Eskiyen bayramlar mı?
Nerede o eski bayramlar, değil mi?
Şimdikiler hiç benzemiyor o zamanların bayramına…
Sahi, siz ‘hangi zaman’ın bayramından söz etmiştiniz?
Demek ki sizin anlattığınız bayramlar da farklı bir zamana ait…
Büyüklerimiz o gün de “Ah, nerede o eski bayramlar?” deyip duruyordu.
Hep bir ‘eski’ye özlem var nedense içimizde…
Neden acaba?
Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağmaz mıydı oysa?
Yağmadığına göre, demek ki eski o kadar değerli olmamalı.
Gelin görün ki biz hep ‘eski’ye takılı vaziyetteyiz.
‘Nostaljik travma’ mıdır nedir bu?
Ve normal midir bu kadar ‘eski’ merakı?
**
Belki de ‘bugün’ün tadını çıkarmayı bilmemek, ‘yarın’a da pek umut bağlamamaktır bunun nedeni…
Kıbrıslı Türklerin tarihine, yaşam biçimine bakılırsa pek uzak değil bu ihtimal…
Bu bayram gününde uzun uzadıya detaylara takılmaya lüzum yok.
‘Eski bayramlar’ yok artık, evet. Ama zaten eskiyen bayramlar değil!..
Zamanın değiştirdiği insandır. İnsanın algısıdır.
Ne eski bayramlar gelecek geriye artık, ne o zor günlerde yenilen kadayıfın ağızda bıraktığı tat, ne de panayırlarda çarpışan otomobillerin keyfi…
Zaman sürükleyip götürüyor her şeyi, hepimizi…
Ve ‘eskiyoruz’ hep beraber…
Bayramlarla…
***
Bayram hediyeleri
Derviş Eroğlu’na… ‘Birleşik UBP-DP/UG’ rozeti…
Mehmet Ali Talat’a… Ses kayıtlarını engelleme cihazı…
Sibel Siber’e… Bir haftada 552 Bakanlar Kurulu kararı alabilen motor…
Özkan Yorgancıoğlu’na… Sabır taşı…
İrsen Küçük’e… Yıkandığında çıkmayan saç boyası seti…
Serdar Denktaş’a… Milletvekili transferini engelleme muskası…
Mehmet Çakıcı’ya… Ameliyat sonrası sancısız günler ve olağanüstü kurultayda başarılar…
İzzet İzcan’a… ‘Halk Kahvesi falı’ndan meclisli günler…
Sunat Atun’a… ‘İlk Hacı Parti Genel Başkanı’ unvanı…
Hüseyin Güven’e… Leymosunluların ve gazetecilerin ‘birlik’ olacağı günler…
Cenk Mutluyakalı’ya… Sarı-lacivert Doğan forması…
Halil İbrahim Akça’ya… TC’nin Havana Büyükelçiliği…
Kadri Fellahoğlu’na… Piyangodan 100 milyon TL ikramiye…
Süleyman Ergüçlü’ye… Vişne suyu eşliğinde karışık döner.
Mete Tümerkan’a… BRT sitesi içine bir mescit, bir de meyhane…
Ali Baturay’a… Sokağa çıkma izni…