Eskişehir yaptı! Lefkoşa ne zaman yapacak?
"Düşünsenize tramvaya biniyorsunuz, heykelli köprülerden geçerek operaya gidiyorsunuz. Ve Viyana'da değilsiniz, Eskişehir'desiniz..."
İşte tam da bu cümle Eskişehir’in geçirdiği dönüşüm sürecini ve efsanevi belediye başkanı Yılmaz Büyükerşen’in başarısını en güzel anlatan söylemlerden biri.
Tramvayından öğrenci kenti olmadaki başarısına, Porsuk Çayından sokaklarındaki heykellerine kadar anlatmakla bitmeyen bir başarı hikâyesi aslında Eskişehir. Ve bu hikâyenin her noktası bizlere Lefkoşa’da görmek istediğimiz vizyonlar hakkında ipuçları veriyor.
Eskişehir’in tramvayı bu ipuçlarından biri mesela: Bizlerin de şehrimiz için yıllardır hayalini kurduğu, ama henüz başaramadığımız bir vizyon. Lefkoşa gibi iki üniversitesi olan Eskişehir, 2002 yılında tramvay hattını döşemeye başlıyor. Bu ilk adım 14 yıl içerisinde üniversiteler ile kenti birleştiren, 7 hattı ile Eskişehirlilere çağdaş bir ulaşım hizmeti sunan toplu taşıma ağına dönüşüyor.
Bizim için bir diğer ipucu ise Porsuk Çayı. Büyükerşen döneminden önce bu nehrin kentteki rolü aynen Kanlıdere’nin şu an bizde olduğu gibi. Şehrin içerisinde fakat şehre kazandırılamamış küçük bir nehir. “Sanayi atıkları, evsel atıklar, şehir kanalizasyonu ve yağmur suyu hatlarının kaçak bağlantıları sonucu açık bir kanalizasyon ve çöplük halini almış bir su birikintisi.”
Potansiyelden daha çok bir talihsizlik olarak algılanan bu nehri Eskişehir’in en ilgi çekici özelliklerinden biri haline getirmeyi başarmış Büyükerşen. Ve bunun önemli bir kısmını 3.5 yılda başarmış. Bilimsel olarak çalışılan projesi ise 2014 yılında Brüksel’deki Anderlecht kanalında yapılan çalışmalarda kullanılmış.
Porsuk çayının dönüşümü ise devam ediyor. Bu yılın mart ayında Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, Porsuk deresi ile birlikte 8 mahalleyi daha dönüştürmek için planını açıkladı. Kenti daha ileriye götürme amacında olan bu projenin yeni hedefleri ise şu şekilde sıralanıyor:
Öncelikle “Proje ile Eskişehir kazanacak” diyor Büyükerşen. Yeraltında otoparkların yapılacağından, eklenecek yeni bisiklet yollarından ve oluşturulacak kentsel soluk alanlarından bahsediyor. Dahası bu bölgeleri besleyecek ticari alanları ve otelleri de projenin ekonomik gelişim yönü olarak vizyonunda sunuyor.
Bir şehrin şehir olabilmesi için en önemli faktörlerden biri yaya ulaşımıdır. Bu faktörün farkında olan Eskişehir Belediyesi yeni projesinde kaldırımların “5 metreden” az olmayacağını özellikle belirtiliyor. Dahası projenin riskli alanlarla ilgili kısımlarını da yükseköğrenim kurumlarının bilim altyapısı potansiyelini kullanılarak, İstanbul Teknik Üniversitesi'yle birlikte çalışılıyor.
Yılmaz Büyükerşen Eskişehir’de Porsuk deresinin izinden giderek kenti değiştirmeye işte bu önemli detaylarla devam ediyor. Brüksel’deki kanalların ıslahına örnek olabilecek projesi, gelişmeye ve hizmet vermeye devam ediyor.
İşte bu ilham verici dönüşüm hikayesi bizlere Lefkoşa’mızın potansiyeline dair ciddi ipuçları veriyor.
Dönüşüme Kanlıdere’nin Mehmet Akif Caddesi boyunca ilerleyen ‘Dereboyu Deresi’ ile başlayabiliriz mesela. Bu ticari merkezi dere ile bütünleştirmek, LOOP sistemiyle tekrar tasarlamak, trafiği tek yönde çalıştırmak ve “5 metre kaldırımlara” ulaşmak bize şu anda hayal gibi geliyor olabilir. Aynen 2001 yılından önce Porsuk Çayında sandal gezileri Eskişehirlilere hayal olduğu gibi.
Kentimizdeki iki üniversitenin öğrencileri tarafından kullanabilecek, şehrin içine rahatça girebilecek bir toplu taşıma sistemi kurmak bize hayal gibi geliyor olabilir. Aynen 2002 yılından önce kenti sarmalayan tramvay hatlarının Eskişehirlilere hayal olduğu gibi.
Tramvaya binip, heykelli köprülerden geçerek operaya gittiğimiz ve Eskişehir’de değil de, Lefkoşa’da olduğumuz günler bizlere hayal gibi geliyor olabilir. Aynen Büyükerşen’den önce Eskişehirlilere hayal olduğu gibi.
Eskişehir’in yaşadığı bu kentsel metamorfoz bizleri heyecanlandırıyor. Ve bu süreç tarihte her zaman olduğu gibi VİZYONLARLA başlamış, ÇALIŞMA ile harmanlanmış ve KARARLILIKLA hayata geçmiş bir başarı hikayesi aslında.
Eskişehir başarı hikayesini yazdı ve yazmaya devam ediyor. Bu noktada bizim de kendimize sormamız gereken tek bir soru var aslında: Bizler, Lefkoşa’nın başarı hikayesini ne zaman yazacağız?