ durumundaki Dışişleri’nin yapması daha yerinde olurdu.
Ancak belli ki Saray’ın Özgürgün öfkesi henüz dinmiş değil.
‘G noktası’nı açıklamak da İrsen Küçük’e nasip oldu.
Ertesi gün de Eroğlu ile Küçük ‘yetki krizi’ gündemiyle toplandı.
Ama Saray’dan sadece ‘görüntü’ verildi, ‘detay’ değil.
İçeride ne konuştu ‘halef’ ile ‘selef’ bilinmez ama bu kavganın sonu kurultayda bitecek gibi gözüküyor.