1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. ‘Eskimiş’ zihniyetin antikaları
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

‘Eskimiş’ zihniyetin antikaları

A+A-

Silihtar’da başladık güne, Saray’da...
Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun basın toplantısı ile...
Taze sıkılmış bir bardak portakal suyunun tadı kaldı aklımda...
Ve ‘UBP’nin içine sıkışmış Saray’ın tatsızlığı...
***

Eroğlu sık sık basın toplantısı düzenleyen bir siyasi değil...
Televizyonlarda da pek görünmüyor.
İyi bir özellik...
Usandırmıyor...
30 küsur senelik çalkantılı siyasi yaşamına karşın yüzünü eskitmemesi bundan olsa gerek...
Böyle olunca da salon sığmıyor gazetecileri ve doğrusu, en üst düzeyde, en ciddi katılımlı toplantıları düzenliyor.
Öyle de...
‘Ne söylüyor’ peki?
Başkan konuşurken, yanımdaki gazeteci arkadaşım, önündeki kağıda resimler çiziyor !..

***

Anımsayınız, Eroğlu neredeyse hiç konuşmadan Başbakan olmuştu, yeniden...
Sonra... Yine sustu...
Bu kez Cumhurbaşkanı seçildi.
Şimdi ‘konuşmaya başladı’...
Ama çoğunlukla bir ‘ağlama’ faslı...
“Benim ismimi UBP’den silemezler”, “Beni yiyemezler” falan...
Artık yolun sonu geldi...
İnsan ‘zorlanıyor’ kabullenmekte ama gerçek bu...
Siyaset öyküsü içinde, etkinliğiniz ve gücünüz bir yere kadardır...
Gün gelir tamamlanır misyonunuz...
Önce size taparlar...
Peşinizden koşarlar...
Bir sözünüz yeter, kitleleri sokağa dökmeye...
Ama bir yere kadar...
Eğer ‘tadında’ bırakmasını bilmezseniz, bıraktırırlar...
Yani...
Gün gelir ‘misyonunuz’ biter...
O gün Eroğlu için geldi sanki...
Eğer seksen dakikalık basın toplantısının yetmişi UBP içi meselelere ayrılıyorsa, Saray’da...
Sorun büyük, zihniyet ‘küçük’ demektir... Saray’ın “Kıbrıs sorunu”na dair “özne” olma özelliğine yazık edilmiş demektir...
Dünkü basın toplantısında gördüm ki yeniden,  sayın Eroğlu artık ‘uzatmaları’ oynuyor...
O babacan haline, sıcak sosyal ilişkilerine, tüm sevecenliğine rağmen ‘siyaset öyküsü’ndeki ‘son’u kabullenemiyor...
Öyle görünüyor ki, İrsen Küçük’le birlikte ‘eskimiş’ bir zihniyetin ‘antikaları’ olarak kalacaklar bir köşede...
Ve yaşam sürecek, belki daha iyisi, belki daha kötüsüyle...

Bu yazı toplam 1902 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar