1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Etnik veya dini sorunların çatışmaya dönüşmemesi için bir Rusya örneği...2
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Etnik veya dini sorunların çatışmaya dönüşmemesi için bir Rusya örneği...2

A+A-

Kamusal alanlar herkese, dini alanlar inananlara, ateistlerin dernekleri ateistlere aittir. İnançlılar mabetlerinde sabaha kadar dua edebilirler, ateistler derneklerinde sabaha kadar inançlılarla alay edebilirler. Kamusal alanda ise iki kesim keskin tartışmalar yapabilir. Ancak ateist mabette tecavüz edince, inançlı ateistin mekânına tecavüz edince çatışma başlar. Bu nedenle sınırları ihlal edenler, yani başka alanlara tecavüz edenleri cezalandırmak kamuyu korumaktır. Dağıstan, böylesi olaylara neden olabilecek sporcunun ahlaki durumunu ölçemeyen ve gerekli önlemi almayan antrenörü, antrenörün bağlı olduğu Spor Bakanlığını cezalandırırken konunun eğitim, denetleme ve toplumsal sorumluluk boyutunun olduğunu bize bir kez daha hatırlatıyor.

Kalmıkya’daki olay hem dini, hem de etnik çatışmaları kışkırtabilecek nitelikteydi. Ancak her iki cumhuriyetin liderleri büyük risk alarak bu konuda önlem almaya çalıştılar. Kalmık lider olayı kınarken aynı zamanda affetmek zorundaydı, Dağıstanlılara sevgisini ifade etmek zorundaydı. Rusya’nın ve Avrupa’nın en önemli Budist manastırına hakareti affetmek büyük bir riskti. Uzun yıllar önce Elista’da bir cami yakılmaya çalışılmış ve bahçesine domuz eti atılmıştı. Bu nedenle Dağıstan liderliğinin toplumu tarafından “hain” görülmesi tehlikesi vardı. Bu da bir risktir. Buna rağmen Dağıstan her seviyede özür dilemeyi gerçekleştirmiştir. Böylelikle dördüncü önemli noktayı da ortaya koymuş oluyoruz: özür dilemek ve affetmek. Özür dileyecek kadar güçlü, affedecek kadar bilge olabilmeliyiz.

Bu bağlamda Kalmık Budistlerinin Başı, Şacin-Lama, Telo Tulku Rinpoçe’nin (Erdi Ombadıkov) yaptığı açıklama bize örnek olmalıdır: “Bir kutsallığı küçük düşürmeye çalışan insan merhamete ve dua yardımına layıktır. Çünkü bu insan eylemleriyle kendine, yakınlarına, halkına zarar verdiğini bilmiyor. Bize özürlerini ileten ve acımızı paylaşan tüm Dağıstan sakinlerine minnettarlığımızı sunuyoruz. Hristiyanlık, İslam veya Budizm olsun eğer insanlar gerçekten dinlerinin ideallerine bağlıysalar başkasının acısını kendi acısı gibi hissederler. Cumhuriyetimizde Budistler, Ortodoks Hıristiyanlar ve Müslümanlar her zaman barış ve uyum içinde yaşamışlardır. İlişkilerimize hakim olan işbirliği ve karşılıklı anlayış ruhuyla haklı olarak gurur duyuyoruz. Daha önce acıda, sevinçte hep birlikte olduk ve bundan sonra da böyle olacağız”.

Kıbrıs toplu kayıplar ve toplu mezarlar ülkesidir. Binlerce insanımız mezarlarda yatıyor. Yüzlerce insanımız halen onları bulmamızı, bir kuyunun dibinde, bir ağacın altında bekliyor. Ölen insanlarımızın tek suçu Türkçe ve Rumcayı analarının sütüyle emmeleridir. Çocuklar ve gençler ve yaşlılar ve kadınlar ve erkekler bunun için öldürüldüler. Bu ülke koskocaman bir milliyetçiliğin getirdikleri anıtıdır. Yani ülkemizin geçmişi Kalmık ve Dağıstanlı liderler kadar akıllı ve bilge davranamamanın sonucudur. Vatanımız birleşse de birleşmese de geçmişte yaşanan sorunlarla bugün de karşılaşabiliriz. O nedenle her türlü farklılığa, dine, dile, ırka azami hoşgörü yanında, tahammülsüzlüğe azami tahammülsüzlük göstermeliyiz. Bugün Almanya ve Rusya’da faşist sembollere, söylemlere, örgütlere inanılmaz bir tahammülsüzlük vardır. Almanya gibi demokratik bir ülkede Nazi sembolü bir kişinin uzun süre hapisten çıkmamasını sağlayacak kadar ciddi bir konudur. Peki neden? Çünkü Almanlar da, Rusyalılar da (SSCB) faşizmin kurbanı olmuşlardır. Onlarca milyon insanın ölümüne yol açan faşizme tahammül bu nedenle yoktur. Kalmıklar, Dağıstanlılar, Rusyalılar, Almanlar bize ders olsun. Liderlerimize, öğretmenlerimize, din insanlarına, siyasetçilere, öğretmenlere, gazetecilere, polislere, askerlere ders olsun…

(ULAŞ GÖKÇE – NİSAN 2016)

Bu yazı toplam 1914 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar