Eşit egemen devlet mi domuz ölünün körü mü?
İki eşit ve egemen devlet!
Öyle diyor Tayyip Erdoğan!
Ve bizimki tekrarlıyor!
-*-*-
Yani Kıbrıs Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni “eşit” ve aynı zamanda “egemen” kabul ediyorlar!
E yalan!
Bu büyük bir yalandır!
Ve bu büyük yalan apaçık da ortadadır!
-*-*-
Türk Devletleri Teşkilatı’nın en son Özbekistan’daki toplantısına girmenin bir anlamı yok!
Kısaltılmışı KKTC olan “eşit ve egemen” iddiasında olduğunuz devlet, “uluslararası hukuk”ta yok hükmündedir!
Ama bunu geçtik!
-*-*-
Evet, bunu geçtik!
Tamam, “uluslararası hukuk hatalıdır”…
Tamam, “BM Güvenlik Konseyi kararları yanlıdır”…
Tamam, “dünya beşten büyüktür” de; “egemenlik” meselesini nasıl açıklarsınız?
-*-*-
Mesela, KKTC’nin gerçekten “egemen” mi olduğuna inanıyorsunuz?
Yoksa çok mu şaka yapmayı seviyorsunuz?
Kardeşim ne egemeni?
Neyin egemeni?
Siyasi iradesi de demokrasisi de “kilitli bisiklet” gibidir…
Bisikletin sahibi gelir, anahtarları getirir veya şifreyi verirse, bisikleti sürersiniz!
-*-*-
Haaaaa, bunu da geçtim…
Miktir edin uluslararası hukuku da egemenliğin işgal altında olduğu gerçeğini de!
Bisiklet dedik ya; gelin bisiklet meselesine geçelim…
-*-*-
Yaklaşık bir senedir günde 4- 5 kilometre yürüyüş yapıyorum…
Buna üç ay kadar önce bisiklet sürmeyi de ekledim…
Bazen 8 kilometre, bazen 14 kilometre bisiklet sürerim…
-*-*-
Neden 8 kilometre?
Çünkü, evimden – Güney Kıbrıs’ta et almaya gittiğim süpermarkete 4 kilometrelik bir mesafe var.
Gidiş dönüş eder 8 kilometre!
-*-*-
Peki, neden eti Güney’den alıyorum?
Güney’de Euro kullanılıyor…
1 Euro, tam 10 yıl önce 2.2 TL’ydi…
Şimdi 1 Euro neredeyse 22 TL oldu…
Aradaki nokta silindi!
Buna rağmen, KKTC’de et fiyatı, Güney’deki et fiyatının neredeyse iki katı!
Domuz etini çok sevdiğimden değil bu arada ama onu da belirtmekte fayda var; domuz eti, kuzu ve danaya göre daha da ucuz.
Bu arada tavuk fiyatları hemen hemen aynı!
-*-*-
Ve gelelim 14 kilometrelik sürüşün hikayesine ve neden 14 kilometre olduğuna!
Efendim, bilenler bilir…
Lefkoşa’da üç adet geçiş kapısı var…
Bunlardan ikisi sadece yayalara ve bisikletlilere…
Biri ise araçlara ait…
Haaa Ledra Palace’tan da bazı araçlar geçiyor ama onların BM’ye ait olması gerekiyor falan.
-*-*-
Geçiş kapılarından biri Metehan ya da Kermiya veya Aydemet! Üç isimli!
Öteki Ledra Palace…
Evden ayrılıyorum, Metehan’dan geçiyorum, Güney’de hipodromun yanından süzülüp, mahkemeler, meclis derken, Ledra Palace’tan ver elini KKTC!
Yaklaşık 7 kilometre!
Ledra Palace’tan, Dereboyu üzerinden Yenikent Gönyeli, 7 kilometre daha!
Matematiğim Devlet Bahçeli’ninki kadar iyi olmasa da, 7 artı 7 etti 14!
-*-*-
Efendim, matematiği boş verin…
Yollara gelin!
KKTC’de yollar, langufa dolu!
Yani çukur canım çukur!
Bisikletleri boş verin, araçlar için de ciddi zarar!
Asfalt yarık, dökük…
Peki Güney?
Güney’de bisikletiniz için neredeyse her yanda özel bölüm ayrılmış…
Sadece bisikletle gezebileceğiniz, spor yapabileceğiniz, yürüyeceğiniz muhteşem bir güzergah var Güney Lefkoşa’da…
Ve yollar pırıl pırıl!
Sokaklar çok daha temiz!
Yol kenarlarında çöp yok!
Evler bakımlı!
-*-*-
Peki KKTC?
Ledra Palace’tan çıktınız; bisiklete bineceksiniz, Allah’a emanetsiniz!
Otomobil, minibüs, kamyon ve otobüs sürücülerinin tamamen insafına kalmışsınız!
Dereboyu mu?
Her ihtimale karşı, kafir ölmemek adına, bir Fatiha oku, Kelime – i Şahadet getir, öyle sür bisikletini!
-*-*-
Sayfalar dolusu kıyas yapabilirsiniz…
Mukayese edebilirsiniz…
Benzeterek veya karşılaştırarak değerlendirebilirsiniz…
Ne yazık ki eşitlik yoktur!
Hiçbir konuda eşit değilsiniz!
-*-*-
Mesela Güney Lefkoşa’da size sokak köpeği veya sokakta yaşayan sahipli köpek salmaz!
Neden?
Çünkü yoktur!
KKTC’de mi?
Allah’a şükür son bir aydır Rauf Raif Denktaş’ın anıt mezarındaki köpekler bana hiç salmadı ama geçenlerde Türkiye’den gelen bir grup kadın ziyaretçiye hafiften saldırılarına tanık oldum!
-*-*-
Bizim de üç köpeğimiz var…
Ama sokağa salıp, gelene geçene havlamalarına müsaademiz yok!
Telin, gancellinin arkasından havlıyorlar ve ondan bile mahcup oluyoruz ama yok da sokağa salmak!
Mahallede sahipli, sahipsiz en az 30 köpek sokakta yaşıyor…
Canları sıkıldı mı, havlıyorlar, beğenmedikleri kişilere de saldırıyorlar…
-*-*-
Uluslararası hukuk, egemenlik, bayındırlık, ulaştırma, toplu taşımacılık, temizlik, okullar, hastaneler…
Neymişiz?
Egemen ve eşit!
Domuz ölünün körüyüz!
Uydurmayın!
Yapay zekadan cumhura başkan olmaz mı?
Yapay zeka son dönemlerin en önemli konusu…
İngiltere’de British Telecom, kısa zaman içerisinde 10 bin, gelecekte de 55 bin kişiyi işten çıkaracak ve bu insanların yerine yapay zeka kullanacak!
-*-*-
Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı Seçimi 2’nci turu önümüzdeki Pazar günü tamamlanacak…
Tamamlanacak diyorum çünkü yurt dışında ve tabii ki KKTC’de oy verme işlemi hafta sonu başladı.
Örneğin TC vatandaşı ve seçmeni olan herkes yarına kadar Mağusa ve Lefkoşa’da oy kullanılabiliyor…
-*-*-
Özellikle Tayyip Erdoğan seçimi kazanırsa, tabii ki Cumhurbaşkanı Yardımcısı veya yardımcılarından birine herhalde eskiden olduğu gibi, “KKTC”yi de verir!
Umarım Diyanet İşleri Başkanı’nı Cumhurbaşkanı Yardımcısı yapar…
İçimden öyle geldi!
-*-*-
Ancak asıl merak ettiğim nedir biliyor musunuz?
Veya şöyle diyeyim; “… merak etmekten çok, naçizane bir önerim olacak…”
Tayyip bey seçimi kazanırsa, KKTC’de artık “Cumhurbaşkanı” seçmeyelim…
Hele şimdiki gibi birine hiç ihtiyacımız yok!
-*-*-
Ne mi yapalım?
Türkiye ne mi yapsın?
KKTC’nin başına yapay zeka atasın!
Çok hoş, şık ve ilerici bir hareket olur!
-*-*-
Olmaz mı?
Neden olmasın?
Dünya düşünsün!
Nikos Hristodulidis düşünsün!
Bizim için hiç sıkıntı olmaz yani!
-*-*-
Düğüne, sünnete, camiye, kermese, futbol maçına, çilek tarlasına, sanayi bölgesine, arada bir Maraş’a gitmeye programlayacaksınız; sabahları köpekle Bellapais’te yürüyecek ve selfie çekecek…
Gerisi gereksiz!
Haaaa bir de olası rakiplerinden huy kapmalı!
Mesela, “Tahsin” adını işitirse “hade be hade be hade be” diye sinirlenmeli!
“Ünal” dendiğinde, “yürü oğlum işine yürü oğlum işine yürü oğlum işine” diye üç kez bağırmalı!
Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın anıt mezarının iyileştirilmesi ve tamamlanması için ihaleye çıkıldı. Sevgili Hüseyin Amcaoğlu, Gönyeli’ye belediye başkanı seçildiği günden beri buradaki otları temizlemeye, pisliği, çöpleri atmaya çalışıyor ama olmuyor… Fotoğrafı, geçtiğimiz Cumartesi sabahı çektim… Akşam birileri içkisini içmiş, şişesini tam orta yere bırakmış… Anıtta çelenklerin konduğu yerde günün her anında, özellikle sıcak saatlerde dört – beş tane köpek uyuyor… Rahatsız olurlarsa, saldırıyorlar… Arka tarafta merdivenimsi veya tribünümsü bir bölüm var… Kusmuklar ve bira şişeleri ile dolu… Ama en ilginci; çelenk konulan yerde, birilerinin canı otomobilini cayırdatmak istemiş! Betonda tekerlek izleri! Ve burası, egemen eşit devletin kurucusunun anıt mezarı!