Türkiye’de her haliyle sorunlu, demokratik bakımdan berbat bir oylama sonucu ortaya şaibeli bir
‘evet’ çıktı. Kimisi ‘rejim’ değişecek diyor, kimisi ‘ihtilal’den söz ediyor.
Türkiye insanı bir şekliyle kaybetti. ‘Tek adamlık’ yolunda Erdoğan bir engeli daha aştı. Fiilen zaten ‘tek adam’la idare ediliyor Türkiye bir süredir, şimdi yasal hale gelecek.
Şeriat rejimi, yani İslami kuralların hâkimiyeti bu Anayasa ile olmaz, ama fiiliyatta gidişat laikliğin olabildiğince geriletilmesi üzerine kurgulanmış durumda.
Siyaseten Türkiye bu saatten sonra yüzünü Batı’ya zor döner. Batı’nın Türkiye’ye yüz verme olasılığı ise çok daha az.
Ama konu bunlarla sınırlı değil.
Türkiye’nin yüzleşmek, çözmek zorunda olduğu dağ gibi yığılmış sorunları var.
Kasım 2019’daki ilk seçimi bekler mi, yoksa yeni rejime bir an önce geçmek için seçimleri erkene çeker mi bilinmez, ama ‘tek adam’ Erdoğan Kürt sorunuyla ilgili ne yapacak?
Hapse tıktığı HDP’lileri orada tutmaya devam mı edecek? Onların yerine alternatif, kontrollü, kendisine yakın bir ‘hülle Kürt partisi’ mi kuracak? Bunu yapsa başarılı olacak mı?
Bilinmez…
Suriye’de ne yapacak ‘tek adam’ Erdoğan?
ABD’nin son çıkışı sonrası yeniden ‘Esad’ı devirme’ hedefine geri mi dönecek?
Kuzey Suriye’de oluşan yeni Kürt ağırlıklı yapılanmayı ‘tampon’larla engelleyebilecek mi?
Yoksa Misak-ı Milli sınırlarında değişikliğe varan sıkıntılar Suriye politikasının bir tezahürü olarak karşısına mı dikilecek?
Terörü ne yapacak Erdoğan? ‘Tek adam’ ya, buna da çare üretmek zorunda kalacak. Bölge bu kadar dağılmış, ilişkiler bunca karmaşıklaşmış, büyük ülke çıkarları bölgeyi göz hapsine almışken, terörü azaltabilecek mi?
Ya ekonomi?
‘Tek adam’ Erdoğan ‘güçlü yönetim’le işsizliği, enflasyonu, kaçan yabancı yatırımcıyı, fakirleşmeyi, gelir eşitsizliğini nasıl halledecek?
Bunlar ‘tek adam’ı bekleyen ciddi sorunlar ve sorular Türkiye’de…

*  *  *

Gelelim Kıbrıs’a…
Referandumda ‘Kıbrıs evet’ demedi!
Erdoğan’a ve AKP’ye yağ çekenlerin kürsü konuşmaları da, bazı gazetelerin ön sayfalarını emre amade etmeleri de, İslami örgütlerin seçim merkezi gibi kullanılması da ‘evet’in önde çıkmasına yetmedi.
Kıbrıs’tan ‘hayır’ çıktı.
İyi oldu.
Ama zaten onu diyen Kıbrıs değildi!
Bu işin bir tarafı…
Diğer tarafı, ‘tek adam’lı Türkiye’nin bundan sonra Kıbrıs’a ve Kıbrıs sorununa nasıl bakacağı…
Referandum gecesi Erdoğan’ın ilk açılımı ne oldu?
İdam!..
Bu mesaj yüzde 51’i zor yakalayan Erdoğan’ın, bir yandan gündem saptırma operasyonu, ama aynı zamanda yitirdiği ‘muhafazakar’ ve ‘milliyetçi’ oyları yeniden toparlamak isteği…
Çünkü henüz ‘Başkan’ olmadı. Seçilmesi gerekiyor.
Ve Pazar gün Erdoğan tehlikeyi gördü. Hemen ‘idam’a sarıldı.
Kaybettiği sağ oylara bazmo attı.
Bunun Kıbrıs’la ne alakası mı var?
Kaybettiği sağ oyları yeniden toparlama gayretine girerken, bırakın sağı, Türkiye’de solun bile ‘milli
gözlük’le gördüğü Kıbrıs’ta çözüm yönünde bir milim adım atmaz, atamaz!
Tersini yapar mı?
Yapabilir.
‘Tanıtma’ adı altında seferberlik de başlatılabilir, ‘ilhak’a gidecek yolun önü de açılabilir.
Hele Suriye’de ‘kötü senaryo’ gerçekleşirse, bu süreç çok daha hızlanabilir.

*  *  *

Peki ama durum buyken ne yapmalı?
Ayrıntı için yerim kalmadı bugünlük.
Özetle: Entegrasyon politikalarına şiddetle karşı çıkmalı… Çözümü burada zorlamalı…
Devam ederiz…