1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “Evimiz güvenli mi” telaşı
“Evimiz güvenli mi” telaşı

“Evimiz güvenli mi” telaşı

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Laboratuvar Sorumlusu Enver Toker, bina güvenliğine yönelik başvuru sayısının arttığını söyledi. Toker, 2 haftada 30 başvuru yapıldığını, bu sayının geçmişte 5-6 olduğunu belirtti.

A+A-

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Laboratuvar Sorumlusu Enver Toker, bina güvenliğine yönelik başvuru sayısının arttığını söyledi. Toker, 2 haftada 30 başvuru yapıldığını, bu sayının geçmişte 5-6 olduğunu belirtti, müracaatların yoğunluk olarak Lefkoşa’dan yapıldığı bilgisini paylaştı.

Endişe duyan ne yapmalı?

“İçinde yaşadığı yapının depreme karşı dayanıklılığı konusunda endişe duyan biri varsa, ilk etapta projedeki inşaat mühendisine ulaşmalıdır. Eğer bina 1974 öncesinden kalmışsa herhangi bir inşaat mühendisine gidilebilir. İnşaat mühendisi binayı etüt eder, projeyi inceler, binayı yerinde gözlemler. Yeterli veri toplanamazsa, kişiler mühendis aracılığıyla bize başvurabilir.”

Ayşe GÜLER

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Laboratuvar Sorumlusu Enver Toker, Türkiye’deki deprem sonrasında bina güvenliğine yönelik başvuru sayısının 5-6 kat arttığını söyledi, müracaatların yoğunluk olarak Lefkoşa’dan yapıldığı bilgisini paylaştı: “İki haftada 30 başvuru var. Bu sayı geçmişte 5-6’ydı” dedi.

Toker, afet yönetimi kapsamında ülkedeki mevcut yapı stokunun yüzde kaçının riskli olduğunun belirlenmesi gerektiğini vurguladı, “Kıbrıs’ın kuzeyinde kaç bina olduğu, olası depremde hangi binaların riskli olduğu bilinmelidir” dedi.

Bu konuda atılması gereken adımları da sıralayan Toker, “Riskli binalarla ilgili deprem performansı ölçülmeli. Depreme dayanıksız yapı olması halinde çeşitli teşviklerle yapılar güçlendirilmeli. Herhangi bir deprem anında toplanma yerleri organize edilmeli. Kritik noktalarda hizmet verecek sistemlerin ön hazırlıkları yapılmalı” değerlendirmesinde bulundu.

Toker, inşaatlarda kullanılan demirlerin kontrolünün zorunlu olması için uzun yıllardır uğraş verdiklerini de anlatarak, “Ülkeye giren yapı malzemeleri ile burada üretilenler yapım aşamasında kontrol edilmelidirler. Ürünler, piyasaya güvenli sunmak noktasına eğilmemiz gerekiyor. Her inşaatta demir ve beton testinin yapılması zorunlu olsa, gailesiz olacağız” dedi.

Bina güvenliğinden endişe duyan vatandaşların izleyeceği yol haritasına ilişkin de bilgi veren Toker, “İçinde yaşadığı yapının depreme karşı dayanıklılığı konusunda endişe duyan biri varsa, ilk etapta projedeki inşaat mühendisine ulaşmalıdır. Eğer bina 1974 öncesinden kalmışsa herhangi bir inşaat mühendisine gidilebilir. İnşaat mühendisi binayı etüt eder, projeyi inceler, binayı yerinde gözlemler. Yeterli veri toplanamazsa, kişiler mühendis aracılığıyla bize başvurabilir” diye konuştu.

Başbakan Ünal Üstel’in “inşaatların büyük kısmının 8 şiddetinde depreme dayanıklı olduğu” yönündeki açıklamalarını da değerlendiren Toker, “Mesleğe vakıf olmayan insanlar bu tür açıklamaları sürekli yapıyor. Depremin etkisi, sadece şiddeti değildir. Herhangi bir mühendisin tasarladığı bir binanın bu kadarlık bir depremin şiddetine dayanacağına yönelik hesap yoktur” dedi. 

Toker, Mağusa Türk Maarif Koleji ekibinin hayatını kaybettiği İsias Otel’e ilişkin raporun tamamlanmak üzere olduğunu dile getirerek, “Laboratuvar çalışmalarını hukuki süreçte kullanmaya yönelik tamamladık. Değerlendirme raporu hazırlanıyor. Rapora, üniversitelerin oluşturduğu akademik kurulun katkısı olacak” şeklinde konuştu.

“2 haftada 30 müracaat. Yoğunluk, Lefkoşa’da…”

 İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Laboratuvarı’na bina güvenliğine yönelik yapılan müracaatların 5-6 kat arttığını söyleyen Toker, “2 haftada 30 müracaat yapıldı. Bu rakam geçmişte 5-6’ydı. Başvurular Lefkoşa, Girne, Güzelyurt, Mesarya’dan. Ancak yoğunluk Lefkoşa’dan…”

● Yapı denetimi ülkemizde ne durumda? Bugüne kadar karşılaşılan sıkıntılar neydi?

● “Kıbrıs’ın kuzeyinde yapı denetimi uzun yıllardır var. Kıbrıs Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği Yasası’na göre yapıların imalatından mesul olan o projenin inşaat mühendisidir. Bu sebepten dolayı herhangi bir yasal eksiklik yoktur. Ancak toplumdaki bireyler bu konuda bilinçli değil. Bir binanın uygulama projesini inşat mühendisine hazırlattıktan sonra tekrar kontrolörlük için ondan hiçbir şekilde talepte bulunmaz. Bulacağı usta veya tanıdığı taşeronlarla bu işi yapmaya çalışır. Bu konuda bir noksanlık var. 6-7 yıl önce LTB ile İMO’nun imzaladığı bir protokol var. Bu kapsamda LTB sınırları içerisinde imal edilen tüm projelerde iş bitirme belgesi istiyor. Bu durum, diğer belediyelerde de yaygınlaşmaya başladı. Türkiye’de 6 Şubat’taki depremin ardından tüm belediyeler bu konuda talepkar olmaya başladı. Yeni belediyeler yasasının hayata geçmesinin ardından bu görev tamamen belediyelere verildi. Yapı denetimi daha da genişleyerek, iyi bir noktaya gelecektir.”

● Kontrolörlük hizmetiyle alakalı bir noksanlık olduğundan bahsettiniz. Bu durumun ücretlendirmelerle de alakalı olduğunu düşünür müsünüz?

● “İnşaat mühendislerinin verdiği proje ve kontrolörlük hizmetleri, İMO ve Kıbrıs Türk Mimar Ve Mühendisler Odaları Birliği’nin düzenli periyotlarla yayınlanan birim maliyetler ve rayiç bedeller çerçevesinde hesaplanan asgari bedeller vardır. Bu bedeller yapı bedelinin yüzde 1- yüzde 2’si. Kıbrıs’ın kuzeyinde maddi durumu iyi olmayan insanlar var. Ancak bir binayı imal etmek için harcayacağınız paranın yanında, bu testleri veya hizmeti almak çok düşük bir maliyet kalıyor. Kontrolörlük hizmetinin alınması, binanın yapım sürecince oluşabilecek maddi kayıpların da önüne geçmesine neden olur. KTMMOB’nin de bilirkişilik hizmeti vardır. Vatandaşlar, bu fiyatları kıstas alabilir.”

● Laboratuvar kaç yıldır faaliyettedir?

● “Laboratuvar 1990’lı yılların sonunda kuruldu. 2008 yılına kadar da o dönemin Yönetim Kurulu üyelerinin gönüllük esasına bağlı çalışmalarına devam etti. İlk kez 2008 yılında profesyonel bir eleman alındı. O günden sonra da çalışmalarını geliştirdi. Şu anda laboratuvarda ben dahil toplam 3 kişi çalışıyoruz. Laboratuvar ilk kurulduğu dönemde 10 deney yapılıyordu. En önemli güvenlik deneylerini yapıyorduk. Şu anda 7 farklı yapı malzemesinden 70 farklı deney yapabiliyoruz. Aynı zamanda laboratuvarın uluslararası akreditasyonu da var. Kıbrıs’ın kuzeyindeki ilk ve tek yapı laboratuvarı biziz…”

● Rutin dönemde, laboratuvarda kaç test yapılıyordu? Şu anda bu rakam kaça çıktı? Prosedür nedir?

● “2 haftada mevcut yapıların test edilmesine yönelik 30 müracaat var. Bu müracaatlar çeşitli bölgelerden yapılıyor, yoğunluk Lefkoşa’da… Girne, Güzelyurt, Mesarya’da var. Normal dönemde laboratuvara gelen talep sayısı 5 ya da 6’ydı. Şu anda talepler bir anca 5-6 kat arttı.”

Taze bir betonun kalitesini anlamak için döküm aşamasında uygun prosedürde örnek alınır. Bu örnekler, kalıplara yerleştirilir. Sertleştikten sonra laboratuvara ulaştırılır. Numuneler 28 gün boyunca, 20 derecede suda bekletilir. Testleri yapılır, istenilen sınıfta olup olmadığı anlaşılır. Bunun yanında sertleşen bir betona da test yapılabilir. Bir cihaz monte edilir, 10 cm çapında 15-20 cm derinliğinde silindir şeklinde parça kesilerek, basınç deneyi yapılır. Bu işleme karot testi deniliyor.”

beton-001.jpg

 “Mevcut yapı stokunun yüzde kaçının riskli olduğu belirlenmeli”

● Toker, afet yönetimi kapsamında ülkedeki mevcut yapı stokunun yüzde kaçının riskli olduğunun belirlenmesi gerektiğini vurguladı, “Kıbrıs’ın kuzeyinde kaç bina olduğu, olası depremde hangi binaların riskli olduğu bilinmelidir” dedi.

● Mevcut yapıların denetimi nasıl yapılıyor?

● “Mevcut yapının deprem performansının değerlendirilmesi mühendislik hesaplaması… Kullanılan malzemelerin beton ve demirin kalitesinin ölçülmesi aşamasında laboratuvardan hizmet alınır. Bir nevi, bu deneyler mühendis için bilgi toplama aracıdır. Deneyler sonucunda yapının depreme karşı güvenli olup olmadığı anlaşılmaz. Deney sonuçlarıyla beraber, mühendisin binada yapacağı etüt ve ölçümler sonrasında hesaplamalarla yapının depreme karşı güvenli olup olmadığı ortaya çıkabilir.”

● Vatandaşlar, yaşadıkları binanın yapı güvenliğinden endişe ediyorsa nasıl bir yol izlemeli?

● “İçinde yaşadığı yapının depreme karşı dayanıklılığı konusunda endişe duyan biri varsa, ilk etapta projedeki inşaat mühendisine ulaşmalıdır. Eğer bina 1974 öncesinden kalmışsa herhangi bir inşaat mühendisine gidilebilir. İnşaat mühendisi binayı etüt eder, projeyi inceler, binayı yerinde gözlemler. Yeterli veri toplanamazsa, kişiler mühendis aracılığıyla bize başvurabilir.”

● Deneylerin binalara zarar verebileceğine yönelik de bir kaygı var. Bu doğru mu?

● “Bizim yaptığımız deneyler, binanın taşıyıcı sisteminden parça çıkaran, tahribatlı deneylerdir. Bu deneyler, mühendis gözetiminde yapılmazsa, binalara zarar verebilir. Ama bilinçli bir mühendisle laboratuvar hizmeti alınması halinde bu gerçekleşmez. Aslında şöyle düşünmemiz lazım; rahatsızlığınızı teşhis etmek için biyopsi alınması gerekir. Hastalığın teşhis edilemediği durumda, biyopsi alınması vücuda verilecek zarardan daha az zararlıdır. İnsanlar, bu mantıkta düşünebilir.”

● Afet yönetiminde ne yapılmalı?

● “Afet yönetimi 3-4 aşamadan oluşuyor. Bu da sadece olası bir afet sonrası değil, öncesine yönelik de düzenleme yapılmalı. Ülkedeki mevcut yapı stokunun yüzde kaçının riskli olduğu belirlenmelidir. Kıbrıs’ın kuzeyinde kaç bina olduğu, olası depremde hangi binaların riskli olduğu bilinmelidir. Bunun için dünyada hızlı tarama yöntemleri vardır. Riskli binalarla ilgili deprem performansı ölçülmeli. Depreme dayanıksız yapı olması halinde çeşitli teşviklerle yapılar güçlendirilmeli. Herhangi bir deprem anında toplanma yerleri organize edilmeli. Kritik noktalarda hizmet verecek sistemlerin ön hazırlıkları yapılmalı.”

● Türkiye’deki yasa değişikliği yüzünden denetim olmadığı, bu nedenle de yıkımın fazla olduğu konuşuluyor. Bizde durum nedir?

● “Bizde inşaatla ilgili yapılan yasal düzenlemelerde iyileştirme gereken noktalar var. Ancak mevcut yasal düzenlememizde aksaklık yoktur. Türkiye’de İnşaat Mühendisleri Odası’nı pasifize ettiler, vizeleri kaldırdılar. Hiçbir proje, mesleki denetime tabi tutulmaz.”

● Limana girişlerde denetim yapılmaması sıkıntı yaratmıyor mu?

● “Denetim limanda yapılmalı. Uzun yıllardır bu konuyu talep ediyoruz. İşe 2011’de girdim. O dönemde de hükümetten talep vardı. Ülkeye giren yapı malzemeleri ile burada üretilenler yapım aşamasında kontrol edilmelidirler. Ürünler, piyasaya güvenli sunmak noktasına eğilmemiz gerekiyor. Her inşaatta demir ve beton testinin yapılması zorunlu olsa, gailesiz olacağız. İnsanların alım gücü zayıf, bunları lüks olarak görüyoruz.”

yapi.jpg

“Okullarda risk haritası oluşturulacak”

● Toker, okullarda başlayan çalışmaların sürdüğünü, birkaç güne sona ereceğini dile getirerek, “Çalışmalar sonrasında risk haritası oluşacak. Hangi okulun öncelikli olacağına karar verilecek” şeklinde konuştu.

● Türkiye’deki deprem sonrasında Kıbrıs’ta da olası bir deprem gündeme geldi. İlk etapta okullarda çalışmalar başladı. Süreç ne aşamada?

● “İlk hafta, herkes hayatını kaybeden çocuklarımızın acısı ile hiçbir şey düşünemedi. Okullarımızda çalışmalar başladı. Sonrasında da kamu ve sağlık kuruluşlarında bu devam edecek. Belediyeler de alt yapı çalışmalarına başladı. Bunların kontrollü ve bir elden yönetilmesi gerekiyor. Konuya vakıf kişilerden oluşan organizasyonla yönetilmeli. Kıbrıs’taki deprem olma ihtimali, 50 sene önce neyse, şimdi de odur. Yer Bilimleri Odası gereken açıklamaları yapıyor. Süreci sakin şekilde, rehavete kapılmadan, kamuoyu baskısını yitirmeden hızlı şekilde çalışmalar yapılmalıdır.”

● Risk haritası oluşturuldu mu?

● “İMO, hükümetin talebi üzerine hızlı tarama alt yapısı oluşturdu. Gönüllük esası ile üyelerimizle birlikte tüm okulların depreme karşı dayanaklılığının risk önceliğine yönelik çalışma başladı. Bugün de devam edecektir. Bu bilgiler ışığında, risk haritası oluşturulacaktır. Sonuçlar paylaşılacaktır. Riskli yapıların, deprem performansına ilişkin herhangi bir çalışma henüz başlamadı. Hangi okulun öncelikli olacağına karar verilecek. Çalışmalar, bu hafta tamamlanacaktır.”

● Başbakan Ünal Üstel’in “inşaatların büyük kısmının 8 şiddetinde depreme dayanıklı olduğu” yönündeki açıklamalarını nasıl değerlendirirsiniz?

● “Mesleğe vakıf olmayan insanlar bu tür açıklamaları sürekli yapıyor. Depremin etkisi, sadece şiddeti değildir. İnşaat mühendisleri, binaları tasarlarken, belli şiddete göre değil, depremin yaratacağı ivmeye göre hesaplarız. Bunlar da geçmiş yüzyıl veya daha uzun süreli oluşan deprem ve zeminin özelliklerine göre haritalandırılır. Bu nedenle herhangi bir mühendisin tasarladığı bir binanın bu kadarlık depremin şiddetine dayanacağına yönelik hesap yoktur.”

isias-001.jpg

“İsias Otel raporu bitmek üzere…”

● İsias Otel enkazından alınan numunelere yönelik çalışmaların tamamlandığını, değerlendirme raporunun tamamlanmak üzere olduğunu söyleyen Toker, “Her noktayı düzgün şekilde inceleyip, 4 dörtlük rapor hazırlamak için çalışmayı sürekli genişletiyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

● İsias Otel ile ilgili rapor tamamlandı mı?

● “İMO, enkaz çalışmaları devam ederken, 3 kişilik ekiple yerinde incelemelerde bulunduk. Orada binanın nasıl yıkıldığı, malzemelerin kalitesiyle alakalı gözlemler yaptık. Laboratuvardan götürdüğümüz ekipmanlarla betondan karot ve demir örnekleri alarak Kıbrıs’a geldik. Laboratuvar çalışmalarını hukuki süreçte kullanmaya yönelik tamamladık. Değerlendirme raporu hazırlanıyor. Rapora, üniversitelerin oluşturduğu akademik kurulun katkısı olacaktır. Rapor bitmek üzeredir. Her noktayı düzgün şekilde inceleyip, 4 dörtlük rapor hazırlamak için çalışmayı sürekli genişletiyoruz.”

● Adıyaman’a giden herkesin ifadeleri, aynı noktada birleşti. Otel binasındaki yapının iyi olmadığı, hemen çöktüğü yönünde. İlk bulgularda bu yönde bir veri var mı?

● “İnşaat mühendisinin tasarladığı hiçbir bina depremde yıkılması için tasarlanmaz. Bu bina, yıkıldıysa mutlaka bir noksanlık vardı. Bunun mühendisin tasarımından mı, projenin doğru uygulanmamasından mı, kullanılan yapı malzemelerinde mi, gelecek olan depremin doğru şekilde tahmin edilememesinden mi kaynaklandığı irdeleniyor.”

FOTOĞRAFLAR: Fehime ALASYA

Bu haber toplam 2876 defa okunmuştur
Etiketler : , ,