1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Eşekler, egemen eşitliğimizi kabul ettirir mi?
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Eşekler, egemen eşitliğimizi kabul ettirir mi?

A+A-

Afrika ülkesi Botswana, fil avcılığı konusunda “sınırlama” getiren İngiltere ve Almanya’ya adeta savaş açtı…
Botswana Cumhurbaşkanı Mokgweetsi Masisi, geçtiğimiz ay İngiltere’yi, “size 10 bin fil göndereceğim” diyerek tehdit etmişti… Şimdi de Almanya'yı 20 bin fil göndermekle tehdit ediyor…

-*-*-

The Guardian’ın haberine göre, kaçak avcılık ve fillerle ilgili korumacılık gibi sebeplerle Berlin Hükümeti Botswana’ya av malzemeleri ithalatında zorluk çıkarıyor… 

-*-*-

Alman Bild gazetesine konuşan Mokgweetsi Masisi, avcılık malzemelerinin ithalatına getirilen yasağın Botsvanalıları yalnızca yoksullaştıracağını söyledi.

-*-*-

Afrikalı lider, koruma çabalarının fil sayısında patlamaya yol açtığını ve avlanmanın filleri kontrol altında tutmanın önemli bir yolu olduğunu savundu. 
Masisi Alman gazetesine, fil sürülerinin mülklere zarar verdiğini, mahsulleri yediğini ve bölge sakinlerini ayaklar altına aldığını söyledi.

-*-*-

Masisi, “Berlin'de oturup Botswana'daki meselelerimiz hakkında fikir sahibi olmak çok kolay. Bu hayvanları dünya için korumanın bedelini ödüyoruz” dedi.
Ülkesinde fil nüfusunun yaklaşık 130 bine çıktığı Masisi, "Bu bir şaka değil" dedi.

-*-*-

Dünyanın en büyük fil popülasyonuna ev sahipliği yapan Botswana, Masisi'nin "nüfus fazlalığı" olarak tanımladığı durumla mücadele etmek amacıyla Angola'ya 8 bin fil ve Mozambik'e de 500 fil teklif etti. Mart ayında yetkililer ayrıca Londra'ya 10 bin fil göndermekle tehdit etmişti.

-*-*-

"Almanya'ya böyle bir hediye vermek istiyoruz" diyen Masisi, "hayır"ı cevap olarak kabul etmeyeceğini de sözlerine ekledi.

-*-*-

Bir Alman yetkili ise "Biyolojik çeşitliliğin endişe verici kaybının ışığında, avcılık ürünleri ithalatının sürdürülebilir ve yasal olmasını sağlamak için her şeyi yapma konusunda özel bir sorumluluğumuz var" dedi.

-*-*-

Botswana Cumhurbaşkanı’nın “filler” üzerinden yürüttüğü diplomasi, çok ilgimi çekti!
Diyeceksiniz ki, “neden”?

-*-*-

Hemen anlatayım!
Bizim fillerimiz yok!
Ama eşeğimiz çok!

-*-*-

Ve biliyorsunuz bu eşekler ülkemize çok ciddi de zarar veriyor!
Tıpkı fillerin Botswana’ya verdiği zarar gibi!
Bizim eşekler, ülkenin çok değerli kısmını yemiş – bitirmiş durumda ve çoğalıyorlar, zarar vermeye devam ediyorlar!

-*-*-

Hani biz de siyasetimizi eşekler üzerinden götüremez miyiz?
Eşeklerimiz, KKTC’nin tanınması, egemen eşitliğimizin kabul görmesi adına işe yarayamaz mı?
BM’yi, AB’yi, ne bileyim Kıbrıs Cumhuriyeti’ni eşeklerimizin vereceği korku ile ikna edemez miyiz?

-*-*-

Zaten, Tufan Erhürman hocamın dediği gibi, her işimiz “Saldım çayıra, Mevlam kayıra” sistemiyle gitmiyor mu?
Salalım eşekleri Guterres’in üzerine, tanısınlar KKTC’yi!


Van’daki seçim, Kıbrıs meselesi ve hipokrasi!

Yenidüzen’de 10 Temmuz 2023’te “Hipokrasi” den bahsetmiştim…
Ve şunları yazmıştım:
“… Nedir hipokrasi?
Hipokrasi, bir devletin yönetilmesi aşamalarında, yönetenlerin, bir biriyle çelişkili kararlar üretmemesidir...
Yani ona başka, sana başka davranmaması!
Hasan’ı koruyup, Cemal’ı ya da Cemil’i dışlamamasıdır!

-*-*-

Veya daha farklı bir anlamıyla hipokrasi, “ikiyüzlülük”tür...
Bir kişi aslında sahip olmadığı duygu, düşünce, erdem, değer veya özellikleri, sanki sahipmiş gibi gösteriyorsa, “hipokrasi” yapmaktadır...  

-*-*-

Şöyle de söyleyebiliriz: 
Hipokrasi ya da ikiyüzlülük, kişinin kendi ifade ettiği ahlâki kural ve prensiplere kendisinin uymamasıdır...

-*-*-

Mesela bir olayla ilgili olarak hükümet, yasalara hatta Anayasa’ya uymuyor ama başka bir olayda vatandaşına “yasa bunu emrediyor” derse, hipokrasi yapmış olur... 
Devlet yasalara ve Anayasa’ya her zaman, her durumda uymalıdır ki hipokrasiye düşmesin!

-*-*-

KKTC’de hipokrasi mi?
Günlük hayatın parçasıdır.
Özellikle mevcut iktidarda hipokrasi çok sık görülen bir olaydır...

-*-*-

Evet!
Hipokrasiyi, argoda ya da Ekşi Sözlük’te “… demokrasinin namusunu kurtarıp düşünce özgürlüğünün ırzına geçmek” olarak da tanımlayanlar var…”

-*-*-

Türkiye’de Van seçmeni, geçtiğimiz Pazra günkü yerel seçimlerde, yüzde 55’in üzerinde oyla, DEM adayı Abdullah Zeydan’ı Büyükşehir Belediye Başkanı olarak seçti…

-*-*-

Ve gerçek bir adaletsizlik kumpası ile daha önce de Kürt illerinde ya da belediyelerinden yapılanların benzeri yapıldı; “Zeydan aday olamazdı…” denildi… Başkanlık mazbatası, yarısı kadar oy alamamış birine verildi…

-*-*-

Bir yanda demokrasinin kazandığını söylemek, öte yanda demokrasinin kararına kumpasla müdahale etmek, hipokrasidir…

-*-*-

Haaaa, kaldı ki, Türk dış siyaseti, özellikle Kıbrıs ve Kürt sorunlarında gerçek hipokrasinin merkez üssü değil mi?
Kıbrıs’ta, Türk etnisitesinde, egemen, eşit ve bağımsız bir devlet savunacaksınız; ama Türkiye’de, geçtim Kürt halkına devlet kurma hakkını, seçtikleri belediye başkanlarını bile uygun görmeyeceksiniz!

-*-*-

Hipokrasi, bir ülkede demokrasinin iyi işlemediğinin en belirleyici ispatıdır…
Ve hipokrasi, geri kalmışlığın ta kendisidir…
Yazık!

-*-*-

Kürt ve Kıbrıs sorunlarıyla ilgili iki zıt tavır yani açık hipokrasi, aşırı Türk milliyetçiliği mensuplarına hatırlatıldığı zaman verdikleri tek tepki, “o başka bu başka ulan, hain misin?” tepkisidir… 
Bu tepki bile başlı başına, tutarsızlığın, iki yüzlülüğün yani hipokrasinin açık kanıtıdır…

649549-0.jpg

Yani, aramızda, Ersin Tatar’ın, on binlerce dolarlık masrafla New York’a gidip, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e, “egemenliğimiz, eşitliğimiz tanınmazsa masaya oturmayacağız” diyeceğini bekleyen var mı? Bence, BM Genel Sekreteri’nin, Tatar’a, dalga geçercesine, “masada eşitsiniz canım benim, hadi naş naş, güle güle git, tükürdüklerini yalattığım için üzgünüm” deme olasılığı, “KKTC’nin eşitliğini ve egemenliğini kabul ediyoruz” deme olasılığından daha yüksektir… Yani onca yolu gideceksin ve “çözüme karşıyız” mı demeye getireceksin? Günah bu halkın parasına da ya hu!

Bu yazı toplam 1710 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar