‘Eskimiş’ siyaset
Seçimlerin ‘yeni’ iki adayı, Özersay ve Siber’dir. Bunu birilerini değersizleştirmek
için de yazmıyorum. Önemli olan bilgidir, liderliktir, vizyondur.
Ve derdimiz ‘yeni’ ya da ‘eski’ değil, “eskimiş” (aslında ekşimiş) siyaset olmalıdır.
***
YENİDÜZEN 'taraf' olduğunu gizlemiyor.
Ancak tüm adaylar ve farklı fikirlere sayfalarını ardına kadar açmak konusunda ilericidir.
YENİDÜZEN’in kimi ‘siyasi yazarları’ var, yani, şu anda siyasi bir etiketi, sorumluluğu, sözcülük görevi olan isimler.
Elbette onların yazdıklarını, sorumlu oldukları siyasi pozisyondan bağımsız okuyamayız.
Ancak, gazetecilerin röportaj ve köşe yazılarını içeriğinden kopartarak ‘particilik istismarı’ üzerinden yorumlamak, ‘statüko’yu bir başka yerden beslemektir.
***
Gazeteci Mert Özdağ, geçtiğimiz hafta adaylarla ilgili yorumlar yaptı.
Tümüyle ‘arşiv’ çalışmasından elde ettiği verilere, notlarını düştü.
Bir gazete ya da gazeteciye ‘niçin yazmıyorsunuz’ diye hesap sorulması önemlidir.
Ancak ‘yalan’ olmadığı sürece ‘niçin yazıyor’ diye yapılan eleştiriler ‘tek sesli medya’ özlemini anlatır ki, bu durum ürkütücüdür.
Mert’in özellikle adaylardan sayın Akıncı’ya yönelik sorgulamaları, böylesi tepkiler gördü.
***
Akıncı, Cumhurbaşkanı adayıdır ve ‘Birleşik Kıbrıs’ı, ‘federal çözüm’ü en güçlü savunan isimlerden biridir.
Bir gazeteci, söz konusu adayın, dün ‘ortağı’ olduğu bir hükümet programında “KKTC’nin tanıtılması” üzerinden bir dış politika ön görmesini, bugünse bunun tam tersini söylemesini
sorgulayabilmelidir.
Nasıl ki Tümay Tuğyan, yine bu sütunlarda Sibel Siber’in ‘Erkekçe diklenmek’ dilinden rahatsız olmuş ve eleştirmişse, tartışmadan korkmamak gerekir.
Tekrar ediyorum, asıl korkulması gereken ‘susulduğu’ zamanlardır, ‘sorgulandığı’ değil!.
***
Bu ülkede ‘sorumlu’ makamlara gelmiş sanırım eksiksiz tüm isimler ‘düzenle uyumlaşmış’ bir görüntü vermiştir.
Ve diğerleri gibi Akıncı da bunlardan biridir.
Bunu ‘reddettiğimiz’ sürece, ezber bozamayız.
Bu gerçeği görmek, bunun sebeplerini konuşmak cesaret istese de gereklidir.
***
YENİDÜZEN'e ve basına emek veren 7 gazeteci, tüm adaylara röportaj daveti yaptı; Siber, Özersay, Onurer'le de kanımca geleneksel medyada yayınlanmış en kapsamlı röportajlara imza attılar.
Peki bu daveti sadece Eroğlu ile Akıncı'nın yanıtsız bırakması sizce rahatsız edici değil midir ?
***
Kıbrıs’ın kuzeyindeki ‘aynılaşma’ ya da düzene ‘uyumlaşma’ hallerinin konuşulmasından kaçıldığı, buna tepki verildiği her ortamdan korkarım!..
Çünkü ortada bir ‘hastalık’ varsa, tedavisi ‘inkar’dan vazgeçerek ve ‘yüzleşerek’ başlar.
Bu adanın kuzeyi ‘hastadır’…
Ve hastalık yaygındır!..
Kendimize dair sadece ‘iyilikleri’ görmek, ötekinin ise ‘çıbanlarını’ anlatmakla tedavi olmaz!
Evet, barış, demokrasi, özgürlük mücadelesi veren siyasi hareketler, birbirlerini korumak adına hassasiyet göstermelidirler...
Ama kimse de ‘eleştirilemez’ değildir.