Eski Lefkoşa’dan hatıralar… 1
Barret Uzunyan’la röportajımızda sorularımızı yanıtlarken, Uzunyan-Sultanyan ailelerinin tarihçesini, DOMS’un eski Cemaat Meclisi altındaki ve karşısındaki yerini, eski Lefkoşa’nın kalbindeki faaliyetlerini anlatıyor…
Aslında Barret Uzunyan’la görüşme isteğim, “DOMS” sözcüğünden kaynaklanmıştı…
Günlerden bir gün “DOMS” şirketinin eski bir reklamıyla karşılaşmıştım – bu, eski Cemaat Meclisi altı ve karşısındaki binaların neredeyse hepsini kapsıyordu… Memduh Erdal’ın bulunduğu mağazalar, Kanerler’in bulunduğu mağazalar, şimdiki Yakın Doğu Bankası’nın bulunduğu mağazalar ve arkasındaki evler, eski Cemaat Meclisi altında Muhittin’in gömlek mağazasının bulunduğu yer, kuyumcuların olduğu yerler, eski kooperatif el sanatları mağazasının olduğu yer… Tüm buraları DOMS şirketinin faaliyetlerini yürüttüğü yerlerdi… Muhyi’nin eski dükkanı da öyle…
Benim ilgimi çeken şey, “DOMS” sözcüğü idi… Bu bana inanılmaz gelmişti… Ablam İlkay Adalı’nın eşi, öldürülmüş olan eniştem Kutlu Adalı’nın kızkardeşiyle evli Hasan DOMS vardı, ben onu biliyordum “DOMS” olarak… Hasan DOMS, makinistti ve makinist dükkanı da bir zamanlar Çiçek Bakkaliyesi olarak bildiğimiz yerin yanında, “İnönü Meydanı” olarak bilinen bölgeye yakın bir noktadaydı – esmer, uzunboylu birisiydi Hasan DOMS…
Meğer bu “DOMS” lakabı ona çalıştığı garajdan kalmış bir isimdi… DOMS’un garajında çalışıyordu bir zamanlar – DOMS’un açılımı da Dikran Uzunyan-Moses Sultanyan idi… Uzunyan ailesi ile Sultanyan ailesinin birleşerek kurduğu şirketti bu… Eski Cemaat Meclisi’nin altında DOMS garajı vardı ve bu garajda her daim en az 20 araba tamir edilmekteydi veya servis edilmekteydi…
Rahmetlik Hasan DOMS işte bu garajda makinist olarak çalışmaktaydı – sadece o değil, Barret Uzunyan’ın anlattığına göre 6-8 Kıbrıslıtürk makinist daha çalışmaktaydı orada… Lakabı işte bu garajdan gelmekteydi… Garajın karşısında da DOMS’un ithal ettiği arabaların şovrumu vardı… Yine bir de PHILIPS mağazası vardı ki, burada da Muhyi Bey, Uzunyan-Sultanyan şirketinin oradaki menajeri olarak çalışmaktaydı, mağazanın müdürü Muhyi Bey idi…
DOMS’un bir de Tekke Bahçesi arkasında da bir araba tamir garajı vardı…
DOMS şirketi araba ve bisiklet ithal ediyordu… Yakın Doğu Bankası’nın Hamam’ın karşısında araç park yeri olarak kullanmakta olduğu yerde, DOMS’un ithal ettiği bisikletler kuruluyordu…
Muhittin Bey’in gömlek mağazası, biliyorsunuz, eski Cemaat Meclisi’nin altında, tam köşedeydi… Hala öyle – Muhittin Bey yok aramızda ama oğlu bu işi devam ettiriyor… İşte bu mağazanın yerinde de Firestone Lastikleri vardı DOMS’a ait – burada kaplama yapıyorlardı…
Barret Uzunyan’la buluşmak istememin bir diğer nedeni de, şimdilerde Yeşil Hat üzerinde, ara bölgede kalmış bulunan Toyota şovrumunun bodrum katıyla ilgili bazı sorularımın olmasıydı…
Yıllardır araştırmakta olduğum bir konu vardır: Bazı anlatılanlara göre Viktorya Sokağı civarında bir noktadan bir yeraltı tüneli, Baf Kapısı’na kadar gidiyordu – kimi söylentilere göre, Chappa binası civarından bir tünel de Toyota şovrumunun bodrum katına çıkıyordu… Tüm bu tünel hikayeleriyle ilgili aylarca süren uğraşlarım, sonuçta pek sonuç vermiyordu… Nitekim Barret Uzunyan da bu konuda herhangi bir şey bilmiyordu… Ancak diğer anlattıkları çok ilginçti…
DOMS şirketinin Lefkoşa’nın kalbindeki faaliyetleri devam ederken, iki toplumlu gerginlikler ve çatışmalar yaşanmaya başlanınca bu bölgeden ayrılarak Lefkoşa’nın başka bir bölgesine gitmek durumunda kalmışlardı…
PHILIPS dükkanının menajeri Muhyi Bey’e kalmıştı mağaza ve o, mağazayı idare etmeyi sürdürmüş ancak bir süre sonra Muhyi Bey vefat etmişti… Yerine oğlu geçmiş ancak bir süre sonra da oğlu vefat etmişti…
Barret Uzunyan’la tüm bunları konuştuk…
Eski Lefkoşa’dan hatıraları konuştuk…
Barret Uzunyan, ailesinin tek erkek evladı olduğu ve oldukça varlıklı bir aileden geldiği halde, büyütülürken şımartılmamış, örneğin bir sene boyunca Melkonyan Enstitüsü’nde yatılı okumuş, ayda bir hafta boyunca her gün iki diğer öğrenciyle birlikte günde 400 tabak yıkıyor, yüzlerce öğrenciyle birlikte aynı yatakhanede uyuyormuş… Maksat, öksüz ve yetimlerin, göçmen ailelerin evlatlarının nasıl yaşadığını ona erken yaşta öğretmekmiş herhalde… Ve bu eğitim, onda derin izler bırakmış…
Barret Uzunyan’la röportaja, arkadaşım Mine Balman’la birlikte gitmiştik – Mine ona “BİRLİKTE-TOGETHER” adlı belgesel filminin CD’sini de sunmuştu… Mine Balman ve Besim Baysal, geçtiğimiz yıllarda Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslıermeniler’in ilişkilerini ve 1963’te yaşananları aktardıkları harika bir belgesel film yapmışlardı – “Birlikte-Together” adlı bu belgesel, ilk kez bir “tabu” haline getirilmiş, üzerine “sünger” çekilmiş bu konuya eğilmekteydi…
Barret Uzunyan’la Uzunyan-Sultanyan ailesinin tarihçesi, eski Lefkoşa’da DOMS şirketinin faaliyetleri ve Lefkoşa’dan diğer hatıralarla ilgili röportajımız şöyle:
SORU: Sayın Barret, ailenizle başlayalım isterseniz, Uzunyan ailesi…
BARRET UZUNYAN: Evet…
SORU: Kimdi tüm bu işleri başlatan Uzunyan? Kendisinin karyola yapımcısı olduğunu, yatak (kerevet) ürettiğini söylediniz bana…
BARRET UZUNYAN: Dikran Uzunyan, Türkiye’den gelmişti Kıbrıs’a size anlatmış olduğum gibi… İşimizin öncü kurucularından birisiydi Dikran Uzunyan… Ve Sultanyan’la birleştirdi şirketini nihayetinde…
SORU: İşte neyin öncüsüydü?
BARRET UZUNYAN: Benim bunları hatırladığım dönemden başlayalım isterseniz… Üç oğlu vardı Dikran Uzunyan’ın, üç de kızı vardı. Ve oğluları işlerle ilgilenmekteydi.
SORU: İsimleri neydi çocuklarının?
BARRET UZUNYAN: Aram Uzunyan en büyük oğluydu. En küçük oğlu ise benim babamdı – Hrant Uzunyan… Haig Uzunyan ise ortanca oğluydu… Kızlarının adı ise Araksi, Armen ve Nektar idi… Ancak kızları, işlerle ilgili değildi.
Aram Uzunyan şirketin bir bölümüne sahipti, Araksi’nin oğlu da Aram’la birlikteydi… Bu, en büyük kızın oğluydu… Bir de Kıbrıslırum vardı bu şirkette, Pilagudas isimli…
Dikran Uzunyan’ın şirketinin gruplarından Aram Uzunyan, Haig Küçükyan ve Pilagudas ailesiydi… Bu şimdi “Toyota” firmasıdır…
SORU: Yani soyadları Küçükyan mıydı?
BARRET UZUNYAN: Evet, Küçükyan… Aram’ın şirketi buydu… Raleigh bisikletlerini getirmekteydiler aynı zamanda. “G-Plan Furniture”e (mobilya) da sahiptiler. Ve nihayetinde bugün de “Toyota” şirketinin sahibidirler.
SORU: “G-Plan Furniture”ü kendileri mi üretmekteydi?
BARRET UZUNYAN: Hayır… İngiltere’den geliyordu bu mobilyalar.
Öteki grup ise DOMS diye adlandırılmaktaydı… Bunun açılımı da Dikran Uzunyan Moses Sultanyan’dır… Dikran Uzunyan ve Moses Sultanyan’ın isimlerinin ilk harflerinden oluşuyordu DOMS şirketinin adı… Dikran Uzunyan benim büyükbabamın adıydı, Moses Sultanyan ise annemin babasının yani diğer dedemin adıydı…
Önce ortak olmuşlardı, sonra da evlatları evlenmişti… Yani babamla annem…
Orijinalinde DOMS olarak adlandırılan bu şirket, benim iki dedem tarafından kurulmuştu – iki yaşlı adam, Dikran Uzunyan ve Moses Sultanyan kurmuştu bu şirketi. Sonra Dikran Uzunyan’ın iki oğlu yani benim babam Hrant ile Haig Uzunyan’ın oğlu da katılmıştı. Haig’in oğlunun adı da Dikran Uzunyan idi… Ve ben de katılmıştım bu şirkete, ben Barret Uzunyan…
SORU: Barret ne demektir?
BARRET UZUNYAN: Barret, Ermenice bir isimdir…
SORU: Bir manası var mıdır?
BARRET UZUNYAN: Hayır…
SORU: Sultanyan’ı da anlatabilirseniz…
BARRET UZUNYAN: Sultanyan’ın iki kızı vardı… Bunlardan birisi Küçükyan’ın eşi idi… Ki onun “Toyota” ile alakası vardı… Diğeri ise benim annemdi…
SORU: Annenizin adı neydi?
BARRET UZUNYAN: Helen idi… Diğer kızının adı ise Alis idi… Alis benim teyzemdi. Annem Helen, ondan büyüktü, onun ablasıydı.
SORU: Sultanyan’ın bir oteli vardı…
BARRET UZUNYAN: Sultanyan’ın babasının oteli vardı… Bu otelin adı da “Viktorya Oteli”ydi…
SORU: Arabahmet bölgesinde, Viktorya Sokağı’nda artık yoktur bu otel… Fotoğrafı vardır bende, sanırım arkadaşım Koharig gönderdiydi bana o fotoğrafı… İki fotoğraf vardı, birinde balkonda oturuyorlardı, bir de otelin fotoğrafıydı… Yani büyük-büyük babanızındı otel…
BARRET UZUNYAN: Evet…
SORU: DOMS neyle uğraşıyordu?
BARRET UZUNYAN: Orijinal DOMS, FORD marka arabalar satmaktaydı… Fakat FORD arabalarının acentesi, P.C. Petridis idi. Onlar acente idi, biz ise dağıtımcısı idik FORD arabaların. Onlar bir komisyon almaktaydı, biz de dağıtımını yapmaktaydık. Aradan bir süre geçtikten sonra, sanırım 1950’li yıllar olmalıydı veya İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra da olabilir, artık bu arabaların dağıtımını da kendileri yapmaya karar vermişlerdi. Bize “Evet, birlikte çalışıyoruz ama artık kendi çıkarımıza bakacağız” demişlerdi. “Artık dağıtımı biz kendimiz yapacağız…” demişlerdi. Böylece elimizde araba kalmamıştı dağıtacak. Ne oldu o zaman? Biz de RENAULT’nun acenteliğini aldık o zaman.
SORU: Ama Morris’i de getiriyordunuz galiba…
BARRET UZUNYAN: Ona da geleceğim… Sonra da Amerikan DE SOTO arabalarının acenteliğini de aldık… Fotoğraflarını gördünüz az önce…
Bu arada FORD arabaların dağıtımını yaptığımız dönemde PHILIPS’i de getirmekteydik. Nihayetinde, en eski PHILIPS dağıtımcısı olduk dünyada, 75 sene boyunca PHILIPS’in dağıtımını yapmaktaydık.
SORU: Radyoydu o zaman PHILIPS marka…
BARRET UZUNYAN: Radyo ve lamba… Sonra çeşitleri çoğaldı, röntgen makineleri, tıbbi makineler ve benzer şeyler de vardı…
1950’li yılların ortalarıydı… C.D. Hay and Sons şirketini satın aldık. Bunlar da MORRİS’in orijinal dağıtımcıları idi. Mali bazı zorluklarla karşılaştıkları zaman, Ridgeway de C.D. Hay’in şirketlerinden birisiydi… Biz, Ridgeway’i de satın almıştık. Ridgeway, C.D. Hay şirketinin parçasıydı – ancak Ridgeway, amcamın da arkadaşıydı. Böylece amcam Ridgeway’e, “Sen de gel katıl bu işe” demişti… Ve böylece C.D. Hay & Sons olmuştuk. Ridgeway’in hissesi üçte bir kadardı… Veya yüzde 25 kadardı, geriye kalan hisseler ise DOMS’a aitti.
Böylece DOMS adı altında C.D. Hay bağlantısı da bulunmaktaydı. Bu şirkette bir İngiliz vardı, işte size sözünü ettiğim yüzde 25 veya yüzde 20 veya üçte bir hisseyle…
SORU: DOMS’un yeriyle ilgili fotoğraflar çok ilginç… Burası eski Cemaat Meclisi’nin bulunduğu yerdi… Karşısında da şimdiki İş Bankası’nın bulunduğu bloğun bir kısmı gene DOMS’un idi… Biraz bu konuları anlatın isterseniz…
BARRET UZUNYAN: Bu resimlerden birisinde Philips marka makineleri görebilirsiniz, aynı zamanda Pfaff marka dikiş makinelerini de görebilirsiniz… Bir Alman markasıydı bu. Morris marka arabalar da burada sergilenmekteydi… Arabaların şovrumu buradaydı… Garaj da arabaların şovrumunun tam karşısındaydı. Sanırım bana şunu da sormuştunuz, ne zaman oradan ayrılmış olduğumuzu sormuştunuz…
SORU: Bir de bana ön tarafta FIRESTONE LASTİKLERİ bulunduğunu anlatmıştınız…
BARRET UZUNYAN: Ah evet, Firestone lastikleri, garajın hemen yanındaydı… Bu oda kadar bir yerdi Firestone lastik dükkanı – kaplama yapıyorduk orada. Firestone lastikleri de bize aitti.
DEVAM EDECEK