Esra Aygın: HÜKÜMETİN -CENEVRE HALİ
Geçtiğimiz hafta en üst düzeyde ve uluslararası toplumun en önemli temsilcileri ile aynı anda Cenevre’de bulunan hükümetin orada ne yaptığını anlayan var mı?
A+A-
Esra AYGIN
Geçtiğimiz hafta en üst düzeyde ve uluslararası toplumun en önemli temsilcileri ile aynı anda Cenevre’de bulunan hükümetin orada ne yaptığını anlayan var mı?
UBP Genel Başkanı, Başbakan Hüseyin Özgürgün, Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, ve DP Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş, aile bireyleri, bürokratlar ve gazetecilerden oluşan yaklaşık 25 kişilik bir ekiple gittikleri Cenevre’de ne yaptılar? Kimlerle temas ettiler? Müzakere sürecine, uluslararası toplumun Kıbrıslı Türklere bakış açısına, veya Kıbrıslı Türklerin hak ve çıkarlarına ne gibi bir katkı sağladılar?
8 Ocak günü kötü hava şartlarından dolayı tüm uçak seferlerinin iptal edilmesiyle Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı için ayarlanan özel charter uçuşa katılmayarak farklı gün ve saatlerde ayrı ayrı yaptıkları Cenevre çıkarması kaç milyon TL’ye mal oldu? Hangi bütçeden karşıladı?
Bu sorular, sağcı/solcu, barış-yanlısı/barış-karşıtı, partili/partisiz her Kıbrıslı Türkün sorması gereken ve ısrarla cevap araması gereken sorulardır.
Hükümet temsilcileri süreç boyunca hem Kıbrıs’ta hem Türkiye ziyaretlerinde sürekli olarak bilgilendirilmiş olmalarına rağmen, Cenevre’de, masadaki hiç bir konudan haberleri yokmuş gibi davrandılar. Cumhurbaşkanı Akıncı’nın her günün sonunda kendilerini de davet ettiği istişarelere ve bilgilendirme toplantılarına katılmayarak, elde çalakalem yazdıkları ve kapıların altından attıkları notlarla süreci protesto ettiler.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in 12 Ocak günü Kıbrıs Konferansı’nın açılışı için verdiği ve Güvenlik Konseyi üyelerinden tutun garantör devletlere, Avrupa Komisyonu başkanından üst düzey temsilcilerine, ve uluslararası finans kuruluşlarına kadar, uluslararası toplumun tüm önde gelen temsilcilerinin davet edildiği resepsiyona - Serdar Denktaş hariç – katılmadılar.
Bugüne kadar Kıbrıslı Türkler ve Rumların güvenlik ihtiyaçları ile ilgili yapılmış olan çok değerli, ve bu başlıktaki müzakerelere ışık tutan araştırmanın ayaklarına –kendi otellerine - kadar gelen sunumunu teşrif etmediler.
Sabahtan akşama otel lobisinde oturdular, çay-kahve, şarap-viski keyfi yaptılar,
BRT yayınlarına müdahale ettiler, Türkiye ile Akıncı’nın aynı çizgide olmadığı izlenimini yaratmaya çalıştılar.
Hazır uluslararası toplumun ve basının önde gelen temsilcileri ile aynı ortamdayken müzakerelere dair çekincelerini, endişelerini, Akıncı’nın masadaki pozisyonuna neden karşı olduklarını, alternatif olarak ne önerdiklerini anlatmak yerine, saklandılar. Bu fırsatı değerlendirerek, Kıbrıs Türk sağı olarak vizyonlarını, görüşlerini, Kıbrıslı Türklerin içinde bulunduğu koşulların iyileştirilmesi için ne öngördüklerini aktarmak, lobi yapmak yerine, küsüp kaçtılar. Tüm bunları yapsalardı eğer, görüşlerine katılmadığım halde kendilerine saygı duyardım. Ama tek bir temas, tek bir çaba, tek bir girişim görmedim.
... ve Fikri Toros
Hükümetin ve dışişlerinin yapması gerekeni, Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanı Fikri Toros tek başına yaptı. Beş gün boyunca, bıkmadan, yorulmadan, sürekli olarak uluslararası toplumun, siyasetin ve basının temsilcileri ile görüşerek Kıbrıslı Türklerin içinde bulunduğu mağduriyeti, fırsat kaybını, finansmana sınırlı erişimi, yatırım engellerini, rekabet edebilirlik sorunlarını, dış pazarlara erişim sıkıntısını, siyasi istikrarsızlığın getirdiği riskleri, iş dünyasının hassasiyetlerini ve beklentilerini anlatıp durdu.
İş dünyasının altında ezildiği ambargoların kaldırılacağı; Kuzey Kıbrıs'ın yasallaşacağı; ihtilaflı tapulardan kaynaklanan sorunların ortadan kalkacağı; yatırım iklimine istikrar sağlayacak; uluslararası finansa erişim ve yabancı sermaye ile joint venture ortaklıkların mümkün olacağı; Kıbrıslı Türklerin varlıklarının gerçek değerine kavuşacağı; Kıbrıslı Türklerin kendi vatanlarında siyasi eşitliklerini elde ederek gelecek nesillere güvenli bir Kıbrıs bırakmalarını sağlayacak bir çözüme KTTO olarak verdikleri desteği aktardı.
Hükümet kanadı ise her gün otel lobisinde Sarayönü siyaseti yaptı.
Bir Kıbrıslı Türk olarak hangisini utançla, hangisini takdirle izlerdiniz?
Bu haber toplam 3466 defa okunmuştur