Esnaf ve Zanaatkârlar Odası: “Yoksuldan daha çok vergi toplamaya çalışan bir zihniyet ile karşı karşıyayız”
“8600 TL’lik asgari ücretten vergiyi ortadan kaldırabilecek bir erk dahi ortada yok! Sorun burada olmamakla birlikte bir kaşık suda fırtına koparıp gidiyoruz; kaldırsalar ne kaldırmasalar ne! Kaldırdıklarında sorun mu çözülecek? Başımız göğe mi erecek!”
Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkârlar Odası, vergi sistemi ve toplumsal haksızlıklarla ilgili basın açıklaması yaptı, “Yaratılan kaynağın, toplanılan verginin, bütçenin bir kısmını dahi olsa çalışanlar, yoksullar, üretim ve hayatın temel ihtiyaçları için kullanıldığını gören oldu mu?” diye sordu.
Odadan yapılan ve “yönetim kurulu” imzası taşıyan açıklamada “Pahalılığa daha çok göz yumarak, bu sayede dar gelirliden, yoksuldan daha çok vergi toplayamaya çalışan bir zihniyet ile karşı karşıyayız” denildi.
Açıklamada “8600 TL’lik asgari ücretten vergiyi ortadan kaldırabilecek bir erk dahi ortada yok! Sorun burada olmamakla birlikte bir kaşık suda fırtına koparıp gidiyoruz; kaldırsalar ne kaldırmasalar ne! Kaldırdıklarında sorun mu çözülecek? Başımız göğe mi erecek!” ifadelerine yer verildi.
İşte açıklama:
MUTLU AZINLIK REJİMİ çökmeye mahkûmdur!
Bir devlet sadece vergi topladığı zaman başarılı sayılmaz… Kimden, ne kadar aldığı, topladığı, ardından da aldığını, topladığını nerede ve nasıl kullandığı veya harcadığı çok daha önemlidir. Bir ülkenin, bir toplumun doğrudan geleceği ile ilgili olan bu iki konuda da tam bir “çuvallama” yaşıyoruz. Ne yerinden vergi topluyoruz, ne de topladığımızı yerinde kullanıyoruz.
Dağıtılan ve göz yumulan bunca ranta rağmen, verginin %75’i dolaylı yoldan, çoğunluğu oluşturan çalışanlardan, ustalardan, sosyal sigorta emeklisinden, esnaf zanaatkârdan, üreticiden yani dar gelirli ve yoksullardan toplanıyor.
Bir an için bu adaletsizliği maruz görmeye çalışarak öyle oldu diyelim, peki ya sonrası?
Toplanan vergiler yerinde kullanıldı mı? Bu toplumun sırtından yarattıkları kaynak nerede ve nasıl kullanılıyor? Herkes de biliyor ki, bu kaynağı, sadece yarattıkları asalak, tüketen yapının harcamaları ve devamlılığı için kullanıyorlar.
Bu harcamalar içinde toplumun ihtiyaç duyan kesimleri için “kaynak” yoktur! Olmamıştır! Son hayat pahalılığı uygulaması ve ekonomik destek paketlerinde de olduğu gibi…
Onlar için TL değer kaybının, yoksulluğun zerre kadar önemi yoktur…
Onların vicdanlarında markete gittiklerinde ekmeği düşünerek alanların yeri yoktur…
Elektrik, su, iletişim, ulaşım harcamalarından sonra insanların aşsız, eğitimsiz ve sağlıksız kalmaları ilgi alanlarına girmiyor…
Ülke istihdamının yarısını sırtında taşıyan küçük ve orta boy işletmelerin, esnaf ve zanaatkârların, sigortalarını ödeyip, ödeyemedikleri, kiraya, borca, faize yettirip yettiremedikleri hükümetin kapsamına girmiyor…
Genel çoğunluğun bugünden sonra konuta erişip erişemeyeceği ise hiç gailelerinde değil…
Yaratılan kaynağın, toplanılan verginin, bütçenin bir kısmını dahi olsa çalışanlar, yoksullar, üretim ve hayatın temel ihtiyaçları için kullanıldığını gören oldu mu? Tam tersine pahalılığa daha çok göz yumarak, bu sayede dar gelirliden, yoksuldan daha çok vergi toplayamaya çalışan bir zihniyet ile karşı karşıyayız.
Bütün bunlara rağmen halimize bir bakın! Gündem çarpıtmak için, gündemi şaşırtmak için her şey yapılıyor! 8600 TL’lik asgari ücretten vergiyi ortadan kaldırabilecek bir erk dahi ortada yok! Sorun burada olmamakla birlikte bir kaşık suda fırtına koparıp gidiyoruz; kaldırsalar ne kaldırmasalar ne! Kaldırdıklarında sorun mu çözülecek? Başımız göğe mi erecek!
O nedenledir ki katma değeri, zenginliği yaratan çalışan insanımızı hiçe saymanın sonuçları ülkeyi kasıp kavuruyor, KAOSU DAHA DA BÜYÜTÜYOR!
Yıkımlarda, savaşlarda, hangi rejimde yaşıyorsak yaşayalım, yöntem; HALKIN YANINDA DURMAKTIR, DAYANIŞMADIR, PAYLAŞMAYI BİLEBİLMEKTİR!
Kim ne derse desin, çoğunluğun iflası, açlığı ve yoksulluğu üzerinden, onları ezerek kurdukları MUTLU AZINLIK REJİMİ çökmeye mahkûmdur! Odamız, bu yapıdan kurtulmak için bugüne kadar olduğu gibi sorumluluk almaya devam edecektir!
KTEZO YÖNETİM KURULU