‘Evet, Girne, Kıbrıs Türk yönetiminde kalacak…’
Diyelim ki, çözüm oldu.
Ve yeni devlet, "Federal Birleşik Kıbrıs", Avrupa Birliği'nin de üyesi.
Yine iki kesimlilik var.
Federal birimlerde, yine, kendi demokratik çarklarınız işliyor.
Üstelik de şimdiki gibi "keyfi" değil, "dünyalı" kriterlerde…
Av
Diyelim ki, çözüm oldu.
Ve yeni devlet, "Federal Birleşik Kıbrıs", Avrupa Birliği'nin de üyesi.
Yine iki kesimlilik var.
Federal birimlerde, yine, kendi demokratik çarklarınız işliyor.
Üstelik de şimdiki gibi "keyfi" değil, "dünyalı" kriterlerde…
Avrupa Birliği üyeliğini reddeden yok herhalde.
Ne olacak?
Serbest dolaşım…
Yani İngiliz, Alman, İtalyan, Fransız ve hatta Yunanlı gelebilecek adanıza…
Örneğin, Girne'de, bir Alman, iş kurabilecek….
Peki bir Kıbrıslı Rum?
İşte, müzakeredeki "anlaşmazlıklardan" biri de bu.
Hristofyas, ki kocaman "Girne Limanı" tablosu önünde karşıladı bizi, anlatıyor.
- "Bir çözümde, Girne, Kıbrıslı Türk yönetiminde olacak. Bunu söylüyorum diye, kimi Kıbrıslı Rumlar da öfkeleniyor. Ancak, evet, Girne, Kıbrıslı Türkler'in yönetiminde olacak… Bir Alman, Girne'de iş kurabilecek. Diyorum ki, 5 sene, 10 sene gibi bir geçiş döneminin ardından, bir Kıbrıslı Rum da isterse gibi mülk satın alabilsin, iş kurabilsin. Ama siyasi haklarını orada kullanamasın. Gelsin, yine Rum yönetiminde kullansın. Ancak, her bir Avrupa Birliği üyesi yabancının bu hakkı varken, bir geçiş süreci sonunda Kıbrıslı Rumlar da bu hakkını kullanabilsin. Siyasi hakka sahip olmasın ama bir Alman ya da İtalyan'la aynı hakka sahip olsun, aynı, bir Kıbrıslı Türk'ün Limasol'da Larnaka'da benzer bir hakkı kullanabileceği gibi…"
* * *
Yorum sizin…
Acaba hem fikir mi?
Hristofyas diyor ki;
· İki kesim arasında devlet sınırları değil, yönetimsel idari sınırlar olacak.
· Bu idari sınırların değişmeyeceğine, herkes hem fikir.
· Her toplum çoğunluk olarak yaşadığı federal birimde, otonom yönetimini sürdürecek.
· Ama sonuçta tek devlet olacak.
· Tek egemenlik olacak.
· Tek vatandaşlık olacak.
· İki toplumun siyasi eşitliği olacak.
- "Tüm bunlar masaya konduğu zaman, sayın Eroğlu da hemfikir olduğunu söylüyor…"
* * *
Söylüyor da, acaba öyle mi?
Ya da, "masada" başka, "dışarıda" başka mı acaba?
"Daha fazla geçiş noktası"
Hristofyas'la üç saatlik sohbetimizden, kısa kısa notlarım…
· <<… Kıbrıslı Türkler'in, Kıbrıslı Rumlar'dan kaynaklanan her mağduriyeti için özür dileme cesaretini gösterdim. Türkiye de bunu göstersin…>>
· <<… Kıbrıs'a dönük B planımız olamaz, C, D, E planları da olmaz. Tek bir plan vardır, barıştır…>>
· <<… Türkiye, büyük güç olduğunu söylüyor. Bize "yarım" devlet diyor, daha da ileriye gidiyor "kabile bile değilsiniz" diyor. Biz, Avrupa Birliği üyesi bir devletiz. Aslında hepimize "Beslemesiniz" diyor. Eğer büyük bir güçseniz, tüm Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler'in onuruna daha saygılı olunuz…>>
· <<… Çapraz oyu reddeden Eroğlu'nun formülünde, tüm Kıbrıs'ın % 10 oyunu alan, örneğin iki yıl Cumhurbaşkanı olabilecek…>>
· <<…Türkiye mevcut koşulları doğru değerlendirirse büyük tarih yazar. Ancak kibirle hareket eder, otoriter ve yayılmacı olmaya çalışırsa, bir balon gibi söner…>>
· <<…Doğalgaz fırsattır, bundan hepimiz yararlanacağız, yeter ki doğru düşünelim…>>
· <<…Dini fanatizm, Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler için kötü sonuçlar getirir…>>
· <<…Son fırsat lafını çok duydum, ancak son fırsat yoktur. Tabii yitirilen her fırsatın ardından, güçlükler artıyor…>>
· <<…Biz birden fazla yeni barikat açmayı önerdik, Eroğlu sadece Lefke'yi istedi…>>
· <<…Türkiye ilişki kurmazsa, kendi bileceği iş. Sonuçta, Kıbrıs Cumhuriyeti Avrupa Birliği Dönem Başkanı olacak… >