Euro’ya Geçmek Gerçekten Ne Kadar Zor? Ne Kadar Kolay?
Son dönemde Türk Lirası (TL) ile ilgili yaşanan değer kayıpları ve sonucunda oluşan fiyat istikrarsızlığı nedeniyle, Kuzey Kıbrıs’ta TL yerine daha istikrarlı bir para birimi olan Euro’nun kullanılması, haliyle halkın talebi haline gelirken siyasetin de gündemini meşgul etmeye başlamıştır. Türkiye Cumhuriyetinde uygulanan para politikaları sonucunda oluşan kur dalgalanmalarının Kuzey Kıbrıs’ta çok daha büyük ölçüde yol açtığı fiyat istikrarsızlığı ve satın alma gücündeki ciddi gerileme, bahse konu tartışmanın temel tetikleyicisi olmuştur. Hal böyle iken birçok meslektaşım konuyla ilgili menfi veya müspet fikirlerini ortaya koymuştur. Bu çerçevede ben de kendi düşüncelerimi tartışmalara bir ışık tutar mı? düşüncesiyle köşemden paylaşıyorum.
Bu gün için teknik anlamdaki tartışmalara bakıldığında TL yerine Euro kullanmanın mümkün olduğunu savunanların olduğu gibi mümkün olamayacağını savunanlar da vardır. Böyle bir değişimin olmasını savunanlar ekonomik istikrarın faydalarını sıralarken karşı cephedekiler de bu değişimin içinden çıkılamayacak riskleri olduğunu savunmaktadır. Her iki cephede söylenenler yani tanımlanan faydaların da risklerin de, büyük ölçüde doğru olma potansiyelleri vardır. Neden potansiyel diyorum çünkü ülkemize özel öngörülen bahse konu değişim devamlı konuşuluyor olmasına karşın derinlemesine çalışılmış bir konu olmamıştır. O yüzden bu aşamada konunun ciddi olarak teknik anlamda çalışılması gerektiği inancındayım.
Düşünceme göre bu çalışmanın ilk safhasında bizim statümüze yakın Kosova gibi ve Karadağ gibi tek taraflı Euro kullanan ülkelerde ne yapıldığını yerinde görmek ve anlamak lazımdır. Dolayısıyla yerinde yapılacak bu incelemeler önceden belirlenmiş net bir metot çerçevesinde yapılmalıdır. Bu metot kurumsal yapılanmayı, detay mevzuatları, kullanılan insan kaynağını, kullanılan destek araçlarını tümüyle içermelidir. Euro bölgesi dışında olup da Euro kullanılan bir ülkede parasal yönetim nasıl bir yapılanma modeli içerisindedir net olarak görülmesi ve anlaşılması gerekmektedir.
İkinci safhada ise örnek uygulamalardaki temel unsurlardan detaylarına kadar kendi ülkemizde uygulanabilirliğini sağlamak için gerekli kurumsallaşma, insan kaynağının gelişimi, eksik mevzuatların belirlenmesi gibi ihtiyaçların saptanması gerekir. Ardından saptanan ihtiyaçların giderilmesini öngören iş programı hazırlanarak bir değişim ve dönüşüm programı olarak uygulamaya hazır hale getirilmelidir.
Üçüncü safhada ise maliye bakanlığı bünyesinde öngörülen uygulama modeli çerçevesinde Euro uygulamasına geçilmiş gibi bir bütçe yılı boyunca simülasyon yapılmalıdır. Yapılacak simülasyon uygulaması çerçevesin döviz şokları mutlaka test edilmelidir. Bu simülasyon bizlere Euro kullanımının bütçesel riskleriyle ilgili net bir bilgi vereceği gibi ekonomik sonuçlarının da öngörülebilmesini sağlayacaktır. Belirtmekte de fayda var, bu çalışmanın yapılabilmesi için mutlaka hükümet imkânlarına sahip olunması gerekmektedir ki ihtiyaç duyulan verilere doğru bir şekilde erişilebilensin.
Bahse konu ön çalışmalar bizlere böylesi bir değişimin sebep olacağı ancak şimdi şu anda görünür olmayan veya boyutunu kestiremediğimiz risklerin tanımlanmasını sağlayacaktır. Bu riskler laiki ile tanımlandıktan ve bu riskleri yönetilebilme olasılıkları tartıldıktan sora yapılabilirlikle ilgili yorum yapılabilir düşüncesindeyim. Şu an için İnancım konunun siyasi bir karar verme aşamasından çok uzak bir noktada olduğudur.
Ben risk almayı seven bir yapıya sahip biri değilim belki. Ancak bir ekonomist olarak belirsizlikle risk arasındaki farkı da iyi bilirim. Dolayısıyla risk aşığı biri de olsam asla belirsiz ortamlarda karar alınmaması gerektiğini bilir ve ona göre davranırım. Hele bunu toplum adına yapıyorsam. O yüzden bu konudaki belirsizliklerin ortadan kalkması ve risklerin belirlenmesi adına yukarıda belirttiğim yöntemle konunun çalışılması ve ardından siyasi kararların alınmasının en doğrusu olacağı inancındayım.
Sonuç olarak bu tartışmaların içerisinde şu an için net olan tek unsur halkın ekonomik istikrar talebidir. Buradan hareketle halkın bahse konu beklentisini karşılama adına Euro kullanımıyla ilgili netleşebilmek için siyasetin gerekli çalışmaları başlatması hususunda irade göstermesi önemlidir diye düşünüyorum.