‘Eşit’ yurttaş!..
On ay önce “yurttaş” yapıldığında sormuştuk, “Bu nasıl iş” diye.
Çünkü zat-ı şahaneleri, memlekete “görevli” olarak geldi ve halen “görevde...”
TC Yardım Heyeti’nde, geçici bir görev yapıyor.
Bu ülk
On ay önce “yurttaş” yapıldığında sormuştuk, “Bu nasıl iş” diye.
Çünkü zat-ı şahaneleri, memlekete “görevli” olarak geldi ve halen “görevde...”
TC Yardım Heyeti’nde, geçici bir görev yapıyor.
Bu ülkeye “görevli” olarak gelen herkes “yurttaş” olacaksa, yok ki sonu!..
Her sene binlerce asker geliyor, öğretmen geliyor, işçi geliyor, hekim geliyor, müfettiş geliyor, elçilik mensubu geliyor, geliyor da geliyor...
Ama tümü ‘yurttaş’ olmuyor sonuçta...
Zaten yasalar da, bir ülkeye “görev amacıyla” gidenleri “yurttaş yapınız” demiyor.
Uzatmayalım, ‘mensup’ yurttaş oldu ve hemen ödülüne kondu.
Türkiye üniversitelerinde “KKTC yurttaşı öğrenciler için ayrılan kontenjan”da yer buldu kızı...
Şimdi bu kızımız, “KKTC” kontenjanından “tam burs”la okuyacak, taze bir ‘yurttaş’ olarak.
***
Dün bir büyüğüm geldi, “Bu manşetiniz çok önemli” dedi, “Lütfen devam ettirin!..”
Niye? Kimin umurunda ki?
Aynı hamam aynı tas, sürüp gidiyor işte...
Kim soruyor ki hesabını?
Sevgili Tufan hep yazar ve der ki, “Eğer yurttaş olmuşsa, artık Kıbrıs’ta doğan da sonradan gelen de hepsi eşit haklara sahiptir...”
Olur mu ‘hepsi’..
Eğer “kıyak”sa yurttaşlığı, eğer adaletsizse, eğer haksızsa, nasıl “eşit” olabilir ki?
Ne? Ve ‘NASIL?’
Demiştik ki, herkes, “UBP’nin nasıl götürüleceğini” tartışıyor.
Sormuştuk:
- Peki gelen ne yapacak?
Ve eklemiştik:
- Bugüne dek yaşadıklarımdan öğrendiğim şudur ki, birini “götürmek” üzerine yapılan planların sonu hüsrandır... Önemli olan “gelen ne yapacak?” sorusuna yanıt bulmaktır...
Sevgili Mutlu (Azgın), aklımda olan ama kelimelere dökmediğim asıl soruyu da eklemiş tartışmaya, katkısını da yapmış:
- "Gelen ne yapacak" kendi başına önemli bir hazırlık planlamasıdır ancak herkesin kendine göre "yapacaklar" listesi vardır, oturduğun yerden bile bu liste yazılabilir.
Esas soru "nasıl” yapacağıdır.
Seçmen “nasıl yapacaksın” sorusunu sorduğu gün, hep birlikte daha güzel günler göreceğiz...
***
Evet, “hükümet” için alternatif olarak toplumun önüne çıkanlar “ne” yapacaklarını ve “nasıl” yapacaklarını anlatmalı şimdi...
Tam da bu zamanda...
Ve seçmen de sormalı:
“Programınız, yol haritanız nedir, nasıl başaracaksınız?”
Çünkü bu hükümetin ‘gidici’ olduğu kesindir artık.
RAKI ve RAKU
Gördünüz mü bir harfin önemini!..
Mağusa’da gençler için örnek bir proje olan MAGEM’in düzenleyeceği ‘RAKU Gecesi’, kimi gazetelerde ‘RAKI Gecesi’ diye çıkınca, bir ‘şaşkınlık’ yaşandı.
Ne işi var gençler arasında, “rakı”nın (!)
Oysa ‘Raku’, seramik pişirme sanatı...
Çamura şekil vermek yeniden....
Hayat vermek...
***
Diyorum da, memleketin bu ‘çamur’ haline şekil verecek bir ‘RAKU’ ustası bulur muyuz acaba? ‘Rakı masaları’nda ülke yönetenlere rağmen, inatla...
Plak ters döndü!
Erdoğan “Annan Planı”na EVET’i savunurken, tam karşısında Denktaş ve Eroğlu vardı, yanlarında da CHP !.. Ve elbette, ilgili cepheyi anlatmak açısından, anlı şanlı ‘Ergenekon’..
Erdoğan en son Kıbrıs’a geldiğinde ve “Dünya sizin EVET’inizle gurur duyuyor” dediğinde, tüm “HAYIR”cılar yanındaydı, neredeyse tek “Evet”çi yoktu.
“Gurur yaşatan” evetin emekçileri, polisçe tartaklanıyordu o sıralar!..
Ve Erdoğan’ın karşısına ‘toparlanan’ “ya ya ya şa şa şa”cı kitle de, silme, ‘HAYIR’a koşanlardı genelde..
Ve bu kez, dün, CHP’nin yeni lideri Kılıçdaroğlu konuştu:
“AK Parti hükümeti, Kıbrıs davasında da geri dönüş yaptı. Denktaş'ı reddeden ve harcayan çizgiden tekrar Denktaş çizgisine gelindi...”
İnanın benim de kafam karıştı!..