Eşitsizlik Küresel Boyutta
BM verileri, kadın-erkek eşitsizliğinin küresel bir sorun olduğunu ortaya koyuyor...
Birleşmiş Milletler (BM), sağlam ve sürdürülebilir bir ekonomik kalkınmanın güvence altına alınabilmesi için kadınların toplum içindeki yerinin güçlendirilmesi ve kadınlar ile kız çocuklarının eğitimine önem verilmesi gerektiğine dikkati çekerek, bu yılki 8 Mart Dünya Kadınlar Günü temasını "Kadın-erkek eşitliği topyekun kalkınmanın temeli" olarak belirledi.
Kız çocuklarının okuldan alınarak zorla evlendirildiği, kadınların iş imkanlarının kısıtlı olduğu ve kadına karşı şiddetin günlük hayatın bir parçası haline geldiği bir dünyayı kabullenmenin mümkün olmadığına işaret eden BM, kadın-erkek eşitliğini sağlayabilmek için kadınların karar alma mekanizmalarına katılımlarının artırılması, kadına karşı şiddetin önlenmesi ve cinsiyet temelli yaygın olumsuz klişelerin ortadan kaldırılması gerektiğini vurguluyor.
Yoksulluk, açlık, ayrımcılık, hastalıklar ve insani gelişimin önündeki diğer engellerin ortadan kaldırılması için belirlenen uluslararası hedeflere erişilmesi öngörülen 2015 yılı sonuna az bir süre kala, kadın-erkek eşitsizliğinin insanlığın önünde hala aşılması gereken önemli bir sorun olarak durduğuna dikkati çeken BM, kadın-erkek eşitliğinin sağlanabilmesi için hızla harekete geçilmesi ve işbirliğinin derinleştirilmesi gerektiğine vurgu yapıyor.
BM, bu yolda ilerlemek için sadece yasal değişiklikler yapmanın yetmediğinin ve yasaların etkin olarak uygulanması gerektiğinin de altını çiziyor.
KADINA İLİŞKİN KÜRESEL VERİLER-
BM Enformasyon Merkezi'nden (UNIC) edinilen bilgiler, kadın-erkek eşitsizliğinin küresel bir sorun olduğunu gösteren çarpıcı veriler ortaya koyuyor.
Buna göre, dünya genelinde kronik açlık çeken yaklaşık bir milyar insanın yüzde 60'ını kadınların teşkil ettiği tahmin ediliyor. Her on kadından üçünün, bir tanıdığı tarafından fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz kaldığı bildirilirken, hala günde 800 kadının hamilelik ya da doğum sırasında önlenebilir sağlık sorunları nedeniyle yaşamını yitirdiği belirtiliyor.
BM verileri, okuma yazma bilmeyen 123 milyon gencin yüzde 61'ini kadınların oluşturduğuna ve dünya genelinde parlamentoların sadece yüzde 21,4'ünün kadınlardan oluştuğuna da işaret ediyor.
Küresel seviyede 20 ila 24 yaşındaki kadınların üçte birinin, yani yaklaşık 70 milyon kadının 18 yaşın altında evlendirildiğine dikkat çekilirken, köklü önlemler alınmaması halinde gelecek on yıl içinde çocuk gelin sayısının 150 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor.
BM'ye göre, aynı işi yapsalar bile kadınlar erkeklerden yüzde 17 ila yüzde 35 oranında daha az maaş alıyor. Dünya genelinde işlerin yüzde 66'sını, gıda üretiminin de yüzde 50'sini gerçekleştiren kadınlar, gelirin ise yüzde 10'unu elde edebiliyor ve gayrimenkullerin sadece yüzde birine sahip bulunuyor.
TÜRKİYE'DEN RAKAMLAR
BM'den edinilen bilgiler, Türkiye'nin toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için önemli adımlar attığını ancak daha kat edilmesi gereken mesafe olduğunu da gösteriyor.
Türkiye, siyasi katılım, üreme sağlığı, eğitim ve iş gücüne katılımda toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini yansıtan 2012 Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi'nde (TCEE) 187 ülke arasında 68'inci sırada yer alıyor. Parlamentolararası Birlik'in (IPU) ulusal parlamentolardaki kadın milletvekili sayısı konusundaki en son verilerine göre ise Türkiye, 548 üyeli meclisindeki 79 kadın milletvekiliyle 188 ülke arasında 92'inci sırada bulunuyor.
Türkiye'de kadınların yerel politikaya katılımlarının da düşük olduğuna işaret edilirken, 2009 yerel seçimleri sonucunda belediye başkanlarının sadece yüzde 0,9'unun, belediye meclislerinin yüzde 4,21'inin ve il genel meclislerinin yüzde 3,25'inin kadınlardan oluştuğu belirtiliyor.
Öte yandan, en güncel veri olan Kasım 2013'e bakıldığında, erkeklerin işgücüne katılım oranı yüzde 71,1 iken, bu oranın kadınlar için yüzde 30,4 olduğu görülüyor. Bu alanda dünya ortalaması yüzde 50,3, Gelişmiş Ekonomiler ve Avrupa Birliği ortalaması ise 52,9 düzeyinde bulunuyor. Aynı yıl kadınların istihdam oranının yüzde 26,6 olduğu, bu oranın da her dört kadından sadece birinin istihdam edildiğine işaret ettiği belirtiliyor.
Son ulusal verilere göre, Türkiye'de her beş kadından ikisi yaşamı boyunca en az bir kez şiddete maruz kalıyor. Töre ve namus cinayetleri kadınlara yönelik şiddetin önemli bir yönünü teşkil ederken, Türkiye'de her üç gelinden birini çocuk gelinler, yani 18 yaş altında evlendirilenler oluşturuyor.
Türkiye'nin en son yayımlanan Binyıl Kalkınma Hedefleri (BKH) İlerleme Raporu'na göre ise ülkenin ilköğretimde cinsiyet eşitliğini sağlama amacına neredeyse ulaştığı ifade ediliyor.
BM KURULUŞLARININ FAALİYETLERİ-
BM kuruluşları, toplumsal cinsiyet eşitliğini gerçeğe dönüştürmek amacıyla devlet kurumları, STK'lar ve medya ile yakın işbirliği yapıyor.
Bu kapsamda BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), sürdürülebilir kırsal kalkınmanın sosyo-ekonomik ve toplumsal cinsiyet eşitliği ayaklarını güçlendirmek amacıyla kırsal kesimde yaşayan kadınların kapasitelerinin geliştirilmesi için çalışıyor.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) işbirliği ve İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı (SIDA) kanalıyla İsveç finansmanı ile "Kadınlar için Daha Çok ve Daha İyi İşler: Türkiye'de İnsana Yakışır İş için Kadınların Güçlendirilmesi" projesini yürütüyor. Proje sayesinde, Türkiye'nin ilk "Kadın İstihdamı ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eylem Planı" hazırlanıyor.Uluslararası Göç Örgütü (IOM), yeni "Yabancılar ve Uluslararası Koruma" kanunu çerçevesinde, özellikle kriz durumları içindeki göçmenlere odaklanarak göçmen kadınlar ve çocukların insan haklarını ve onurunu korumak için çaba göstermeye devam ediyor.
Yerel Gündem 21 Programı (YG-21) da 1997'den bu yana Türkiye'de BM Kalkınma Programı (UNDP) ortaklığında yürütülüyor. Bu kapsamda kurulan Kadın Konseyleri, kadınların toplumun bir paydaşı olarak görünürlüğünün artması için zemin oluşturuyor.
BM Nüfus Fonu (UNFPA), cinsiyet temelli şiddetle mücadele ediyor ve medya kampanyaları aracılığıyla toplumsal cinsiyet eşitliğinin güçlenmesi için çalışıyor. Namus cinayetleri, ensest, cinsiyet temelli şiddet ve okul çağındaki çocukların toplumsal cinsiyet eşitliğine bakışları gibi konularda araştırmalar yayınlayayan UNFPA, kadına karşı şiddetle mücadele amacıyla kapasite geliştirme çalışmalarında da bulunuyor.
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), herkesin koruma ve yardımlara eşit olarak erişimini sağlamak amacıyla çalışmalar sürdürüyor. Çatışmaların başladığı tarihten bu yana Suriye'deki acil durumla ilgili olarak Türk makamlarıyla yakın işbirliği içinde çalışan kuruluş, Türkiye'nin yardım faaliyetlerine teknik ve malzeme desteği veriyor, kadınların ve kız çocuklarının toplumsal konumlarının güçlendirilmesine yönelik programları ve mesleki eğitimleri destekliyor.
Dünya Gıda Programı (WFP) da Türkiye'deki kamplarda yaşayan yaklaşık 140 bin Suriyeliye destek veriyor ve yürüttüğü operasyon ve programlarda toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik ediyor.
BM Sınai Kalkınma Örgütü (UNIDO) ise kalıcı organik kirleticilere maruziyet açısından Türkiye'deki sektörel istihdama göre cinsiyet analizi yapıyor.
BM Enformasyon Merkezi (UNIC), medya ve gençlerle yürüttüğü çalışmalarda toplumsal cinsiyet eşitliğine vurgu yaparken, kız ve erkek çocukların okula yazılma oranlarında eşitlik elde edilmesine katkıda bulunan BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), kız çocuklarına ve gençlere dezavantajlı grup kapsamında yaklaşıyor.
Bunların yanı sıra BM Kadın Birimi (UN Women), Avrupa ve Orta Asya Bölge Ofisini İstanbul'da açmaya hazırlanıyor. Ofisin, BM Kadın Birimi'nin Orta Asya, Kafkaslar ve Balkanlar'da toplumsal cinsiyet eşitliği, kadının güçlenmesi ve kadın haklarının geliştirilmesi için yürütülen çalışmaları desteklemesi öngörülüyor. BM Kadın Birimi, toplumsal cinsiyet eşitliği yaklaşımını yasama süreçlerine dahil etmek amacıyla, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu'nun kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi için de çalışıyor. (tak)