1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3.  Esmeye Başlayan  Seçim Rüzgarlarının Ne Vaatler Taşıdığını Merak Ediyoruz
 Esmeye Başlayan  Seçim Rüzgarlarının Ne Vaatler Taşıdığını Merak Ediyoruz

 Esmeye Başlayan  Seçim Rüzgarlarının Ne Vaatler Taşıdığını Merak Ediyoruz

Son birkaç seneye kadar, mevcut yasalar kadına yönelik şiddeti önlemekten çok uzaktı

A+A-

Feminist Atölye

Gündemin oldukça canlı ve rekabetçi olduğu bu son günlerde,  aday adaylarının tanıtımına odaklanmış siyasi partilerin, yol haritalarını çizmiş şekilde halkın  önüne , meydanlara çıkıp  boy göstermeye başlayacakları günler yakındır.

Feminist Atölye olarak aklımızda birçok soruyla ve beklentiyle , gündemi takip etmekteyiz. Partilerdeki aday adaylarının cinsiyet dağılımından, kadın kotasına, toplumsal cinsiyet eşitliğine  duyarlı dil konuşanından, eril dile sıkı sıkıya tutunanlarına  kadar her nokta dikkatle izlenecek önemdedir.  Siyasi partilerin  bu konulara  duyarlılıkları, toplum önünde yapılacak konuşmalarda kuracakları cümlelerde bile kendini gösterir. . 

Ayrıca  bu güne kadar üzerinde çalışılıp hazırlanmış, hatta  mecliste onaylanıp yasalaşmış olmasına rağmen sözde kalan birçok girişimin de  bu yeni seçim rüzgarında  ve devamındaki günlerde ne olacağının da toplum tarafından unutulmamasını ve  idareye talip olanlara sorulmasını isteriz.

25 Kasım B.M  Kadına Yönelik  Şiddeti Önleme ve Mücadele günü olarak bilinen ve bu konuda  farkındalığı ve dayanışmayı güçlendirici etkinliklerle kadına karşı şiddeti önlemede mücadele eden  birçok  yerel örgütün, her yıl artan bir sayıyla mücadele alanını genişlettiği bu haftanın yaklaşmasını da göz önüne alarak, politika ve kadına şiddetin bağlantısını tekrarlamayı dikkate değer bulduk.

Kıbrıs’ın kuzeyinde kadına yönelik şiddetin politik bir sorun olduğunu daha önce defalarca kez dile getirdik. Son birkaç seneye kadar, mevcut yasalar kadına yönelik şiddeti önlemekten çok uzaktı.  FEMA’nın 2011 yılında yürüttüğü imza kampanyası ile İstanbul Sözleşmesi ya da diğer adıyla Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi mecliste kabul edilmiş ve gerekli adımların atılacağı taahhüt edilmişti. Bu konuyla ilgili olarak 2014 yılında reforme edilen Ceza Yasası, 2014 yılı sonunda Polis ve Hastane’de Şiddete Müdahale Birimleri kurulmasını öngören TOCED Yasası ve 2015 yılında Koruma Emri ve Adli Yardım hususlarını düzenleyen Aile Yasası çıkmış olmasına rağmen, bu yasaları yürürlüğe koyması gereken hükümet mensuplarının ihmalkar ve umursamaz tutumları sayesinde, hiçbir ilerleme kaydedilemeden bekletilmiş ve bu konudaki çalışmalar hep ötelenmiştir.

Çalışma Bakanlığı’nın yayınladığı Şiddet Bildirim Formu [1] verilerine göre 2013-2014 yılında 245 kadın, 2014-2015 yılında 197 kadın olmak üzere son iki yılda toplam 442 kadının aile içinde şiddete uğradığı belirtiliyor. Bunun yanı sıra, polise bildirimde bulunan kadınların tümünün fiziksel şiddete (darp) maruz kaldığı da raporda yer alıyor. Şiddete uğrayan kadınların yalnızca %10’nun bildirimde bulunduğunu göz önüne aldığımızda ülkedeki erkek şiddetine maruz kalan kadınların sayısının hiç de az olmadığını görüyoruz.  Bu oran, nüfusu az bir toplum için ciddi bir sorun olarak kabul edilmelidir.  

Kadına yönelik şiddet, politik bir sorundur,  çünkü hükmet gerekli önlemleri alma konusunda oldukça isteksiz davranmakta ve gerekli mekanizmaların kurulmasını geciktirmektedir 2. Hatta bu mekanizmaların kurulmasını destekler nitelikte değil de, tam tersi bir mutabakata imza atarak, adada çalışma yapan toplumsal cinsiyet eşitliği  odaklı hiçbir sivil örgütü dikkate almayarak uyumsuzlukta çağ atlayan bir karşı duruşta bulunmayı uygun bulmuştur.

 Oysa ki 2014 ‘te yürürlüğü giren TOCED yasası dahilinde kurulması gereken şiddeti önleme ve danışma merkezleri, şiddete müdahale birimleri, telefonla yardım hattı, sığınma evi gibi kadına yönelik şiddeti önlemede önemli yere sahip olan mekanizmaların bir an önce faaliyete geçmesi için yetkilileri defalarca ve yıllardır göreve davet ettiğimiz, bu konuda yazılar yazıp bilgilendirici raporlar hazırladığımız halde, bu konuda yerel  örgütleri de duyarak hazırlanmış ne bilinçli bir çalışma, ne de faaliyet ortaya çıkmamıştır. Ancak Türkiye’den gelen,  hazır buldukları mutabakatı imzalamaya hiçbir mahsur görmemişlerdir.

Son dönemlerde bahsedilen panik butonu olarak adlandırılan yardım hattının, bu mutabakat doğrultusunda gündeme gelmiş üstünkörü bir hareket olduğunu üzülerek belirtiriz. Bir dizi tedbir ve çalışmanın sadece küçük bir kısmı olan bu yardım hattı ( panik butonu), bütünüyle ele alınması gereken önlemler paketinden sadece küçük bir ayrıntıdır. Ve devamındaki tamamlayıcıları olmadan, havada asılı kalan ucu boş göstermelik bir hat görünümündedir.  Bunun çalışmasının nasıl ve hangi kaynaklara dayandırılarak yapıldığını, ne düşünülerek böyle bir karar verildiğini merak dahi etmiyoruz aslında. Cümlenin başında da belirttiğimiz gibi bu hareketleri,  uyumsuz mutabakatın ucu boş hattı olarak evrendeki yerini almaya mahkum bir deneme olacaktır.

Örneklendirmeyi çoğaltabileceğimiz bu yalaş bulaş yanlış hareketleri yapanların,  ülke gündemini yoğun şekilde meşgul edecek gibi duran seçim programlarında nasıl yer vereceğini merakla bekliyor olacağız. Şimdiye kadar yapılanları savunmayı bile beceremeyen bu kalabalığın, havanın suyun elektriğin eğitimin hangi dalına tutunup hangi cümlesiyle seçmenlerinin karşısına çıkacağını ve  gelecek günler için nasıl bir yol izleyeceğini açıklamalarından takipte olacağız.

[1] https://www.kibrispostasi.com/index.php/cat/35/news/176899/PageName/KIBRIS_HABERLERI

2  24.01. 2016 tarihli  Fema sayfası

 


 

MOR KİTAPLIK

Reklamlarda Kadına Yönelik Şiddet Şiddetin Nesnesi Kadın

bb-006.jpg

Seçil Büker, Ayşe (Eziler) Kıran
 Alan Yayıncılık

Sosyo-kültürel araştırmalar 'reklam' dünyasını didik didik ediyor. Reklamların amaç ve işlevleri ile toplum ve insan arasındaki ilişkiler, çoğunlukla genel düzlemde tespit ediliyor. Bu kitabın yazarları, genel yorumları kendilerine saklı tutarak 1997-98 yılları arasından on altı reklamı seçip, iki bölümde inceliyorlar. Bu inceleme, belli bir ön tespit temelinde gerçekleştiriliyor: Reklamlarda kadına yönelik bir şiddet gizli.

Yazarlar, reklam olgusunu, bir yapı olarak ele alıp onun rasyonelliklerini çözümleyen göstergebilimsel bir analiz gerçekleştiriyorlar. Bu analiz, reklam dünyasının sanıldığı ve göründüğü kadar 'masum' olmadığını göstermeyi başarıyor. Ve kadının, reklamların yapılarına özgü rasyonellikleri tespit ettiği ölçüde, reklam üretenlerin de vazgeçemeyecekleri bir araç oluyor.

 

 

Siyasette Kadınların Dünya Haritası Çıktı

ff-005.jpg

Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) ve Parlamentolar Arası Birlik (IPU) tarafından yayınlanan “Siyasette Kadın 2017” haritasına göre, tüm dünyada hükümet ve parlamentolardaki kadınların sayısı 2016’da düştü.

Tüm dünyada parlamentolarda kadın vekillerin ortalaması 2015’te 22,6 iken, 2016’da 23,4’e çıktı.

Devlet başkanı ve hükümet başkanı kadın olan ülke sayısı 2015 yılında 19 iken, 2016 yılında da 17’ye düştü. Şu anda tüm dünyada kadın devlet başkanlarının oranı yüzde 7,2. Kadın hükümet başkanlarının oranı ise yüzde 5,7.

Meclis başkanı kadınların oranı ise tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşarak yüzde 19,1 olarak gerçekleşti.

Mecliste kadın oranı ortalaması yüzde 23,4

Mecliste kadın oranının en yüksek olduğu bölge yüzde 41,7’lik oranla İskandinav ülkeleri. Mecliste kadın oranları şöyle:

  • Kuzey ülkeleri: yüzde 41,7.
  • Amerika (Kuzey ve güney toplam): yüzde 28,3.
  • Avrupa (Kuzey ülkeleri hariç): yüzde 25.
  • Sahra altı Afrikası: yüzde 23,8.
  • Asya: yüzde 19,6
  • Arap ülkeleri: yüzde 18,9.
  • Pasifik: yüzde 15.

Kadınların parlamentodaki temsili sıralamasında ise Rwanda yüzde 61,3 oranıyla birinci sırada, Bolivya yüzde 53,1 oranıyla ikinci sırada, Küba yüzde 48,9 ile üçüncü sırada yerini alıyor.

Türkiye’de Meclis’te kadın oranı ise yüzde 14,9. Türkiye 82 kadın vekille 186 ülke arasında 132. sırada yer alıyor. Ancak bu 82 kadın vekilden beşi şu anda cezaevinde tutuluyor.

KKTC ‘de ise 50 milletvekilinin sadece 4 ‘ü kadındır. .

Kadın bakanlar çevre ve sosyal politikalara bakıyor

Dünya genelinde kadın bakan sayısı ise 730’dan 732’ye yükselerek yüzde 18,3 oranına ulaştı.

Kadın bakanların yüzde 14,7’si çevre, doğal kaynaklar ve enerji alanında; yüzde 13,9’u sosyal politikalar;  yüzde 13,3’ü aile, çocuk, gençlik, yaşlılar ve engelliler; yüzde 9,2’si ise kadın meseleleri ve cinsiyet eşitliği alanında görev yapıyor.

En az kadın bakan oranının olduğu alanlar ise sırasıyla bilgi ve medya, parlamento işleri, nüfus ve milli güvenlik.

Bulgaristan, Fransa, Nikaragua, İsveç ve Kanada’da bakanlık düzeyindeki pozisyonların yüzde 50’sinde kadınlar bulunuyor. Bulgaristan yüzde 52,9 kadın bakan oranıyla kadınların siyasetteki temsili açısından dünya ülkeleri arasında birinci sırada yer alıyor.

https://m.bianet.org/bianet/toplumsal-cinsiyet/185021-siyasette-kadinlarin-dunya-haritasi-cikti

 

Bu haber toplam 2026 defa okunmuştur
Etiketler :
Gaile 443. Sayısı

Gaile 443. Sayısı