Eskiden Eğitim…
Eğitimde sınavların baskın olduğu günlerdeyiz. Dönem sonu sınavları, kolej sınavları, yerleştirme sınavları, üniversite giriş sınavları ve daha onlarcası… Bu sınavlarla neyi ölçtüğümüz pek belli değil aslında… Çünkü bu sınavlarda başarılı olanımız da, olamayanımız da çevresine duyarlı, trafik kullarını içselleştirmiş, sosyal yaşama aktif olarak katılan bireyler olabilmede ciddi sorunlar yaşıyorlar… Sosyal yaşamda yaşadığımız bu olgular yanında giderek hızla büyüyen toplumsal sorunlarımız da var…
Eğitim sistemimizde var olanlardan kaynaklanan sorunlarımız herkesçe biliniyor en azından fark ediliyor. Bir de eğitim sistemimizde olmayanlardan kaynaklanan ve fark edilmeyen devasa sorunlarımız var. Örneğin; “çok kültürlülük”, “göçmen eğitimi”, “farklıkları destekleme”, “küresel beceriler” vb…
Ne yazık ki bütün bunlar bizim geleneksel eğitim anlayışındaki ısrarımızdan kaynaklanıyor. Bakanlık ya da sendika yetkilisi olmak, akademisyen, öğretmen, müdür ya da anne-baba olmak fark etmiyor. Aynı pencereden bakarak, bir şeylerin değişmesi gerektiğini söyleyip, değişimin önündeki en büyük engel olmaya devam ediyoruz…
Eğitim sistemimize yeni bir boyut kazandırma zamanın geldi de geçiyor bile… Bunun için de yapmamız gereken en önemli unsurun eğitimle ilgili anlayışımızı değiştirmemizin gerekli olduğunu düşünüyorum.
İşte tam bu nokta Dünya’da yapılanları size özetlemek istiyorum: Bir ekonomik kuruluş olan “OECD’nin eğitimle ne işi var” dedirtecek derecede eğitimle ilgilenmesinin önemli bir nedeni olsa gerek değil mi! Bu neden, ülkelerin kalınması, gelişmişliklerini sürdürmeleri ve birer dünya ülkesi haline almalarının en önemli unsurunun “eğitim” olması olabilir mi?
Bugün gelişmiş ülkelerin eğitim bakanlarının en önemli gündemi “küresel yetkinlik”… Bu gündeme dönük olarak OECD’nin eğitim direktörü Andreas Schleicher, Dünyanın farklı ülkelerindeki eğitim sistemlerini karşılaştırmak için kullanılan uluslararası bir standart olan PISA testlerinin 2018 yılında küresel yetkinliklerle ilgili yeni bir ölçümü daha kapsayacağını duyurdu. Andreas Schleicher bu ihtiyacı şu ifadelerle anlatmaya çalıştı:
“Küreselleşme farklı insanlara farklı şeyler ifade edebilir. Kimilerine göre inovasyon ve yüksek yaşam standartları demektir. Ama küreselleşme aynı zamanda sosyal bölünmeye ve ekonomik eşitsizliğe de neden olabilir. Otomasyon ve dijital ekonomi, girişim fırsatı olarak görülebilirken aynı zamanda iş güvenliğinin zayıflaması anlamına da gelebilir.
Eskiden eğitim, insanlara bir şeyler öğretmek demekti. Günümüzdeyse çocukların güvenilir bir pusulalarının ve yol bulma becerilerinin olması ve belirsiz, dengesiz ve muğlak bir dünyada kendi yollarını çizebilmelerini sağlayacak karakter özelliklerinin olması gerekiyor. Okulların öğrencileri, çeşitli kültürel kökenlerden gelen insanlarla işbirliği yapacakları bir dünyaya hazırlaması gerek.”
Evet, bugün çağdaş bir eğitim sistemine sahip olmanın en önemli göstergesi; çeşitli kültürel kökenlerden gelen öğrencileri hem anlayacak hem de destek verecek içeriklere sahip olan okulları yaratabilmektir… Buna çok ihtiyacımız olduğu aşikardır.
Okullarımızda binli rakamlarla ifade ettiğimiz göçmen-işçi aile öğrencimiz, ihmal edilemez ölçüde yabancı uyruklu öğrencimiz, bugün az sayıda da olsa mülteci ailelere mensup öğrencilerimiz var… Bu öğrencilerin geleceği ile ilgili taşıdığımız sorumluluğun farkında mıyız?
Bu sorumluluğumuz fark ettiğimiz anda eğitimizde neler değişmesi gerektiğini daha iyi anlamış olacağız…
-------------------------------------------------------------------
Biliyor muydunuz?
Kültürlerarası Yeterlilik İçin 3 Temel Kavram
Eğitim bilimi literatürü “Kültürlerarası Yeterlilik” için üç temel kavramı öne çıkartmaktadır. İşte bu kavramlar:
1. Kültürlerarası duyarlılık: Kişinin farklı kültüre sahip kişilerle etkileşim kurmadan önce, etkileşim sırasında ve sonrasında olumlu duygulara sahip olmasını ve farklılıklara saygı duymasını ifade etmektedir.
2. Kültürlerarası uyanıklık: Kişinin kendi kültürü ve iletişim kurduğu kişinin kültürünün birbirlerinin düşünce ve duygularını nasıl etkileyeceğini anlamasını ve farklılıkların farkında olmasını açıklamaktadır.
3. Kültürlerarası beceriklilik: Farklı kültürlerden kişilerle etkileşim içine girildiğinde, sözlü ve sözsüz iletişim becerilerini kullanarak etkin olmayı ifade etmektedir.
----------------------------------------------------------
Aklınızda Bulunsun
Bu Bölümlerden Uzak Durun
2016-2017 öğretim yılında KKTC Üniversitelerinde tam 26 bölüm ihtiyaç fazlası olarak tespit edilerek Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı resmi web sitesinden duyuruldu. Açıklamada da belirtildiği üzere bu bölümlere yeni kayıt yaptıran öğrenciler burs hakkından yararlanamayacak. Bununla birlikte belirlenen bu bölümler ülkemizin ihtiyaç alanı dahilinde değildir. İşte o bölümler:
(1)Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği, (2)Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği, (3) Spor Bilimleri, (4) İşletme (Türkçe ve İngilizce), (5) Mimarlık (Türkçe ve İngilizce), (6) Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık, (7) Hukuk (Türkçe ve İngilizce), (8) Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği, (9) Halkla İlişkiler ve Tanıtım / Reklamcılık (Türkçe ve İngilizce), (10) Radyo TV Sinema (Türkçe ve İngilizce), (11) İngilizce Öğretmenliği, (12) Uluslararası İlişkiler (Türkçe ve İngilizce), (13) Türkçe Öğretmenliği, (14) Beslenme Diyetetik (Türkçe ve İngilizce), (15) Grafik Tasarım, (16) Uluslararası İşletme (Türkçe ve İngilizce), (17) Uluslararası Hukuk (Türkçe ve İngilizce), (18) Hemşirelik (Türkçe ve İngilizce), (19) Okul Öncesi Öğretmenliği, (20) Zihin Engelliler Öğretmenliği, (21) Sosyal Bilgiler Öğretmenliği, (22) Coğrafya Öğretmenliği, (23) Fizyoterapi ve Rehabilitasyon (Türkçe ve İngilizce),(24) İşletme Yönetimi (Türkçe ve İngilizce), (25) Eczacılık (Türkçe ve İngilizce), (26) Elektrik Elektronik Mühendisliği (Türkçe ve İngilizce).